İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. O sırada kapının önünden geçmekte olan bir çocuk görürler. Berber, iş adamına “Bu çocuk, dünyanın en aptal çocuklarından biridir!’’ der ve çocuğa seslenir: “Ali, buraya gel!” Bunun üzerine çocuk, sakince dükkâna girer ve berberi selamlar. Berber, iş adamına “Bak şimdi!” diyerek bir elinde 5 lira, diğerinde 20 lira olduğu hâlde çocuğa, “Hangisini istiyorsan alabilirsin?” der. Çocuk, dalgın dalgın bir 5 liraya, bir de 20 liraya bakar ve sonunda 5 liralık banknotu hızlıca alarak çıkar. Berber, iş adamına dönerek “Gördün mü? Sana söylemiştim.” der. Tıraş bitince iş adamı, sokağa çıkar ve az ileride oynayan çocuğu görür. Yanına giderek neden 20’yi değil de, 5 lirayı aldığını sorar. Çocuk, hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla “He he he… Eğer 20 lirayı alırsam oyun biter.” der.

Bu hikâyeyi okuduğumda hikâyede anlatılanlarla halkımız, seçimler ve kendini bu ülke insanından hep üstün gören zümre arasında bir benzerlik kurdum. Ülkemizde de bu hikâyedeki berber gibi halkı aptal yerine koyan belli bir zümre var. Onlara göre bu halk, aptaldır; ne kendini yönetebilir ne de kendini yönetecek kadroyu seçmekte isabetli kararlar verebilir. Onun için zaman zaman aziz Nesin’e gönderme yaparak halkın yüzde bilmem kaçının aptal olduğunu söylerler. Zaman zaman ‘’Dağdaki çobanla benim oyum bir mi olacak?’’ derler. Bazen ‘’Göbeğini kaşıyan adamlar…’’ derler. Seçim zamanı yaklaşınca bu söylemler, biraz azalır; halkı adam yerine koyuyormuş gibi davranırlar. Gerçekte ise onların gözünde içki masalarındaki meze kadar değeri yoktur halkın. Seçimler bitince de zaten bunu aleni olarak dillendirmeye, bir sonraki seçim dönemine kadar da bu ülke insanına ve değerlerine sövmeye devam ederler.

Milletimiz de kendini zeki sanan bu aptalları çok iyi tanır. Onların kendilerine ne söylediğine bakmadan, kendi aptallıklarını yüzlerine vurmadan her seçimde onlara derslerini verir. Bunlardan ve seçmeleri için önlerine koydukları şahıslardan bir cacık olmayacağını bilir ama oyun devam etsin diye de onları komple silip atmaz. Kemalist, elitist, laikçi kesimin istek ve beklentilerinin tam tersine sürekli aşağıladıkları, hakir gördükleri milletin gerçek temsilcilerini ekseri bir çoğunlukla seçerek meclise gönderirler. Ama milletin gerçek temsilcilerine büyük çoğunlukla oy verirken oyun devam etsin diye onları da tamamen sahanın dışına itmez.  Birazcık oy verir ama hiçbir zaman da iktidara gelmelerine yetecek kadar oy vermez. Yani kısacası Kemalist, elitist, laikçi kesimi ne öldürür ne güldürür bu necip millet. Dışarıdan bakan kişi de halkın onlara oynadığı oyunu görünce kimin aptal, kimin akıllı olduğunu hemen anlar. Sizce kim aptal?

Bu yazıyı pazar erken saatlerde yazıyorum. Seçim sonuçları henüz resmî olarak belli değil ama halk yine oyunun devam etmesini isteyecek. Kemalist, elitist, laikçi kesim için yine hüsran olacak. Seçim sonucu tahminlerimi de vereyim. Ak Parti: %45, CHP %25, MHP %16, HDP %8,9… Ak Parti 375 milletvekili ile mecliste olur. Hepimiz için hayırlısı olsun…