Çok güzel olur, biliyor musunuz? Tadından yenmez! Yolunuz Edirne’ye filan düşerse mutlaka tadın…
Ama sözünü ettiğim kurabiye elbette bu değil…
Gezi’yi bildiniz mi? Hani, Şişhane’den yukarı çıkıp, Tarlabaşı’nı geçip, sola döndüğünüzde (burada sol, sadece yön tayini için kullanılmıştır!) karşınıza çıkan o devasa park. İşte orası…
İnönü’nün ranta açmak için yıktırıp, İkinci Dünya Savaşı çıktıktan sonra parasızlıktan beceremediği, sonradan parka dönüştürüp “belki bir gün” diyerek derin dondurucuya koyduğu alan…
Şimdi oralara girmeyelim…
Gezi olayları sırasında birtakım çevreler, Sorosçu-Morosçu, Açık Toplumcu- kaçık toplumcu, Tesevci- Mesevci, HDP’li-mdpli bir yığın güruhun desteklediği hadise…
İşte o hadiselerin baş aktörlerinden Osman Kavala’dan söz ediyoruz.
Şöyle bir soru aklıma takılıyor: “Kavala içeride olduğu için başlatılan linç kampanyası, şayet bizim mahalleden biri benzer suçlamalarla yahut hadi iddialarla içeri alınsa diyelim, onun için de başlatılır mıydı?”
Mesela, önemli bir KİT özelleştirilecek. En çok isyan eden bu güruh. TÜSİAD filan da işin içinde… Yahu bir Telekom’u satsan dış borcun tamamı bile ödenir. Ama yok. Bir anda üzerine çullanıyorlar. Bu koroya kim sufle veriyor? Ya da, arkadaş kıyamete kadar bu memleketin borcu bitmesin diyen kim?
Türkiye’den mühim bir adam yurt dışında önemli bir göreve mi getirilecek? Hemen linç kampanyası… Öyle hırsız, böyle üçkâğıtçı… Ama buraya birinin de getirilmesi lazım. O zaman bizim adamımız olsun diye tezgahlanan bir Sorosçu, PKK’lı yahut bilmem ne!
Hanımefendiler, beyefendiler…
Berlin’de iki gün önce bir İslam Konferansı düzenlendi. Bu yıl dördüncüsü yapıldı. Amaçları bir Alman İslam modeli geliştirmek olan aşağılık insan müsveddelerinin düzenlediği bu alçakça programa kimsenin sesinin çıkmaması da yukarıdaki hadiseyle bağlantılı. Bir Alman İçişleri Bakanı’nın da katıldığı toplantıya ne kadar devekuşu muamelesi yaptı isek Sarkozy’nin başı çektiği Kur’an’ı tahrif etme ve Fransız İslam’ı modeline de aynı aymazlığı gösterdik.
Alman İslam’ı, Fransız İslam’ı, Evangelizm İslam’ı ile FETÖ arasında derin bir bağ var. Tıpkı Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz olaylarında olduğu gibi.
Berlin’de kiraladığı kilisede erkeklerle kadınları ve eşcinselleri aynı safta buluşturup sözde namaz kıldıran kadın imam (!) Seyran Ateş’in de toplantıya katıldığını söyleyip geçelim.
Bu alçağın FETÖ sözcüsü olduğunu, “Seküler İslam” diye bir gavur icadıyla zihinleri bulandırdığını bir kenara not edelim.
Alın size bir enstantane daha…
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Uyum Bakanlığı Müsteşarı, ismi dışında Türklükten zerrece nasibini almamış Serap Güler’in mini eteğiyle İslam konferansına katılmasını da…
Şimdi başa dönelim:
‘Özgürlükler kahramanı’ Osman Kavala’yı tutuksuz yargılayalım öyle mi? Operasyonun Türkiye ayağında bir zaaf oluşmasın!
Onca yazarımsı, düşünürümsü, şairimsi, politikacımsı, gazetecimsi vatandaşı kim fonlayacak yoksa!..
‘Özgürlük’ dediğimiz tarlanın sınırlarına mayın döşeyen kim varsa çıkaralım; Selahattin Demirtaş dahil…
Mevzu derin, çetrefilli, mide bulandırıcı…
Ama bu böyledir diyerek her şeyi sineye çekmeyeceğiz.
1800’lü yıllardan itibaren duvara bunun için tosluyoruz. Ders almadığımız için tekerrür ediyor durmadan…
Yılgınlığa, mahcubiyete gerek yok.
Bam bam bam…