Türkiye’nin milli çıkarlarını savunmak her Türk vatandaşının milli vazifesidir. İç ve ya dış politikada tartışacak onlarca “gri” konu bulunabilir, her konuşan yahut yazan da kendini haklı görebilir. Fakat bazen öyle konular vardır ki; karşı olmak milli çıkarlara muhalefet anlamına gelir. Son dönemde “gri” meseleler arasına girmeyen, her bakımdan net olan ve bu haliyle de aleyhte olmanın “karşıya” taraf olmak anlamına geleceği konu; Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumak için Libya’nın BM nezdinde ki meşru temsilcisi olan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile İstanbul’da imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”dır.

*****

27 Kasım 2019 tarihinde imzalanan anlaşma; 6 Aralık 2019 tarihinde onaylanıp ertesi gün Resmi Gazete’de yayımlanarak iç hukukta resmiyet kazanmıştır. Aynı şekilde, Libya tarafında da Başkanlık Konseyi anlaşmayı onaylamıştır. Anlaşma daha sonra BM’ye bildirilmiş ve Türkiye ile Libya denizden komşu olmuştur.  Bununla birlikte Fayiz es-Serrac yönetimiyle yine 27 Kasım’da imzalanan  “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” 21 Aralık tarihinde Gazi Meclis tarafından kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İlgili anlaşma ile Türkiye, Libya’da Ani Müdahale Kuvveti kurulmasına eğitim ve malzeme desteği verebilecek; kara, deniz ve hava araçları, silahları, eğitim üsleri tahsis edilebilecektir. Yani Türkiye, BM tarafından tanınan meşru hükümetin davetiyle Libya’dadır.

*****

Libya ile imzaladığımız ve hayati öneme haiz olan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” söz konusu olduğunda elbette anlaşmanın mimarlarından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’yı anmamak doğru olmaz. Anlaşmanın Türkiye’ye kazandırdıklarını anlamak için, Yaycı’nın “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur” adlı kitabını okumak fayda sağlayacaktır. Yakın dönemde okuma fırsatı bulduğum kitapta; Türkiye’nin 189.000 km²’si Doğu Akdeniz’de olmak üzere toplam 462 bin km²’den oluşan bir “Mavi Vatan”ının olduğu belirtilmiştir.

*****

İşin özeti: Kurnaz Yunan aklının daha önce Uluslararası Adalet Divanı’nın aleyhte emsal oluşturacak kararlarına rağmen Ege’nin güneyindeki “adacık”ları baz alarak oluşturmaya çalıştığı “oldu bitti”, Libya ile imzaladığımız anlaşma ile bertaraf edilmiştir. Mutabakatla birlikte, ülkemizi Akdeniz’den koparacak Seville Haritasıda “çöp” olmuştur. Türkiye bu anlaşma ile uzun yıllar sonra Akdeniz’de; itiraz eden değil, hakkını söke söke alan bir konuma geçmiştir. İşte bu sebeplerden ötürü, Libya ile imzalanan mutabakata sahip çıkmak gerekmektedir. Anlaşmanın akamete uğramaması içinse UMH’nin Libya’da güçlü olması elzemdir. Bilmem anlatabildim mi..Kalın sağlıcakla..