Bildiğiniz gibi Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek’in başkanlığındaki komisyon darbe ve işgal hareketini araştıracak. Çok önemli bir komisyon ve çalışmalarını tabi ki de izleyeceğiz.

Amaç üzüm yemek olmalıdır.

Komisyonun Başkan Vekili AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ’ın komisyon toplantısında yaptığı konuşma yapılacak araştırmanın detaylarını da ortaya koydu. Müthiş bir analiz… Anlaşılan bu komisyon FETÖ’yü her yönü ile araştırıp ortaya çıkışını, yapısını ve ihanetini belgeleyecek İnşallah…

Gençlik yıllarından itibaren ülkenin dertleri ile dertlenmiş bir kişilik Doç. Dr. Selçuk Özdağ. Dahası, 12 Eylül darbesi sonrası 7 yıl cezaevinde yatan, işkence gören bir siyasetçi. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşı. Devletine küsmek yerine mücadele etmeyi seçen bir politikacı. Dolayısıyla komisyona önemli katkıları olacağına inanıyorum.

AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, komisyon toplantısında çok önemli tespitlerde bulundu. Meclis tutanaklarına da yansıyan bu önemli tespitlerin özetine göz atmanızda yarar olduğunu düşündüm. İşte o tespitler:

“1960’ta seçilmiş bir iktidara darbe yapıldı. Sonra Menderes idam edildi. Önce CHP ve Demokrat Parti kutuplaşması meydana geldi. Birbirimizden kız alıp kız vermedik. Aynı camilere gitmedik, aynı mezarlıklara gömülmedik. Çünkü partiler araç olmaktan çıkmış, amaç haline dönüşmüştü ve bunun da bedelini darbeyle ödedik.

Türkiye hep küçük ölçekli devlet olsun istiyorlardı. Biz de birazcık kendi kültürel savrulmalarımız nedeniyle tarih, dil ve din şuurunu kaybetmiş olmamız nedeniyle darbeye bir noktada kapı araladık. Sonra bu darbe bizi kamplaşma ve kutuplaşma noktasında ileri noktalara getirdi. Sonra sağ sol kamplaşmaları meydana geldi.

Sonra, 1971 darbesi… İşte Fetullah Gülen’in çıkış noktası burası. Bir ilkokul mezunu vaiz Türkiye’deönce din adamı kisvesiyle yola çıktı.Bediüzzaman Said Nursi adına çıktı. Said Nursi’nin yol arkadaşları bunu kabul etmedi. Fetullah Gülen ile Said Nursi taraftarları kavga ettiler. Fetullah Gülen bunlara karşı daha dominant oldu.

Bediüzzaman’ın yaşayan talebeleri varsa bu insanlarla, “Neden Fetullah Gülen’le dövüştünüz?” diye sormamız lazım. Bu konuları bilenler, yazar-çizer takımı varsa bunları dinlememiz gerekir.

1980 darbesi 2 milyon kişinin yargılandığı, 50 kişinin asıldığı, benim de yedi yıl cezaevinde yattığım, yaklaşık bir yıl hücrede yaşadığım, 68 gün işkence gördüğüm bir dönem. Sağcısı ve solcusu ile aydınlar heder edildi.

O dönemde Fetullah Gülen Isparta’da yakalandı ve serbest bırakıldı.

Kim bıraktı? Bu arşivlere ulaşmamız lazım.

Herkes Özal bıraktı dedi. Özal o zamanlar müsteşardı ve bir müsteşarın darbe olmuş bir ortamda buna gücü yetmezdi.

Sonra Fetullah Gülen hakkında davalar açıldı. Daha sonra hızlı bir şekilde vaizler veriyor, herkes dinlemeye koşuyordu. Bu buzdağının görünen yüzü. Görünmeyen yüzü ne idi? Bunu görmemiz lazım.

Kendisine karşı çıkanlar neden karşı çıktı?

Mesela Devlet Bahçeli, Necmettin Erbakan bu harekete sıcak bakmadı.

1999’ da Türkiye’de üçüncü kırılma noktası Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslimi. Sayın Ecevit’in söylemiş olduğu gibi “Kim teslim etti bunu, bunları hâlâ anlayabilmiş değilim.”Araştırılmalı. Ardından Fetullah Gülen’in ABD’ye göçü, yolculuğu başladı. Bu da kırılma noktasından bir tanesi.

CHP’nin en önemli figürlerinden biri olan Kasım Gülek neden ‘Benim cenaze namazımı Fetullah Gülen kıldırsın’ diye vasiyet etti? Neden?

Öldürülen Yahudi işadamı ÜzeyirGarih ve ölen Yahudi işadamı İshak Alaton’un ailelerinin dinlenmesi lazım. Rahşan Ecevit hayatta, eşi Ecevit’in o döneminde Fetullah Gülen’e övgüleri vardı. Fetullah Gülen’in de Ecevit ile ilgili övgüleri vardı.Fetullah Gülen’in, ‘Eğer Türkiye’de bir kişiye şefaat etmem istense Ecevit’e ederim, Allah’tan bunu isterim’ sözü var. Rahşan Ecevit de dinlensin.

Bütün siyasi parti liderleri ile teşviki mesaide bulunmuş takiyeci bir yapı ile karşı karşıyayız.Mesut Yılmaz, Tansu Çiller’i de dinleyelim.

Bu tespitlerin hepsine katılıyorum. Eğer darbeler ve girişimleri iyi anlayacak ve bu millete anlatabileceksek, tüm bu soruların ve daha birçok bilinmezin ortaya çıkması gerekiyor.

Doç. Dr. Selçuk Özdağ, konuşmasında şunu da söylüyor:

“İslam itikatta birlik ister, fikirde birlik istemez. Fikirlerimiz farklı farklı olmalı. Demokrasi farklı fikirleri bir arada yaşatma sanatının adıdır.”

Selam ve dua ile