'Havada sırra kadem basan uçaklar’ başlıklı yazımızın 26 gününün ardından, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, ‘Teknik İşlere İlişkin Uygulama’ konulu, “Türk hava sahasını kullanan hava araçlarının boş intikal ve kargo uçuşlarında Türkiye’deki havaalanlarına yapılacak teknik inişleriyle alakalı riayet edilecek hususlar” genelgesi yayınladı.
Genelge şöyle;
“Yakıt ikmali yapmak amacıyla inen hava aracına yakıt verildikten sonra havaalanından ivedilikle ayrılması sağlanacaktır.
Ekip istirahati maksadıyla yapılan teknik inişlerde geliş ve gidişte aynı ekibin kullanılması sağlanacaktır.
Türkiye’deki meydanlarda ekip değişimine müsaade edilemeyecektir.
Genel Müdürlükçe yazılı izin verilmedikçe teknik inişlerde ekip değişimi yapılmayacaktır.
Havalimanı idarelerince uygulamaya yönelik kontroller yapılacaktır. Uçuş izni amacına uymayan ve havaalanlarımızda bekleyen hava araçları hakkındaki bilgiler Genel Müdürlüğümüze yazılı olarak bildirilecektir.
Genel Müdürlükçe yapılacak inceleme bitmeden bu hava araçlarına kalkış izni verilmeyecektir.
Türkiye’de yetkili temsilcisi bulunmayan ve Genel Müdürlükçe kaydı olmayan hava araçlarının Türkiye’deki havaalanlarına teknik iniş yapmalarına izin verilemeyecektir.”
Genelge Türk hava sahalarının temiz kalmasını sağlamak bakımından önemlidir.
Şimdi iş, kaçak yollarla satışı yapılarak birilerinin yasa dışı yollardan para kazandığı uçak kaçırma vakalarının üzerine ciddiyetle gidebilecek cesarete kalmıştır.
Söz konusu satışların yapıldığı uçakların ilgili hava yollarında, ilgili ülkelerde girişimde bulunarak ülkemiz şaibelerden kurtarılmalıdır.
Yazımızın ardından aynı şirkete ait yakıt kaçakçılığı iddialarının yer aldığı belge-bilgi akışı oldu.
Şirketin yakıt faturalarını Kanada’daki şirketine fatura ettiği ve böylece yurt dışına para kaçırma ve Türkiye’ye vergi ödememe iddiaları var.
Suçlamaları EPDK, Maliye, Ulaştırma Bakanlığının incelemesi önemli…
İran’a kaçırılan uçakların arka planında, dönemlerinde söz konusu faaliyetler gerçekleştirilen, gerek Muhsin Yazıcıoğlu gerekse Isparta uçak kazaları sırasında görevde olmalarına rağmen haklarında gerekli soruşturma yapılmayan, AK Parti sonrasında havacılık yönetimini ele alacağı iddia edilen komitacıların inine neşter vurulmalıdır.
SHGM eski iki genel müdür yardımcısı başkanlığında dernek çatısı altında toplanarak yoğun faaliyetler yürüten, yabancı sivil havacılık idareleriyle başta Eurocontrol, ilgili kuruluşlara Cumhurbaşkanlığı seçimlerini işaret ederek, ‘Üç ay sonra yönetim bizde...’ mesajı vererek FETÖ’vari darbe hazırlıkları yapan muhalif partide genel başkan yardımcısı, diğeri Eurocontrol’de görevli şahıslar hakkında harekete geçilmelidir.
Mevzubahis şahısların uçak kaçırma olaylarından haberleri var idiyse neden ilgili bakanlıkların ilgili birimlerini uyarmadıkları sorulmalıdır.
Şaibelerle bağlantılı şantajcı çetenin medya ayağının, ortaya çıkan, çıkması muhtemel yolsuzluklara rağmen İYİ Parti’den ihraç edilmemesi büyük kuşkular, cevaplanamayan ‘acabalar’ oluşturmaktadır.
Sert yaptırımlar uygulanarak sivil havacılığımız temizlenmeli, temiz kalmalı, artık Türkiye adı kullanılarak uçak kaçırma olaylarına cesaret edilememelidir.
Az önce Samsun’da basın toplantısında karşılaştığımız AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’a uçak kaçırma vakalarını anlattım; “Araştıracağım” dedi.
Araştırılması gerekilen konular;
Şimdiye kadar Türkiye’nin havaalanlarıyla hava sahaları kullanılarak kaç uçak kaçırılmıştır?
Tespit edilmeli, kayıp uçakların izleri sürülmelidir.
Uçak kaçırma vakalarının merkezi konumuna getirilen Çorlu Havalimanı mercek altına alınmalı; niye hep aynı yer, aynı yöntemler?..
Havalimanında tek yer hizmeti sağlayıcısı A grubu çalışma ruhsat sahibi hava servisi firmasıyla, kaçırılan uçakların temsilcisi iznini alan, organizasyonları yapan, temsil ruhsatına sahip hava servisi şirketi yakın takibe alınmalıdır.
Yeraltı yapılarıyla iç içelik görüntüsü veren oluşumların işlerini bakanlıklar adını kullanarak takip eden, kirli operasyonlara arka çıkmaya yeltenen bazı emekli bürokratların danışmanlık adı altında faaliyetler yürütmelerinin engellenmesi, seçim zamanında hükümete zarar verme görüntüsünün ortadan kaldırılması bakımından ehemmiyet arz etmektedir.
İYİ Parti İBB Meclis Üyesi Ali Kıdık’ın THK soygunu, Rektör Ban ilişkileri hakkında Kayyum Başkanlığı şeffaf olmalı, hukuki anlamda neler yapıldığı kamuoyuyla paylaşmalıdır.
Maliye Bakanlığı tarafından faturalı-faturasız reklam gelirleri incelenmelidir.
İletişim Başkanlığı adı geçenin yaptığı basın faaliyetlerini incelemeli, şantaj içerikli yazılarla sivil havacılığımız üstünde vesayet oluşturma çabalarının önüne geçilmelidir.
Yıllardır yapılması gereken, geç kalınan, kasıtlı yapılmayan düzenlemeleri yukarıdaki genelgeyle hayata geçiren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu, SHGM Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yüksek’i tebrik ediyorum.