Hayır, hayır başlığı okuyup edinmiş olduğunuz ön yargılarınızı bir kenara bırakın.. Bu yazı geçtiğimiz günlerde Taksim’de yaşanan ezan provokasyonuyla alakalı değildir. Zaten yapılan ıslıklanmanın da ezan ile bir alakasının olmadığı dile getirildi. Elbet inanmamızı beklemeyin bu duruma. Neticede CHP iktidarı zamanında Türkiye’de yıllarca Türkçe ezan dayatması yapıldı. Onu geçelim günümüzde yine aynı partiye mensup milletvekillerinin ezana saldırdıklarını biz atmış oldukları tweet’lerden, yapmış oldukları yorumlardan biliriz. Onun için birbirimizi kandırmayalım. Fırsat elinize geçtiğinde tekrardan ezan ile uğraşacağınız aşikârdır. Neyse meselemiz bu değil. Bizim asıl meselemiz ezansız semtlerde doğan nesille alakalı. Onların milli birlik ve bütünlükten nasıl yoksun yetiştiğiyle alakalı. Elbet düşüneceğim onları, onlar yarınlarımızın sermayesi çünkü.

Özellikle Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan çocuklar milliyetlerinden tam bir derece nasip alabiliyorlar mı? Çünkü o semtlerdeki minareler görülmez, ezanlar işitilmez, ramazan ve kandil günleri hissedilmez. Çocuklar Müslümanlığın rüyasını göremez o semtlerde. Bu rüya bizleri millet olarak bir arada tutan rüyadır. Bu Müslümanlık rüyasında doğulurken kulağa ezan okunur, evlerde namaza durmuş nineler görülür, mübarek akşamlarda okunan Kur-anı Kerim’in sesi işitilir, bayram namazlarında şafak sökmeden babayla camiye gidilirdi. Dün ki Müslümanlık rüyasındaki çocuklar böyleydi. Bugün ki çocuklar fazla modernleşmenin vermiş olduğu üst tabakalaşmayla birlikte bu rüyayı görememekteler.

Bilakis Şişli, Nişantaşı, Kadıköy, Moda gibi küçücük bir şehri andıran bu ilçelerde Frenk adetleriyle yetişen nesil bu rüyadan mahrum kalmaktadır. Modernleştikçe Müslümanlıktan çıkmayı normal olarak algılayan bu tabaka uzağa değil; Balkan devletlerinin şehirlerine kadar gitsinler. Görürler ki baştan başa yenileşen o şehirlerin her tarafında çan kuleleri yükselir. Şunu dediğinizi duyar gibiyim; “zaten istedikleri bu”. Bilmeliler ki öyle bir durumda Milli Ruhsuzlaşma başlayacak ve çocukları ailelerinden, devletlerinden uzaklaşacak ve kaybolacaklardır. Ezansız ve minaresiz semtlerde Frenk terbiyesiyle yetişen çocuklar dönecekleri yeri hatırlamayacaklar. İki gün önce Yeni Zelanda’da Türklüğe ve Müslümanlığa karşı yaşanan katliamdan sonra Türkiye’deki ekşi sözlükte ezansız semtlerin çocuklarının yazdıklarını hepiniz gördünüz. Bizi biz yapan değerlerimize Yeni Zelanda’daki Hıristiyan teröristler gibi saldırmaya başladılar. Bizim Türkiye’den başka bir vatanımız yok. Değerlerimize sahip çıkmadığımız takdirde mülteci konumuna düşeriz ki o zaman bize el açacak bir Türkiye’de olmaz.