Zannediyorsunuz ki; matematik, fen ve sosyal bilimler dışında dersler hikâye…
Türkçe, yabancı dil ve din kültürü ve ahlak bilgisi de dahil bütün dersleri olmasa da olur var sayarak Türk gençliğini tarumar ettiniz.
Bu aklı size kim verdiyse, yıllar yılı hepiniz ısrarla aynı şeyi yapıyorsunuz;
20’ye kadar saymasını beceremeyecek çocuklara Yabancı Dil’den İYİ, adını yazamayacak, ayağa kalkıp kendini iki cümle ile ifade edemeyeceklere Türkçe’den PEK İYİ, Kelime-i Şehadet’i getiremeyecek, gusül abdestini bilemeyeceklere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’nden PEK İYİ verdiniz.
Eğitim hayatı boyunca ve dershane takviyesiyle dahi yabancı dil öğrenemeyecek bir nesil, dilekçe dahi yazamayacak üniversite mezunları, dinin ve ahlakın ne demek olduğunu düşünemeyecek, milli ve manevi değerlere bigâne, uyuşturucu müptelası bir gençlik ürettiniz.
Bu kadar mı?
Keşke bu kadar olsaydı.
Bir müzik aleti kullanamayan ve hiç kullanamayacak, notaları sayamayacak olanlara Müzik dersinden PEK İYİ vermenize, sırf ısınma hareketlerini iyi yapıyor diye çelimsiz çocuklara Beden Eğitimi’nden PEK İYİ, iki kartonu düzgün kesti diye koskoca teknoloji ve tasarım dersinden PEK İYİ vermenize ve bu dersi tutkal ve el işi kâğıdıyla harcamanıza ne demeli?
Hani “Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demekti” ve hani “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunurdu.”
Kandırdınız bizi!
Bu ucube ‘Pop Çağı’nın ve Milli Takım’ın yediği gollerin sorumlusu sizsiniz.
Ve bu karnelere şaka gibi birer Takdir ve İftihar Belgeleri eklediniz!
Çocuklar okula gitmek yerine okul zamanlarında mahalle aralarında top oynasalar veya bir ustanın dizinin dibinde saz çalmayı öğrenselerdi kendilerini kurtarabilirlerdi.
Ama siz, çocuklarımız kendilerini kurtaramasın, hayatları boyunca sürünsünler diye elinizden geleni ardınıza koymadınız.
Bu kadar mı?
Keşke bu olsaydı.
Karnenin sağ tarafına bakalım şimdi de;
Bu kısımda bir tane doğru düzgün ve gerçekçi not var mı Allah aşkına?
Teneffüslerde oradan oraya koşturmaktan başka bir şey yapmayan ve neden ders anlatanların ilkokuldaki adı öğrenmenken, ortaokulda aniden hocaya dönüverdiğinin farkına varamayacak biçarelere, Okul Kültürüne Uyum’dan ÇOK İYİ, dişlerini fırçalama alışkanlığı bile kazanamamış olanlara Temizlik Alışkanlığı’ndan ÇOK İYİ, Cep telefonu ve bilgisayardan başını kaldıramayan zombileşmiş obezlere Verimli Çalışma’dan ÇOK İYİ, Bir tane ağaç ismi bilmeyen ve hayvan sevgisini hissetmeyenlere Çevreye Duyarlıklık’tan PEK İYİ, henüz hangisi değer, hangisi ortak bunları bile ayıramayacaklara Ortak Değerlere Uyma’dan PEK İYİ verme fikri hanginizindi?
Öğretmenler, işte yeni nesil ve işte eseriniz!
Bu eserinizle ne kadar övünseniz azdır.
Düşüncesizce ve çocukların yüzüne dahi bakmadan verdiğiniz bu notların hesabını bakalım nasıl vereceksiniz?
Ama kime vereceksiniz ki?
Sizden bunun hesabını soracak hiçbir kimse ve hiçbir makam yok şimdilik.
Tuhaf olan şu ki; Bir nesli yok ettikten sonra, ne kadar rahat uyuyabiliyorsunuz!