Mısır Osmanlı Devletinin çekilmesinin ardından gün yüzü görmedi.
Yıllar yılı asker kökenli diktatörler, Mısır halkını baskı altında tutarak sömürdüler.
Müslüman Kardeşler ise Hasan El-Benna ve Seyyit Kutup’un önderliğinde mutedil sünni omurganın sesi oldu. Tüm baskılara, idamlara ve katliamlara rağmen direndiler, davalarından vazgeçen olmadılar.
2012, Mısır’ın geleceği için adeta bir “şans”tı.
Seçim sonucunda ilk defa sivil bir Mısır vatandaşı, seçilerek Cumhurbaşkanı koltuğuna oturmuştu. Muhammed Mursi Müslüman Kardeşler ekolünden gelen bir aktivist, bir akademisyen ve siyasetçi olarak halka çok şey vaat ediyordu. İcraatlarına bakıldığında reformist bir anlayış ortaya koydu. Fakat Mısır’ın yüzde seksen ekonomisine sahip olan Batı yanlısı askeri kesim, kurdukları düzenin bozulmaması için direnecekti.
Mursi dış ilişkiler alanında özellikle Türkiye ile “kardeş” ilişkiler kurdu.
Tarih, bu koca coğrafyaya bir fırsat vermişti.
Tarihsel bir şans olarak Erdoğan ve Mursi yakınlığı ümmete sevinç, coğrafyayı çukura çeken menfaatperest yapılar için ise dert oldu.
Nitekim Mısır’ın özgürleşmesini, özüne dönmesini istemeyen yapılar Batı desteğini de alarak 2013’te Mursi’ye darbe yaptılar. Darbe süreçlerinde Rabia Meydanı’nda direnen halkın katledilmesini, 17 yaşında şehit olan Esma’yı gözyaşları içinde takip ettik. O günden bugüne Mısır içimizde bir yara oldu. ‘Tiyatro mahkemeler’de yargılanan Mursi ise sistematik işkence ve baskılara daha fazla dayanamadı.
Bu nasıl bir kardeşlik anlayışıdır ki; Anadolu’da gözyaşları sel olmuş, dualar dillere pelesenk olmuş, Mursi için her yerde gıyabi cenaze namazları kılınmıştır.
İşte bu ruh; her zaman firavunlara karşı direnmeye devam edecek, Yusufların- Asiyelerin davasını omuzlayacaktır.
Gelelim Mursi’nin ölümü üzerinden “her şey sandık değildir” diyerek darbe seviciliği yapan “Gezi”cilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderme yapmalarına.
Şunu iyi bilin ki; biz sizin tasmanızın nereye bağlı olduğunu çok iyi biliyoruz. İşte o nedenledir ki meydan okumamız; size, sizin patronlarınıza ve bâtılın tüm varyasyonlarına karşıdır. Bu mücadele ‘Hakkın safında olmak’ meselesidir. Bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktur. Bizim ölümümüz dahi cenneti satın aldığımız büyük bir zaferdir. Sizin ise kaybedecek o kadar çok şeyiniz var ki… Zillette olmak! Ne hazin bir sonun başlangıcıdır.
Bu süreçte halkımıza Mursi’nin dilinden bir mesaj verelim: “Ülkenizin aslanlarını öldürmeyin. Düşmanlarınızın köpeklerine yem olursunuz.”
Ve bir mesaj da Mursi’ye darbe yapan zihniyete, vahşi Batı’ya, ABD ve İsrail’e gelsin.
Hatırlıyoruz!Amerikan eski bakanlarından Condoleezza Rice bir yazı yazmıştı. Türkiye’yi de içine katarak Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini açıklamıştı.
Biliyoruz! Ortadoğu’da bazı ülkelerde bunu başardınız.
Türkiye’de de Gezi, 15 Temmuz dahil olmak üzere denemeye devam ediyorsunuz.
Son söz: Projeniz ‘burada’ çuvallamaya devam edecek ve buradan başlayan uyanış sizin bitişinizi tetikleyecek inşallah.