ABD ile yaşanan vize krizini nasıl okumalıyız? Aslında mesele çok basit. Tam bağımsızlık mücadelemiz, küresel güçlü olma hedefimiz, adil dünya çabalarımızın neticesidir vize krizi… ABD’nin planı, 15 Temmuz’da FETÖ ile Türkiye’yi teslim alıp, 780 bin kilometrekareyi parçalamak, bunu yapamıyorsa bile başımıza bir kukla koyup ülkemizi manda haline getirmekti. ABD 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal etmek isterken, Türkiye’yi frenleyen, sürekli durduran, engeller çıkaran kadrolarını kaybetti. Demek istediğim şu: 15 Temmuz sonrası TSK temizlendi, emniyet, yargı ve bürokrasinin tamamında ABD hesabına çalışanlar deşifre edilip, atıldı. Yani ABD’nin artık Türkiye’ye operasyon çekecek bir hücresi de, örgütü de yok. ABD’lilere göre: “Türkiye artık ABD güdümünden çıktı.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu meseleye 25 Temmuz 2017 tarihli grup konuşmasında şu sözlerle değinmişti: “İstiyorlar ki, sadece onların çıkarları masada olsun, biz fedakârlıkta bulunalım. İstiyorlar ki, onlar bizim vatandaşlarımızı istedikleri gibi örselerken, kendi ajanları ülkemizde cirit atsınlar, biz bir şey yapmayalım. Kusura bakmasınlar, artık öyle bir Türkiye yok.” Türkiye artık ABD’nin karakolu değil, Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bağımsız bir ülke. Son 2 haftada ABD’nin planlarını o kadar akamete uğratacak adım attı ki, en son vize yasağıyla şantaja başladılar. Ne yaptık peki? Barzani’nin Siyonizm tarafından kurgulanmış “Kürdistan” ismiyle kamufle edilmiş 4 ayaklı Büyük İsrail planına karşı bölgesel işbirlikleriyle adeta ikinci bir Sadabat Paktı kurduk. ABD’nin 30 yıllık ajanı Metin Topuz’u tutukladık, ikinci ajanın konsolosluktan çıkmasını bekliyoruz. ABD’nin PKK’ya işgal ettirmek istediği İdlib’e harekât başlattık. Tabii buradaki amaç sadece İdlib’i temizlemek değil, aynı zamanda hem Afrin operasyonuna zemin hazırlamak hem de Akdeniz’e inecek terör koridorunu tamamen kapatmak. Türkiye ABD’nin oyunlarını bir bir bozdu tabii onlar da deşifre olup, haritaları yırtılınca panikle yaptırım uyguladılar.
Bundan sonrası daha da önemli. Türkiye geri adım atmadıkça ABD; diplomatik, siyasi, ekonomik her türlü kartı oynayacak daha da ötesi terör örgütlerine saldırı talimatları verecek… AB’nin tutumu da aynı, zaten hepsi ABD’ye anahtar teslim. Gelecek 100 yılı şekillendirecek mücadelemizin adı istiklal savaşı. 15 Temmuz daha bitmedi, biz de mevzilerimizden ayrılmayalım; Erdoğan’ın yanında onun gibi dimdik duralım.
CHP’lilere de değinmeden olmaz. Hele ki Öztürk Yılmaz; vay muhalefetin haline. Neymiş ABD sadece AK Partililer’i cezalandırsınmış. Yılmaz’a sormak lazım: ABD işgale gelsin, bize dokunmayın suçlu AK Partililer mi diyeceksiniz? Ya da devlet DAEŞ’in elinden sadece AK Partililer’i kurtarıp, sizi CHP’li olduğunuz için bıraksaydı haklı mıydı? Özellikle CHP’nin aklını başına alması lazım. Siyasi partiden ziyade CIA Ofisi gibi çalışıyorlar. Mesele, Türkiye’nin bekasıdır, milletin geleceğidir. Ya birlikte bu devleti hak ettiği bir noktaya taşırız ya da hep birlikte kaybederiz, hesabınızı buna göre yapın. Biz onların dediğini yapmayacak bir Türkiye’nin mücadelesini veriyoruz…