Coğrafya kaderdir demişler, bin ömürlük kader kimileri için…

Bazen kıyamete kadar sürecek bir kader…

Ancak hüzünlü kaderler dahi derin bir sınanma ile hamd etmeyi getiriyor…

Gözlerde yaş olsa imtihan diyip eyvallah demeyi bildiriyor…

Yeter ki belanın dibine düşmek için elini, kalbini, toprağını kirletme…

Yeter ki bedduanın sonsuz ahına düşme…

Keder düşse yağmur gibi sınanma diyecek kalplerimiz olsun…

Yeter ki ümmeti olmaktan onur duyduğumuz mübareğin yüzüne bakamayacak kanın içine düşme…

Hz. Ali (r.a.), Haricilerin kökünü kazıdığı bir çağda…

Haricilerin içinden bir şeytan halifemizi öldürmeyi kafasına koymuştu…

Hz. Ali’yi (r.a.) şehit eden sapkının son anına kadar zikretmesi, yani zikir çekecek düzeyde kendini Müslüman görmesi ama sapkınlıkları uğruna İslam’dan düşmesi sonucu Efendimiz’e (s.a.v.) damat, ümmete, halife, Hz. Fatma’ya (r.a.) eş, imam Ali’ye (r.a.) kıymak, bir sabah namazı zehirli bir balta ile onu şehit etmek bedbahtlığı düştü o zalimin kanlı ellerine…

Yaralı halifemiz, mübarek imam Ali’miz (r.a.)…

İkinci gününde gerçek sahibine giderken ümmetin yetim kalış günleri başlayacaktı…

Onu öldüren cani kendini cennetliklerden görecek kadar sapıtmışlardandı ama o bunu daha anlamayacak kadar Allah’tan uzaktı…

Mübarek kanın değdiği toprakların adı Irak…

Bedduanın düştüğü diyar…

Ahın yeryüzüne indiği, ahın bile ah ettiği, Efendimiz’in (s.a.v.) hatırasını inciten mihnetli diyar…

Halifemizi şehit eden sapık Hariciler yüzünden mezarının bile tam yerinin belli olmadığı vefasız diyar…

Ümmetin kalp ağrısı…

Ümmetin yarım kalışına neden olan diyar…

İmam Ali’yi (r.a.) şehit edenlerin bir kere kirlendi işte elleri…

Kara leke ile çizildi artık suretleri…

Yahudi bir zalimin kurduğu Hariciler örgütü…

Ağlattı ümmetin yüreğini…

Kirlendi beldeleri…

Zilletin başkenti…

Belanın merkezi…

Acının beldesi…

Durulamaz artık hiçbir su onların kandan ellerini…

Temize çekmez hiçbir şey onların işlediği korkunç cinayetleri…

İmam Ali’yi (r.a.) aldılar, yetmemişti…

Soyunu bile kurutmak için makama köle olmuşlar taht kavgası uğruna ümmetin baharını kana buladılar…

Hacca iki gün kalmıştı…

Can imam Hüseyin’i (r.a.) bir kıyam sarmış…

Haccetmek dururken şehadet onun için yeryüzüne iniş yapmış…

Babasını şehit eden kanlı diyarın toprağı…

Henüz imam Ali (r.a.) diye ağlarken…

Toprağın üstündekiler gel Hüseyin (r.a.) gel diye haykırıyorlardı…

Gel Hz. Ali (r.a.) diye ağlayan toprak Hz. Hüseyin (r.a.) diye ağlasın gel diyorlardı…

Peygamber hırkası sırtında…

Efendimiz’in (s.a.v.) dudakları değmiş imam Hüseyin’e (r.a.) gel diyor güvenilmeyen diyar Kufe, gel…

Mübarek kafasını bedeninden ayıracak kadar kini bu insanlara kim aşıladı…

Yer kan, gök kan diye ağlamaklı…

Bin yıl zemzemde dursa elleriniz o kan çıkmazdı…

Irak, senin ellerinde imam Ali’nin (r.a.), imam Hüseyin’in (r.a.), Ehli Beyt’in kanı duruyor…

İşte o kan arşı ağlattığı günden beri yüzün gülmüyor…

Zalime direnmeye gelen mübarekleri katlederken başınızdaki emir haykırmadığı için…

Bela beldenizden eksik olmuyor…

Ayağa kalkıp Hz. Allah bize azap eder demediğiniz için…

Efendimiz’in (s.a.v.) cennet müjdesi emanetlerine sahip

Çıkmadığınız için…

Hz. Osman’ın (r.a.) intikamını aldık sanıp sevindiğiniz için kurumuyor işte toprağınızın kanı…

Ağaçlar ağlarken…

Gök kızıla dönerken kederinden…

Her taşın altıdan kan sızarken…

Siz size merhamet eli uzatan imam Hüseyin’in (r.a.) uğradığı zulme razı olduğunuz için belaya düştünüz…

Efendimiz’in (s.a.v.) sevdiklerini kana boğdunuz…

İslam’ın ilk Müslüman çocuğu imam Ali (r.a.) ne yapmıştı size…

Ne yapmıştı gel ey imam Hüseyin (r.a.) diye çağırdığınız mübarek size…

Böyle ağırladınız cennet gülünü…

Gözünden yaş düşse dayanamazdı Efendimiz (s.a.v.)…

Öteler kadar lanete düştünüz…

Kaldı mı size taht ve saltanat…

Kime kalmıştı ki size kalsın dünya…

Hz. Hüseyin’in (r.a.) kanı değmiş coğrafyanıza…

O günden sonra güldü mü yüzünüz, güler mi bir daha…

O toprak sizinle yeşerir mi ey elleri kanlı Hariciler…

Dünyanın laneti Yezid’e ve onun hala yaşayan taraftarlarına olsun…

Yüz yıllar geçti mübarek kanın ahı bitmedi…

Bir ümmetin bedduası Kerbela üstüne düştü…

Siz varken huzur gelir mi…

Ve yıllar geçti, hiçbir şey değişti mi?…

Hıristiyan alemi ırzınızı kirletti, onca yıl beldelerinizi işgal edip yok etti…

Hala zalimlik edenlerin hükmü geçiyor sizin beldelerinizde…

Hala Yezid’in yol arkadaşları var başınızda…

Hala mazlum eli uzatan devletin bayrağını yakacak kadar alçaksınız baştan sona…

İmam Ali (r.a.) zamanında nasılsanız…

Ve nasılsanız Hz. Hüseyin (r.a.) zamanında…

Şimdi aynı kafada, aynı çaptasınız sonuçta…

Bir milyon insanınızı öldüren Amerika’ya kul…

Ümmetin dua kapısı Türkiye’ye düşman…

Allah bırakır mı bunca zalimliğinizi yanınıza…

Hep Müslüman kanı sıçrıyor topraklarınıza…

Kerbela ne ibret ne ders olmuş diyarınıza…

Başınızda bir yezit, ehli sünnet düşmanı…

Her gün üçer beşer Hüseyin kanı akıtıyor çağlar öncesi gibi hiç acımıyor canı…

Hunharca şehit edip Ehli Beyt’in çocuklarını…

Başında gözyaşı döken münafık tayfası…

Yas adı altında sapıklığa devam edenler…

Matem adı altında Hz. Ömer’e, Hz. Ayşe (r.a.) annemize sövenler…

Andolsun ki Allah’a, imam Hz. Ali (r.a.) gibi kökünüzü kazıyacak bir yiğit çıkacak…

Şehadet onun ödülü olacak…

Bunca mazlumun, ümmetin, Müslüman’ın kanı elbet sorulacak…

Ümmet sizden kurtulduğunda…

Ümmet güzel bir bahara kavuşacak…