Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir medyanın Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. Öncelikle bu tür toplantıların kamuoyunu doğru bir şekilde aydınlatmada çok yararlı olduğunu söylemeliyim. Prof. Dr. Demir, Türk savunma sanayiinin projelerini ve hedeflerini de anlattı. Zaten gazetelere de yansıdı açıklamaları. Gerçekten gurur duyduk. Ben de merak ettiğim soruyu sorma fırsatı buldum ve dedim ki: “Sivrisinek büyüklüğünde uçuş yapabilen ve hedefine ulaştığında onu vurabilen teknolojik silahların varlığı konuşuluyor. İleride bu tür silahları teröre karşı devletler kullanabileceği gibi, devlet adamlarına karşı da suikastlarda kullanılabilir. Savunma sanayiinin bu konuda bir çalışması var mı?”

Prof. Dr. İsmail Demir dünyanın Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) üzerine uzun yıllar çalıştığını, Türkiye’nin de bu alanda çalışma yürüttüğünü anlattı. Dahası gözle görülemeyecek derecede küçük bir MEMS cihazının insan vücuduna girip insan kanını dahi analiz edebileceğinden söz etti.

Açıkçası bu kadar ileri teknolojiyi hayal edemiyordum. Ama savunma sanayiimiz tüm bunların üzerinde araştırma ve çalışma yapması da beni ayrıca gururlandırdı. Prof. Demir Hocamız bunun daha ilerisinde insan beyninin kontrol edilmesi, yönlendirilmesi olacağını söyledi. Gözle dahi görülemeyecek MEMS’lerin oluşturulmasında nanoteknoloji kullanıldığını belitti değerli hocamız. Bende biraz nanoteknolojiyi araştırdım, sizinle de paylaşayım.

‘Nano’ kelimesi kök olarak Yunanca’dan gelmekte ve cüce anlamında kullanılmaktadır. Bir nanometre (nm) metrenin milyarda biri kadar bir uzunluğa sahiptir ve teorik olarak milimetrenin de milyonda biri kadar bir uzunluktur. İnsan saç teli ile bir kıyaslama yaptığımızda yaklaşık olarak saç telinin on binde biri kadar bir kalınlığa sahiptir. Ayrıca saç kılının seksen binde biri büyüklüğüne sahip parçacıkları ifade etmektedir. Bir futbol topu ile dünyayı karşılaştırmamız nano boyutu ifade etmede yanlış bir karşılaştırma olmaz.

Bu teknolojiyle üretilebilecek birçok mikroskobik aygıtlar belki de damarlarımızda dolaşacak ve birer uzman gibi tedavi de sağlayacaklar. Nanomateryallerin üretimi ile birlikte çok daha dayanıklı ulaşım araçları ve kirlenmeyen, paslanmayan eşyalar; hatta kendi kendini temizleyen giysiler üretilebilecektir.

Gelecekte en büyük sorunlardan biri olacak olan kullanılabilir su kaynakları da, bu teknoloji ile kendisini yenileyebilecektir. Belki de yakın bir tarihte insan vücudunda çalışabilecek biyolojik ve farmakolojik bilgisayarlar bu şekilde üretilebilir. nanoteknoloji için, çağımızın anahtar teknolojisi olduğunu söyleyebiliriz. Şu bir gerçek ki, nanoteknoloji gelecekte insanlığın kökten değişimlere hazırlıklı olması gerektiğini şimdiden birçok uygulaması ile göstermektedir. Herkesin kendi bilgisayarını ürettiği ve emirler verdiği sistemler düşleyelim. Atomların sonsuz kere tekrar tekrar dönüştürülebilir olması ile birlikte sermayeler, para birimleri, ticaret hayatı ne şekilde şekillenir; bunlar da merak konusudur. Bilim adamlarının hayal ve bilgi dünyasına açık birçok yenilikle, belki de doğada taklit edilemeyen hiçbir şey kalmayacak. Maddelerin nano dünyalarının makro dünyalarından farklı olduğunu düşündüğümüzde kimyasal birçok reaksiyonun da açığa çıkma olasılığı doğmuş olacaktır.

Bu teknolojinin savaşlar için değil, insanın sağlığı ve mutluluğu için kullanılması daha çok önemli tabii… Gelecek heyecan verici…

Selam ve dua ile…