Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı iken karşılaştığı darbe girişimine karşı kuran, 15 Temmuz gecesi “darbe girişiminin başına geçin” teklifini kabul etmeyen, görevde iken siyasi irade ile uyumlu çalışan, terörle mücadelede başarılı, camide görüntü vermekten çekinmeyen, milletin manevi değerleriyle barışık ve sonraki süreçlerde siyasetin içinde aktif olmayı seçmiş biri olarak, bazı kesim ve gruplar için sinir bozucu, hazmı zor bir kişiliktir.

Geçtiğimiz gün TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel arasında tartışma çıktı. Özel kamuoyunda dillendirilen dedikoduları Meclis kürsüsünden Akar’a yöneltti. Akar da iddiaları cevapladıktan sonra tüm CHP’lilere “alçaklar, kafamıza tabancayı dayadılar ve ‘başımıza geçeceksin’ dediler ve ben bunu reddettim. İçinizde kafanızda tabanca varken ‘hayır’ diyebilecek kaç kişi var?” sorusunu sordu.

CHP’li Özel’in Meclis’teki çıkışını değerlendirirken orada yönelttiği iddiaları değil arka planındaki şuur altını okumak lazım. Akar’ın Bakan olması ehliyet-liyakat, süreçte tecrübenin sahaya yansıtılması bakımından önemliydi ve fakat CHP’nin ilgilendiği kısım Akar’a Bakanlık görevinin verilmesinin sembolik anlamıdır. Peki nedir bu sembolik anlam?

Akar’ın Milli Savunma Bakanı olmasının iki sembolik yönü var:

*Bir Genelkurmay Başkanı’nın, siyasette aktif olmayı seçmesi yani atanmışlıktan sonra seçilmişlerin yanında yer almayı tercih etmesi Türkiye siyasi tarihi açısından bir ilk ve askeri vesayetle mücadele adına çıta atlamaktır.

*15 Temmuz’un ardından FETÖ ile mücadele güçlü bir mesaj taşımaktadır.

Şimdi Genelkurmay eski Başkanı ve yeni Bakan Hulusi Akar’ı “problemli” görenlere dair 3 kritik soru soralım:

1- AKAR’IN GENELKURMAY BAŞKANLIĞINDAN SONRA AKTİF SİYASETE GİRMESİ Mİ RAHATSIZ ETTİ?

Türkiye’de gerçek muktedir olan elitlerin en sevdiği tipoloji bir gün Cumhurbaşkanı olmayı hayal eden Genelkurmay Başkanı portresidir. CHP o yüzden Cumhurbaşkanı ile uyumlu çalışan ‘eski asker yeni siyasetçi’ portresinden hazzetmez (işine gelmez), çünkü kodlarına aykırı.

CHP halkta çoğunluğa hitap edemediğinden, yıllar yılı halkın seçtiğine cunta üzerinden askeri müdahaleyi destekleyerek muktedirliğini sürdürmüş bir partidir. 60 Darbesine giden süreçte CHP’li siyasetçilerle ordu içindeki kişilerin öğle yemeklerinde buluşmaları ve darbenin zemininin buralarda atıldığı herkes tarafından aşikâr. Dünden bu güne bir döngüden bahsetmek gerekirse; Halk seçer – CHP ve cunta halkın iradesini gasp eder – CHP ise resmiyette görünmeyen muktedirliğini sürdürür idi.

Bu durumun dinamiklerinin değişmesi CHP için elbette can sıkıcıdır! O nedenle elit kesim açısından Erdoğan ve Akar bu döngüyü kırdığı için en sevilmeyen şahsiyetlerdendir!

O nedenle Akar’ın siyasette aktif olması, askeri vesayeti halkın tepesinde bir Demokles’in Kılıcı gibi kullanan bu kesim için hoş olmadı!

2- AKAR’IN 15 TEMMUZ GECESİ DARBECİLERE DİRENMESİ Mİ RAHATSIZ ETTİ?

Akar’a laf söyleyenlerin acaba 15 Temmuz sınavı nasıl geçmişti?

Kılıçdaroğlu amiyane tabirle tankların arasından sıvışarak belediye başkanının evine geçmiş, darbe girişiminin sonuçlanmasını beklemişti.

Özgür Özel’in lideri Kılıçdaroğlu, darbe girişimi gecesi tam da olay mahallinde iken tankların karşısına neden geçmedi?

Havalimanında toplanan halka siyasi bir lider olarak darbe karşıtlığını güçlendirici bir konuşma neden yapmadı?

Kılıçdaroğlu o gece medya kanallarına bağlanarak halka darbeye karşı durmaları için neden çağrıda bulunmadı?

Bu soruların cevabını siz biliyorsunuz.

Unutmayın! CHP 15 Temmuz’un ardından ‘kontrollü darbe’ tanımlamasını kullanarak on yıllarca siciline işleyen darbeseverliğini sürdürmüş oldu.

3- AKAR’IN TERÖRLE MÜCADELEDE CANLA BAŞLA ÇALIŞMASI MI RAHATSIZ ETTİ?

Akar Meclis’teki konuşmasında Özel’e; “teröristlere söylemediğiniz sözleri…” diye başlayan bir cümle kuruyor.

Bu açıdan bakıldığında gerek Genelkurmay Başkanı iken gerekse Bakanlık sürecinde PKK ile mücadelede yürekli bir duruş sergileyen Akar’ın bu duruşu mudur birileri için sorunlu olan?

Yerel seçimlerin arefesinde HDP ile deklare edilmeyen bir işbirliğine gitmiş olan CHP, bu soruyu cevaplamakta zorlanacaktır.