Şehrin bütün tepelerinin altına tüneller mi yapılıyormuş?
İzmir’le İstanbul arasını üç-dört saate indirecek otoban mı inşa ediliyormuş?
Çanakkale’ye yapılacak köprüyle karşıdan karşıya geçmek artık dakikalarla mı olacakmış?
Asya’dan Avrupa’ya Avrasya Tüneli ile on dakikada mı geçiliyormuş?
Marmaray-Metro marifetiyle Kazlıçeşme’den Pendik’e bir saatte mi ulaşılıyormuş?
Şehir trafiği çok yoğun olunca Yavuz Selim Köprüsü üzerinden iki kıta dakikalarla mı geçiliyormuş?
Dünyanın en büyük ikinci havaalanı İstanbul’a mı yapılmış? Bu havaalanı tamamlanınca yılda yüz milyon yolcu kapasiteli mi olacakmış?
Bir zamanlar şehir çöp dağlarına mı dönmüş? Yapılan yatırımlarla artık dünyanın en temiz kentlerinden biri haline mi gelmiş?
Türkiye, nükleer enerjiye mi geçiyormuş?
Hatta kendine ait sularda hummalı petrol arama faaliyetlerine mi başlamış?
Filipinler, saldırı helikopteri ihalesinde Türk malı T-129 Atak’ı mı tercih etmiş?
Yaklaşık kırk yıl boyunca her konuda dışa bağımlı araçlarla terörle mücadele edildiği için on binlerce yurttaşını kurban vermiş bir ülke iken yerli İHA ve SİHA’larıyla daha etkin bir mücadele dönemine mi girilmiş?
Yüzakımız İHA’larımıza PD-170 turbodizel yerli motor geliştirip, başarıyla test mi etmişiz?
Çevrecilik adına şehirde devrim mi yapılmış? Altı millet parkını bizzat ülkenin Başkanı mı hizmete almış?
Dış politikada bağımsızlıkçı, proaktif, çok yönlü, gerçekçi, barış yanlısı, anti-emperyalist, milli menfaat eksenli bir politikaya mı geçilmiş?
Türkiye’de artık akıl, bilgi, sabır ve özgüven kavramları bütün meseleleri anlamada -çok şükür- anahtar olarak kullanılmaya mı başlanmış?
Ülkeyi ekonomiyle boğmak üzere tezgâhlanan “yüksek faiz – yüksek kur” sarmalının farkına varılıp önlemler mi alınmış?
İsmet İnönü’nün Lozan masasında bıraktığı on iki adalar, Musul, Kerkük, Süleymaniye konusu yeniden tartışılmaya mı başlanmış? Bu toprakların ‘Misak-ı Milli” sınırları içine alınması için tarihi bir fırsat mı yakalanmış?
17-25 Aralık, Gezi olayları, 6-8 Ekim hendek terörü, 15 Temmuz ihaneti…
Ardından Mayıs 2018’de başlatılıp Ağustos 2018’de zirveye çıkartılan döviz – faiz kıskacına rağmen ülke ekonomisine vurulmaya çalışılan darbe mi püskürtülmüş?
Savunma sanayi alanında Cumhuriyet tarihinin en etkili silahları ve teçhizatları mı üretiliyormuş?
İstiklal Marşı şairinin ölüm yıldönümünde bile anılamadığı bir memleketten, şaire ‘Cumhurbaşkanlığı Üstün Hizmet Ödülü’ verilen bir evreye mi geçilmiş?
27 Mayıs askeri darbesinin “Demokrasi Bayramı’ olarak kutlandığı bir ülkeden bütün darbelerin lanetlendiği bugünlere mi gelinmiş?
Şehit veya asker annelerinin başörtülü olduğu için kamusal alan diye icat edilen ucube mahallere girmesinin yasak olduğu günler geride mi bırakılmış?
Gardırop Atatürkçülerinin, teneke sanatçıların, ilerici gibi görünüp faşist fikirlerle toplumu zehirleyenlerin maskeleri artık yerlerde mi sürünüyormuş?
Hiç önemi yok…
Bütün bunların ve daha çoklarının gerçekten hiçbir ehemmiyeti yok!
“Elhamdülillah, Rabbim bu yıl da Noel’i kutlayacak ömrü verdi! Hindiyi sipariş ettik. Kuruyemişi filan aldık. İşleri güçleri ona göre ayarladık. Oh, mis!” seviyesine yükseldik çok şükür!..