Kur’an-ı Kerim’de sayılan güzel sıfatları içselleştirmiş salih ve muhsin müminlerden olma şerefine nail olmak ve ‘inanma’ anlamı yanında ‘güvenme ve güvenilir olma’ anlamı da veren imanımızı güçlendirmek için Allah Teâlâ’nın Kur’an-ı Mübin’inde müminlere yönelttiği “Yâ eyyuhe’l-lezîne âmenû: Ey iman edenler” hitaplarını -modern çağın kaygan zemininde yalpalayıp düşmemek için- sıkça hatırlamamız gerekmektedir.

“Ey iman edenler” hitaplarına dikkat kesilmek

“Siz ey iman eden (Allah’a inanıp güvenen)ler! “Bizi güt!” demeyin, “Bizi gözet!” deyin ve dinleyin. Kâfirlere acıklı bir azap vardır.” (Bakara 2:104)

“Siz ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2:153)

“Siz ey iman edenler! Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerin temiz olanlarından yiyin! Yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız, O’na karşı görevinizi yerine getirin!” (Bakara 2:172)

“Siz ey iman edenler! Hep birlikte teslimiyet (İslamiyet) yoluna girin ve sakın şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 2:208)

“Siz ey iman edenler! Kendisinde pazarlığın, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmezden önce size rızık olarak bahşettiklerimizden harcayın! Zira nankörler zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara 2:254)

“Siz ey iman edenler! Kazancınızın temiz ve helâl olanından ve sizin için topraktan bitirdiğimiz ürünlerden karşılıksız harcayın; fakat, size verildiğinde gözü kapalı olmadıkça el uzatmayacağınız, bayağı ve haram olanı vermeye kalkmayın! Zira iyi bilin ki, Allah (kendi kendine ve tüm varlığa) yetendir, hamdin her türüne lâyıktır.” (Bakara 2:267)

“Ey iman edenler! Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; ve eğer Allah’a yürekten güveniyorsanız, faizcilikten kalan alacaklarınızdan vazgeçin.” (Bakara 2:278)

“Siz ey iman edenler! Birbirinizle vâdeli borçlanmaya girdiğiniz zaman, bunu belgeleyin. Onu, aranızdan âdil bir kâtip kaydetsin! Ve hiçbir kâtip Allah’ın öğrettiği gibi (dosdoğru) yazmaktan çekinmesin, yazsın!…” (Bakara 2:282)

“Siz ey iman edenler! Kendine kitap verilenlerin bir kesimine uyarsanız, inanıp güvendikten sonra sizi ayetleri görmeyecek hale getirirler (kâfir yaparlar).” (Âl-i İmran 3:100)

“Siz ey iman edenler! Allah’a karşı sorumluluğunuzun gereğini hakkıyla yerine getirin! Ve sakın ha (Allah’a) tam teslim olmadan ölmeyin!” (Âl-i İmran 3:102)

“Siz ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinip içinize almayınız. Onlar size zarar vermek için hiçbir çabadan geri durmazlar; dahası sizi zora sokan her şey hoşlarına gider. Kinleri ağızlarından taşmaktadır; kalplerinde sakladıkları ise daha beter. Biz (buna ilişkin) delilleri sizin için (işte böyle) açık ve anlaşılır kıldık; tabii ki eğer aklınızı kullanırsanız.” (Âl-i İmran 3:118)

“Siz ey iman edenler! Eğer küfre saplananlara uyarsanız, sizi ökçelerinizin üzerine gerisin geri döndürürler; asıl işte o zaman kaybedenlerden olursunuz!” (Âl-i İmran 3:149)

“Siz ey iman edenler! Zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun, (imana) nöbetçi olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanın ki ebedî saadete erebilesiniz.” (Âl-i İmran 3:200)

Allah’ın emirlerine uygun davranmak

“Siz ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl olmaz. Ve açık bir biçimde fuhuş işlemedikçe, verdiğiniz bir şeyi onlardan geri almak için onlara baskı yapmayın! Ve onlarla güzel bir şekilde geçinin; zira onlar size itici gelse bile, hoşlanmadığınız bir şeyde Allah birçok hayır dilemiş olabilir.” (Nisa 4:19)

“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya da dayansa, birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin; -tabii ki (meşru) ticaret hariç- ve kendinize kıymayın; çünkü Allah sizin için bir rahmet kaynağıdır.” (Nisa 4:29)

“Ey iman edenler! Allah’a, Rasûl’e ve aranızdan alanlarında yetkin ve otorite sahibi olan kimselere itaat edin; bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah’a ve Rasûl’e götürün; tabii eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız. Böyle yapmanız hem çok hayırlı, hem de sonuçları açısından çok daha güzeldir.” (Nisa 4:59)

“Ey iman edenler! Allah yolunda yürürken iyice dinleyip anlayın. Size, Müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: “Sen mümin değilsin!” demeyin. Allah katında çok ganimetler vardır. Bir zamanlar siz de aynı durumdaydınız; Allah size ikramda bulundu. Öyleyse iyice dinleyip anlayın. Allah, yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir.” (Nisa 4:94)

“Siz ey iman edenler! Kendinizin, ebeveyninizin ve akrabanızın aleyhine de olsa, Allah için hakka şahitlik yaparak daima adâleti tesis etmeye çalışın. O kimse zengin olsun fakir olsun, Allah’ın hakkı onların her birinin önüne geçer. O hâlde kendi arzularınıza uymayın ki adâletten uzaklaşmayasınız. Ama eğer ağzınızı eğip bükerek hakikati çarpıtırsanız ve(ya) şahitlikten kaçınırsanız, bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Nisa 4:135)

“Ey iman edenler! Allah’a, Elçisine, o Elçi’ye indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği Kitaplara inanıp güvenin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü görmezlik eder de kâfir olursa işte o, gerçekten büsbütün sapıtmış demektir.” (Nisa 4:136).

“Siz ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri veli edinmeyin! Siz kendi aleyhinize, Allah’ın önüne reddedilemez bir belge mi koymak istiyorsunuz?” (Nisa 4:144)

“Siz ey iman edenler! Sözleşmelere sadakat gösterin!” (Mâide 5:1)

“Siz ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın…” (Mâide 5:6)

“Siz ey iman edenler! Allah için, hakkı ayağa kaldırarak adâletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi adâletten sapmaya sevk etmesin! Âdil olun! Bu, takvaya (Allah’a karşı sorumluluk bilincine) daha yakındır: Artık Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mâide 5:8)

“Siz ey iman edenler! Hatırlayın Allah’ın üzerinizdeki nimetini! Hani size bir toplum el uzatmaya kalkışmıştı da, onların elinden sizi kurtarmıştı? Şu hâlde Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Ve mü’minler artık yalnızca Allah’a güvensinler.” (Mâide 5:11)

“Siz ey iman edenler! Gerek önceki vahyin mensuplarından, gerekse (vahyi) inkâr eden kâfirlerden dininizi hafife alan ve inancınızla oynayanları veli (müttefik) edinmeyin. Eğer gerçekten inanıyorsanız Allah’a karşı saygılı olun.” (Mâide 5:57)

“Siz ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize haram kılmayın, fakat sınırları da aşmayın; unutmayın ki Allah haddi aşanları sevmez.” (Mâide 5:87)

“Siz ey iman edenler! Sarhoşluk veren her şey, tüm şans oyunları, Allah’tan başkasına kurban sunmak ve gelecek hakkında fal bakarak kehanette bulunmak şeytan işi bir pisliktir. Şu hâlde bunlardan kaçının; umulur ki ebedî mutluluğa erersiniz.” (Mâide 5:90)

“Siz ey iman edenler! Savaşta, inkârda direnenlerin kalabalık ordusuyla karşılaştığınızda sakın ardınızı dönüp kaçmayın!” (Enfâl 8:15)

“Siz ey iman edenler! Allah’a ve O’nun Rasulü’ne bağlılığınızı gösterin; (O’nun mesajını) işittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin!” (Enfâl 8:20)

“Siz ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı takva (sorumluluk bilinci) ile hareket ederseniz, size hakkı bâtıldan ayıracak bir ayrım gücü verir; dahası kötülüklerinizin üzerini örter ve sizi bağışlar; çünkü Allah’tır sınırsız lütuf, sonsuz kerem sahibi olan!” (Enfâl 8:29).

“Siz ey iman edenler! Bir toplulukla savaş için karşı karşıya geldiğinizde, yılmayın ve Allah’ı çokça hatırda tutun ki kurtuluşa eresiniz.” (Enfâl 8:45)

“Siz ey iman edenler! Eğer iman yerine küfrü tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veli olarak görmeyin. İçinizden kim onları sığınılacak bir dost olarak görürse, işte onlar, evet onlardır zalimler!” (Tevbe 9:23)

“Siz ey iman edenler! Bilin ki şirki karakter hâline getiren herkes baştan ayağa (manen) pistir. Bu nedenle, bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ekonomik krizden endişe ediyorsanız, unutmayın ki gün gelir, Allah isterse sizi lütfuyla bolluğa kavuşturur: Zira Allah her (çareyi) bilendir, onu hikmetle (icra) edendir.” (Tevbe 9:28)

“Siz ey iman edenler! Bilginlerin ve din adamlarının birçoğu insanların mallarını haksız yolla yer ve onları Allah’ın yolundan engellerler. Altını ve gümüşü kasalarda saklayıp da Allah yolunda harcamayanları acıklı bir azap ile müjdele!” (Tevbe 9:34)

“Siz ey iman edenler! Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ve dürüst kimselerle birlikte olun!” (Tevbe 9:119)

“Siz ey iman edenler! Kendinize ait olmayan evlere, sahiplerinden izin almadan ve selam vermeden girmeyiniz: düşünecek olursanız, sizin yararınıza olan da budur.” (Nur 24:27)

“Siz ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki Benim arzım geniştir; o halde Bana, yalnız Bana kulluk edin!” (Ankebut 29:56)

“Siz ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlar da onları gerdeğe girmeden önce boşarsanız, onlara karşı iddet hesaplama hakkınız yoktur; şu halde derhal onlara dünyalıklarını verin ve kendilerini güzellikle salıverin.” (Ahzab 33:49)

“Siz ey iman edenler! Allah’a karşı sorumlu davranın ve sözü yerinde ve dosdoğru söyleyin.” (Ahzab 33:70)

“Siz ey iman edenler! Siz Allah’ın (dâvâsına) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.” (Muhammed 47:7)

“Siz ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasul’e itaat edin ve sakın ha emeklerinizi boşa çıkartmayın!” (Muhammed 47:33)

“Siz ey iman edenler! Fâsığın biri size (önemli) bir haber getirdiğinde, durup gerçeği araştırın! Yoksa cehalet sebebiyle bir toplumun başına iş açar, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.” (Hucurât 49:6)

“Siz ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) zandan şiddetle kaçının! Unutmayın ki zannın bir kısmı ağır bir vebaldir! Birbirinizin gizli saklısını da asla araştırmayın ve birbirinizin gıybetini etmeyin! İçinizde ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanan biri var mı? Bakın, tiksindiniz işte! Sözün özü: Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın! Kuşkusuz Allah tevbeleri kabul edendir, kullarına merhametlidir.” (Hucurât 49:12)

“Siz ey iman edenler! Gizli görüşme yapacaksanız (bile), günah, düşmanlık ve Rasul’e isyan hususunda gizli görüşme yapmayın da, bari iyilik ve takva üzere gizli görüşme yapın! Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!” (Mücadele 58:9)

“Siz ey iman edenler! Size toplantılarda “Yer açın!” denince yer açın ki Allah da size yer açsın. “Kalkın!” denince de kalkın ki Allah, içinizden inanıp güvenenler ile kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızın iç yüzünü bilir.” (Mücadele 58:11)

“Siz ey iman edenler! Elçi ile özel görüşme talep ettiğinizde (münafıklardan ayırt edilmeniz için), görüşmenizden önce bir sadaka veriniz; bu sizin için daha hayırlı ve daha (iç) arıtıcıdır; yok eğer buna (imkân) bulamazsanız, iyi bilin ki Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.” (Mücadele 58:12)

“Siz ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları imtihandan geçirin. Onların imanlarını en iyi Allah bilir. Eğer mümin olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri çevirmeyin. Bu kadınlar onlara helal olmazlar. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların bunlara harcadıklarını geri verin. Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenize engel yoktur. Ayrılmak isteyen kafir kadınları engellemeyin; onlara harcadığınızı isteyin. Onlar da harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın size hükmüdür; aranızda o hükmeder. Allah bilir, doğru karar verir.” (Mümtehine 60:10)

“Siz ey iman edenler! Yapmadığınız/yapmayacağınız şeyleri niçin söylersiniz!” (Saff 61:2)

“Siz ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda, alışverişi keserek Allah’ı anmaya[5106] koşun! Eğer (hayır ile çıkar arasındaki farkı) bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma 62:9)

“Siz ey iman edenler!  Ne mallarınız ne de çocuklarınız, Allah’ı sizin gündeminizden düşürmesin. Kim bunu yaparsa, asıl kaybedenler bunlardır işte…” (Münâfikûn 63:9)

“Siz ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar olur. Onlara karşı dikkatli olun. Bununla birlikte affedici, hoşgörülü ve bağışlayıcı olursanız, bilin ki Allah da tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.” (Teğâbun 64:14)

“Siz ey iman edenler! Kendinizi ve yakınlarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan tarifsiz bir ateşten koruyunuz! Ona memur melekler kararlı ve tavizsizdirler; hiçbir buyruğunda Allah’a karşı gelmezler ve kendilerine emredileni yaparlar.” (Tahrim 66:6).