Malumunuz olduğu üzere Zaman gazetesine kayyım atandı. İstenmeyen görüntüler çıktı ortaya. Yerlerde yatan, yüzü kanamış, gazdan etkilenmiş kadınlar!.. Normal ZAMAN ve zeminde bu görüntüler tepkiyle karşılanır ve CİHAN yerinden oynardı. Ama bakıyorsunuz üç beş kişi dışında olaya tepki gösteren pek kimse yok. Olayı başörtülü bacılar üzerinden okuyanların kimler olduğuna bakınca şaşırıyorsunuz: Marjinal sol gruplar, başörtülü görünce cin çarpmışa dönen Kemalist-laikler, kadınlarımızın başında taşıdığı başörtüyü bir ayet olarak görmeyip dünyalık için vazgeçilebilecek bir bez parçası muamelesi yapan Zaman camiası…

Peki, insanlarımız oradaki çoğunluğu başörtülü kadınlardan oluşanların maruz kaldığı muameleye neden duyarsız? Çünkü oradaki başörtülülerin tam da bu fotoğrafın ortaya çıkması için görevlendirildiğini düşünüyorlar. Nitekim hemen arkasından yapılan yayınlar, insanlarımızın haklı olduğunu gösteriyor.

Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Zaman gazetesi önünde yaşanan manzara her şeye rağmen verilmemesi gereken bir fotoğraftı. Sen devletsin, onların zaten istediği bu fotoğrafın ortaya çıkmaması için tedbirini alacaksın. Bence bu fotoğrafın ortaya çıkmasına sebep olan kişilerle ilgili de gerekli adımlar atılmalıdır.

Zaman gazetesi önündeki müdahaleden sonra o medyanın yazarlarının yazdıklarını okudum ve bu insanların en aklı başında olanlarının bile kendi camiasını aklamak için herkesi karalamaya, küçük düşürmeye çok meyyal olduğunu gördüm. En basitinden Ahmet Kurucan’ın zamanın önündeki başörtülü kadın mağdur(!) fotoğrafına dikkat çekerken Kabataş’ta yaşanmış olan başörtülü kadına saldırı olayını bir yalan ve kumpas olarak nitelemesi, bu ülkenin Müslümanlarının neden onlara sahip çıkmadığının ispatıydı. Aynı şekilde daha önce başka yazarları da Kabataş olayının yalan, Zaman’ı savunan başörtülü bacıların yaşadıklarının gerçek olduğuna vurgu yapıyordu. Yine hazırlayıp piyasaya sürdükleri bir videoda Kabataş yalanı ve 52 saniye vurgusu yapılarak başkalarının mağduriyeti yok sayılıyor. Bir kez daha şu duayı ettim: “Allah, Ümmet-i Muhammed’i bunların şerrinden korusun!”

“Gayrimüslime hoşgörü, Müslime horgörü; gayrimüslime şefaat, Müslime ifşaat; gayrimüslime dua, Müslime beddua; gayrimüslime gözyaşı, Müslime zehir aşı; gayrimüslime sevgi, Müslime sövgü; gayrimüslime sadakat, Müslime ihanet…” Bugüne kadar Hizmet(!) hareketinin beyin takımının duruşu hep böyle oldu.

“Kabataş olayı yalan… Selam-Tevhid kumpasında mağdur edilen Müslümanlar terörist… Tahşiye örgütü kumpasıyla aylarca hapis yatan 70’indeki adam Elkaideci; kendilerinin önünü açıp hizmet etsinler diye imkânları önüne seren lider ve kadrosu hırsız, harami, Nemrut(!)” Daha neler neler! Sonra da Müslümanlar, bize destek olmuyor. Ya hu iftira atmadığınız, sizden zarar görmemiş bir tek camia var mı? Hâlâ da kendinizi aklamak için Müslümanları karalamaya, sizin dışınızdakilere iftira atmaya, Ümmet-i Muhammed’in felaketi için çalışmaya devam ediyorsunuz.

Ne demişti efendimiz (sav): Merhamet etmeyene merhamet edilmez!