Öyle şeytani bir akıl ki dumura uğratıyor. Siyonist zihin dünyasından bahsediyorum.
Şeytan bile bu cümleleri kurmada bir kılıfı tercih edebilirdi.
Fakat düşünce dünyalarını apaçık bir şekilde ortaya koymaktan çekinmiyorlar. Çünkü kendilerine caydırıcı bir unsur teşkil edecek organize bir güç, şu an yeryüzünde maalesef ki bulunmamakta.
Ne dediler peki?
İlkini herkes biliyor artık.
İsrail Savunma Bakanı Gallant’ın ilk açıklaması… "İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz" ifadesi tüm gazetelerde manşete çıkmıştı.
Siyonist zihin dünyasına göre; kendilerinden olmayan insanlar sadece kendilerine hizmet için yaratılmıştır. Asla eşit değillerdir!
Bununla birlikte bir sosyal medya canlı yayınında siyonist bir hahamın söylemleri İsrail kafasını anlama bakımından bize bir eşik atlattı.
Şahıs, Filistinli çocukların öldürülmesini olumluyor. Bir ihtimal üzerinden hareket ederek Filistinlilerin tümünü kafalarda infaz ediyor.
Hahama göre; çocukların hepsi potansiyel suçlu.
Cümleleri alıntılıyorum.
Haham, Filistinli çocukların öldürülmesine karşı çıkan takipçilerine kan donduran cevabı şu şekilde ifade ediyor: “Merhamet diye bir şey yok. Bir çocuğa merhamet ettiğinizi düşünebilirsiniz ama öyle değil. Çocuğun (Filistinli) büyüyüp öldüreceği nihai kurbana karşı gaddarca davranıyorsunuz.”
İşte böyle zehirliyorlar toplumlarını.
O yüzdendir ki İsrailliler El-Ehli Hastanesini bombaladıktan sonra İsrail’deki hastanelerde müzik eşliğinde dans ederek kutlama yaptılar.
GÜNCEL SENARYO
İsrailliler işgali iyi bilir.
İsrailliler çocuk öldürmeyi iyi bilir.
İsrailliler için savaş suçu işlemek, çok sıradan bir mefhumdur.
Bu açıdan bakıldığında eyleme koydukları plan da yine aynı nitelikleri taşımakta.
Tüm Gazzelileri Mısır’a sürerek Sina Çölü’nde yine bir mülteci kampı kurmaktan bahsediyorlar.
Söylemlerine göre, sözde operasyon bitirilince Gazzeliler tekrar yeniden topraklarına geri dönebilirler!
Pardon ama sürülen, toprağından edilen hangi Filistinli yeniden vatanına dönebilmiş?
Hangi giden, geri gelebilmiş? Tel-Aviv’in ismi Yafa iken toprağından sürgün edilen Filistinliler geri dönebildi mi mesela?

“KUSURA BAKMA FİLİSTİN”
Gazze hakkında bu denli insanlık dışı planlar yapılırken İslam coğrafyası yani ümmet ne yapmakta?
Mısır’daki bir duvar yazısı aslında her şeyi anlatıyor.
“Kusura bakma Filistin, biz de işgal altındayız.”
Bu işgal kimi zaman zihinlerde, kimi zaman filli…
Kimi zaman ekonomik, kimi zaman medya, kimi zamansa akademi dünyasında…
Vahdet olmayı becerememek, fitnelere gelmek de bir nevi işgal altında olmak değil midir?
Parça parça olmak, sadece ve sadece kendi çıkarını düşünmek ve değerlerin nasırlaşması maneviyatın işgal altında olduğunu göstermez mi?
Evet, ne yazık ki işgal altındayız.
Unutmayalım! Yeise düşmek yok.
Ayağımızdaki prangaları söküp atacak güç de yine inanca sarılmaktan geliyor.
Kudüs söz konusu olduğunda tüm farklılıklar, detay olarak hasır altı edilmeli.
Organize olmak ve ümmet olarak caydırıcı bir güç ortaya koymak durumundayız.
Aksi takdirde ne Mekke ne Medine… Hiçbir yer güvende değil!