Son yıllarda siyaset sahnesinde bir kimlik karmaşası yaşanıyor. Olmaz denilen birçok şey oluyor. Bu zamana kadar doğru bildiğimiz birçok şey değişiyor. Bir araya gelmesi imkânsız dediğimiz birçok kimse, bir araya geliyor. Aynı çatı altında siyaset yapamaz dediğimiz birçok kişi, aynı partide siyaset yapıyor. Siyasi partilerin takipçileri, partilerini savunduğu fikrin kalesi görenlerde ise bir şaşkınlık, ne yapacağını bilememe hâli; biraz da aldatılmışlık hissi göze çarpıyor.

Kimlik kargaşanın en fazla yaşandığı partilerin başında da MHP ve CHP geliyor. Birbiriyle taban tabana zıt görüşleri savunan hatta varlıklarını neredeyse diğerinin fikirlerini toplum nezdinde itibarsızlaştırma ve yok etme gayesi üzerine kurmuş olan bu iki parti, son yıllarda birbirine o kadar benzedi ki isimleri dışında farkları kalmadı denebilir.

Son yıllarda partisiyle özdeşleşmiş kişilerin karşıtı olarak bildiğimiz diğer partide politika yapması ve seçim yarışlarına girmesi, ortak cumhurbaşkanı adayı çıkar/ttırıl/ması, babası CHP milletvekili olan birinin MHP’de MKYK’da olması, bir ilin MHP’li eski belediye başkanının CHP’den milletvekili adayı gösterilmesi vb. bunun açık göstergesi…

Bu iki partinin parti politikalarındaki benzeşmenin artması, daha önce ilan edilen kırmızı çizgilerin unut/tur/ulması sonucunda siyasetçiler için de karşı partide siyaset yapmak, büyük oranda sorun olmaktan çıkmıştır.

Sosyal demokrat olduğunu iddia eden ama siyaset sahnesinde bunun yansımasını hemen hemen hiç göremediğimiz CHP, ulusalcı kimliğiyle ve ulusalcı söylemleriyle MHP’nin milliyetçi söylemlerine o kadar benzemiştir ki… Aynı şekilde MHP, son yıllarda ‘’muhafazakâr’’ söylemi büyük oranda terk edip kuru milliyetçilik söylemlerine yoğunlaşarak CHP’nin ulusalcı söylemiyle aynileşmiştir. Durum böyle olunca da insan zaman zaman ‘’Neden iki ayrı parti olarak yolunuza devam ediyorsunuz?’’ diye sormadan edemiyor.

MHP’nin geçmişten günümüze gelen anti sol ve milliyetçi söylemleri yanında İslami söylemleri de MHP’ye bir kimlik kazandırmıştır. Türk-İslam ülküsü, tabanı motive eden ve uzun yıllar bir arada tutan söylemdir. ‘’İslam Miraç’tır / Ülkü sancaktır / Mukaddes yoldan / Dönen alçaktır.’’ vb. söylemler, eskiden MHP’nin ve MHP’lilerin değişmez söylemlerindendi. Şimdilerde ise ulusalcılıkla pek de farkı kalmayan kuru bir milliyetçilik var dillerde.

CHP’nin ideolojisi, değerleri, dünya algısı ve tabanı ile MHP’nin tabanı arasında normal şartlarda çok büyük bir uçurum vardır. İki grubun bir araya gelmesi neredeyse imkânsızdır. Ama son yıllarda oluşturulan suni gündemlerle ve toplum mühendisleriyle bu imkânsızı mümkün hâle getirdiler. MHP’liler, milliyetçilik anlayışları farklı olsa da millî duruşları, ortak değerleri, hayatı ve dünyayı algılama şekilleri büyük benzerlikler gösteren Ak Parti ile ortak siyaset yapmaktansa farklı dünyaların partisi olan CHP ile kol kola siyaset yapar oldu. Seçmenlerden bunu içine sindiremeyen ve partiden uzaklaşan önemli bir kitle -özellikle de bu davanın çilesini çekmiş hakiki ülkücüler- olmakla birlikte büyük bir kitle de en azından uzun süre bu duruma ses çıkarmadı. Ama son seçimde MHP’li seçmen artık CHP ile bu aynileşmeye bir dur dedi.

‘’Anti Ak Parti’’ ve ‘’Anti Recep Tayyip Erdoğan’’ söylemi, bir araya gelmesi mümkün olmayan kitleleri bir araya getirmiş, toplum mühendisliği, bir süre kısmen de olsa başarılı olmuştu. Ama görünen o ki işin doğası gereği bu işbirliği pek uzun soluklu ol/a/madı.  Çünkü MHP’nin tabanı, belli bir noktadan sonra bu birliktelikten rahatsız oldu ve tepkisini ortaya koydu. Değerler, inançlar, söylemler ve eylemler olarak kendine çok uzak olan CHP’ye değil de kendisiyle arasında öyle çok büyük farklar olmayan Ak Parti’ye yöneldi.

Toplum mühendisleri tarafından planlanan ve uygulamaya geçirilmeye çalışılan bu proje, uzun süre yürütülemedi. Bu süreç sonunda nur topu gibi bir bebek bekleyenler yanıldı. Çünkü kan uyuşmazlığı vardı ve düşük kaçınılmazdı.

Peki bundan sonra ne olacak? Ya bu iki parti, zorunlu bu nikâh akdine son verip aslına rücu edecek ve küçük dünyalarında mutlu yaşayacaklar ya da kan uyuşmazlığına rağmen nur topu gibi bir bebek beklentisiyle ömürlerini nihayete erdirecekler…