İlkokul birdeyim. 10 lira harçlık ile ya tek simit ya tek oralet alıyorum. İkisine birden yetmiyor. Öğretmen haber gönderiyor. Okulda Atatürk piyangosu var, katılmak zorunlu. Bilet 5 lira. Harçlığın yarısı gidiyor.
Bir hafta sonra elimde gazete kâğıdına sarılmış paket. Piyangodan çıkan hediye; kabartmalı baskıyla yapılmış bir Atatürk yüzü. Alçısı henüz kurumadığı için eve varana kadar un ufak oluyor.
Sanıyorum, Atatürk ticaretiyle nemalanan ve adının Kemalizm olduğunu sonradan öğrendiğim kafa ile ilk tanışmam buydu. Son birkaç yıldır Atatürk borsası iyice canlandı. Mesele; Yılmaz Özdil’in bir kitabı 2500 liraya kakalamasına kadar vardı malumunuz.
Arkadaş yeni ofisinde Atatürk büstü bulmuş. Duvara takılan türden. Hem bu ritüelle ilgisi yok hem estetik olmadığı için ‘ne yapabilirim’ diye sordu.
Düşündüm; Atatürkçü bir arkadaşa hediye etsen bön bön bakar. Çöpe atarken görseler, maazallah ayvayı yedin. İkinci elde kıymeti yok. İşin içinden çıkamadım. Arkadaş hurdacıya hediye etmiş ama gizli saklı. Geldiğimiz durum bu.
“Ürün” dediğim için kızmayın. Google’a Atatürk heykeli yazın. En az 30 sitede satılan bir “üründen” bahsediyorum.
Örneğin “Cumhurbaşkanı Atatürk” 70 lira. Çiçek Sepeti satıyor. Kaidesiyle birlikte olursa 1500 liraya Gitti Gidiyor. Hem de Özdil’in kitabından daha özgün. Atatürk’ün ticaretini yapmak hep kazandırıyor. Darbe olsa ekonomi batar, fabrika kapanır, büstçü açılır.
Siyaset, medya gibi hizmet sektörü için de bu ticarette iyi ekmek var. Mesela bir Atatürk belgeseli yapar, CHP’nin bankasından ballı kredi kapar, cillop gibi villada yaşar, FETÖ’cülerden aldığın sırlarla ülkene çakar, Avrupa’ya sığınıp vatanına sallar, yine de Atatürkçü kalabilirsin.
Bir profesör olarak Gazi Mustafa Kemal’in başarılı bir asker olduğunu anlatırken aynı anda O’nu yetiştiren Osmanlı’ya cahil diyebilirsin.
ABD uşaklarının servis ettiği belgeleri Gazi Meclis’te siyasete malzeme yapar, 15 Temmuz gecesi evinde saklanır, tankın önüne değil markete, bankamatiğe koşar, yine de “vatanperver Atatürkçü” rolünü oynayabilirsin.
TSK’nın imha ettiği PKK’lıya Gazi Meclis’te şov yaptırdığın ortaya çıkar, gıkın çıkmaz. Çanakkale’de “Size ölmeyi emrediyorum” diyen Yarbay Mustafa Kemal’in tümenindeki Halepli’si, Bağdatlı’sı binden fazla askerinin yan yana toprağa düştüğünü unutur, yine hem Anadolu hem Suriyeli düşmanlığı yapabilirsin.
İtfaiyesinden hastanesine hizmet aldığın kurumların iki-üç yüz yıl önce kurulduğunu bilir, yine de ecdadına küfredebilirsin. Saltanata, tahakküme sallar, demokrasiden dem vurur ama metroda tramvayda hatta gücün yetse camide zorla saygı duruşuna kaldırır, kalkmayanı linç edebilirsin.
Polis aracı yakar, Atatürk ile Apo posterini yan yana sallar; üç ağaç için gösterdiğin sözde duyarlılığın milyonda birini ‘Haydi 11 milyon fidan dikiyoruz’ dendiğinde göstermeyebilirsin.
Yani Kemalist isen Atatürk’ü ikiyüzlü siyasetin, vesayetin, darbenin, zulmün ve düşmanlığın ambalajı olarak kullanırsın ama için sızlamadan Atatürkçüyüm de diyebilirsin.
Bakın Atatürk’ü ticarete alet etme konusunda Trend Yol’da “Hediyelik Polyester Orta Boy Atatürk heykeli” için 125 Lira isteyen tüccar bile daha samimi. Şirketinin adı da “Mösyö Ambalaj Gıda Satış Pazarlama Tic. Ltd. Şti” Mösyö bildiğin pirinci, bakırı Atatürk kalıbına döküp satıyor ama hiç değilse bunu bir ‘Kemalist’ten daha dürüstçe yapıyor.
Neyse sizi bilmem de benim Çanakkale’de şehit düşen büyük amca ve dayılarımın silah arkadaşının vatanperverliğini, ikiyüzlü müflis tüccarlara kaptırmaya niyetim yok.