Yerli otomobilin kamuflajlı resimleri alay konusu oldu.
Arabanın şekli şemâli taklit edilmesin diye sağına soluna alakasız renkte alakasız şeylerin yapıştırılması prototip takdiminin şanındanmış.
İyi güzel ama o kadar heyecanlı bekleyişten sonra güzel olmadı işte.
Yetkililer keşke bu kadar hassas davranmasalardı.
Yerli arabanın mevcut şekli taklit edilse ne olacak?
“Bizim arabamızı taklit ettiler” deriz, şanımız yürür.
Kaldı ki şekilde son söz henüz söylenmedi, seri üretim aşamasına gelinceye kadar belki birkaç kere değişecek.
Neyse işte; o alacalı bulacalı resimler bizde dalga geçme isteği uyandırmadı ama hayal kırkılığı yaşamadık desek yalan olur.
Kamuflaj gözümüzü tırmaladığı için şöyle candan bir muhabbetle sarılamadık yerli otomobile.
Yerli otomobilin bir isminin, en azından geçici bir rumuzunun olmaması da arada soğukluk bırakıyor, sahiplenmeyi zorlaştırıyor.
“Bunu böyle bırakamayız” dedik, “Nasıl yapsak nasıl etsek” diye düşündük ve devletin bize dava açmasını göze alarak yerli otomobilin ‘kamuflajını kaldırmaya’ karar verdik.
Yetkililer üstümüze fazla gelemesinler diye de arabayı ay yıldızlı al bayrağa büründürdük.
Bir de isim koyalım dedik yerli otomobile.
Az kalsın “BMV” (Bizim Milli Vasıtamız) koyuyorduk, fakat arabamızı “BMW”nin (Bayerische Motorenwerke / Bavyera Motor İşletmeleri) gölgesi altına park etmeyi içimize sindiremedik.
Neticede karar kıldığımız isim: Ufuk.
Bundan böyle yerli araba bu gazetede Ufuk diye anılacak inşaallah.