CHP grup toplantısındaki konuşmasında Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “Mevcut iktidarın peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem” diye bir cümle kurdu.

Evet, aynen böyle bir cümle kurdu.

Hem de, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde…

Önce filmi tersinden bir saralım…

AK Partili herhangi bir siyasetçi, Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, herhangi bir siyasetçi, Erdoğan’ın bir yardımcısı, bir sorumlusu, bir partili yani…

Deseydi ki, “Mevcut muhalefetin peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem”

Ne olurdu?

Adamlar dünyayı ayağa kaldırmazlar mıydı?

Önce muhalefet parti liderleri ve sonra muhalif sendikalar ve sonra muhalefete ayarlı irili ufaklı ne kadar örgüt, STK, legal, illegal oluşumlar, yapılar, birliktelikler…

Soruyorum, ortalığı ayağa kaldırmazlar mıydı?

Kaldırırlardı.

Ve fakat Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini nedense pek üzerine alınmadı.

Bekledi, bekledi, bekledi….

Bu sözlerin söylenmesinden 30 saat sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu’na, “Faşizmin en sefil örneğini Öğretmenler Günü’nde sergiledin” diye cevap verdikten sonra, Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın sosyal medyadan;

“Öğretmenlere hakaret eden #CHP Genel Başkanı #KemalKılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Öğretmenleri yaftalayan, demokratik tercihlerini, iradelerini aşağılayan, tahkir eden, öğretmenlere çirkin ifadeler kullanan siyasetçi asla mazur görülemez” diye yazdı.

Tepkisini büyütmesini, kartopu misali yuvarlana yuvarlana bir çığa dönüştürmesini bekledik.

Olmadı…

Eğitim Bir Sen, Genel Başkan Ali Yalçın’ın sessizliğinin farkına vardı. Bir açıklama yaptı.

Sendikadan yapılan açıklamada, Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, Kılıçdaroğlu’na sosyal medya üzerinden tepki gösterdiği vurgusu yapıldı.

Sendikanın açıklamasını genel başkan olarak Ali Yalçın neden yapmadı?

Genel Başkan olarak bir basın toplantısı neden tertip etmedi?

İl başkanlarını ve teşkilatlarını ayağa kaldırmadı, illerde basın toplantıları düzenletmedi, Kılıçdaroğlu’na protesto telgrafları çektirtmedi.

CHP Genel Merkezi’ne siyah çelenk koymadı.

Eylemlerini Kemal Kılıçdaroğlu öğretmenlerden özür dileyene kadar devam ettirmedi.

Neden?

Merakımı mazur görün; Eğitim Bir Sen teşkilatı sadece Filistin, Mısır, Azerbaycan mevzularında mı basın açıklamaları, toplantılar, yürüyüşler yapacak?

Öğretmenlerin, yani kendi meselelerinde sessiz mi kalacaklar?

Bir Sivil toplum kuruluşu olarak Eğitim Bir Sen, 24 Kasım’da öğretmenlere yapılan bu ağır hakarete karşı koymak için Cumhurbaşkanı’nın tepkisini bekliyorsa kapatın o sendikayı.

Kılıçdaroğlu’ndan 30 saat sonra ve sadece sosyal medya üzerinden gösterilen tepki, tepki midir Allah aşkına?

Öğretmenlerin izzetini korumak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kalıyorsa kapatın…

Şunu da merak ediyorum;

Acaba Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, varsa sendika içindeki bir avuç Saadet Partili üyenin tepkisinden çekindiği için mi bu ağır hakarete hakkıyla, layıkıyla cevap vermedi?

Sahi, var mı ki sendikada Zillet ittifakı?