Dünyaya barış getirme amacının aksine, insanlık zulümleri karşısında “kınama” reflekslerini kaybetmiş Birleşmiş Milletler’in, Filistin’deki kanlı senaryoyu uygulamaya koyduğu tarihi 1947. Arap Müslümanların vetosuna, çıkan Arap-İsrail savaşına rağmen hukuksuzca İsrail devletini kurdurtuyorlar David Ben-Gurion’a. Tabii, o zamanın Kemalist Türkiye’si, zaman kaybetmen Yunanistan ve Avusturya’nın ardından İsrail’i tanıyan 3. Devlet oluyorlar. 1947-67-1973, 3 ayrı savaşta da, hiçbir yaşanmamış gibi tribündün seyrediliyor. Çünkü Haim Weizmann Azriel’in “İsrail, Türkiye’de İsrail’den daha güçlüdür” sözü retori değil, hakikattir. Siyonist lobisi, Kemalizm saltanatını yıktırmamak için darbelere, ekonomik krizlere, iç çatışmalara ve hatta teröre daima öncülük etmiştir.

Her şeyi anlattık

İsrail, söz konusu savaşlardan ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın yardımları sayesinde galip çıkarken, Müslümanların sadece topraklarını değil ruhunu da işgal etti. Kutsal değerler için dünyaya meydan okumak bir kenara dursun, kardeşine, ailesine bile yüz çeviren, dini temellerinden koparılan topluluğuz her birimiz, ne kadar acı olsa da. O günden bugüne İsrail’e karşı, Milli Görüş hareketi ve devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında kimse karşı durmadı. Türkiye-İsrail ilişkilerinde dönüm noktası 2010’da uluslararası sularda İsrail askerlerinin barbarca, “One munite” sözünün rövanşını almak için 10 kardeşimizi şehit etmesiyle yaşandı. Türkiye diplomatik düzeyi 2. Katip seviyesine kadar düşürdü, diyalog sneredeyse sıfıra indi, her platformda İsrail’in kirli yüzü anlatılmaya çalışıldı.

Hamas’tan teşekkür

Bugünler de, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler, İsrail’i “Türkiye’de daha güçlü” kılan Kemalist kalıntılarının dilinde sakız oldu. Sorsan haritada Filistin’in yerini bile İsrail olarak gösterecek bu zatlar akıllarınca, Erdoğan’ı Filistin davasını satmakla suçluyor. Nasıl satmış Erdoğan? Dünya kamuoyunun önünde Netenyahu’ya özür dileterek mi? Kapısında yatan İsrail’e tazminata mahkum ederek mi? Süper güçlerin görsel liderlerinin karşısında “Bağımsız Filistin” diye bağırarak mı? Sol ve Paralel’in ortak söylemine jet cevap Filistin’in en büyük direnişçi grubu olan Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’dan geldi. Katar’da konuşan Meşal, Erdoğan yönelik “Filistin davasına sahip çıktığı ve ablukanın kaldırılmasını şart koştuğu için teşekkür ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Ayrımı iyi yapalım

Bu hafta yapılacak Türkiye-İsrail görüşmelerinde abluka konusu yani Gazze kuşatması tekrar masaya yatırılacak. Eğer Türkiye, ablukayı kaldırırsa, kendisi dışında tüm insanlığı “goim” yani köle olarak gören, o toprakları vaad edilmiş kabul eden İsrail’e diz çöktürerek, asrın zaferini elde etmiş olacak. Çünkü hem küresel finans, hemde küresel siyasi gücü aynı masaya oturtup, istediğini almak her baba yiğidin harcı değil. Yalnız şartımız, talebimiz, arzumuz yarım asırdır süren ablukanın kaldırılması, ambargonun değil. Ambargonun kaldırılması bir anlam ifade etmez, abluka kaldırılırsa Filistin davamız gayesine ulaşacak demektir.