Rütbem iman, terfiim hürriyetimdir benim. Vatan sevgisini imandan bilirim. Yurdumu sinsi düşmandan, haçlı zekâsının ürünü Deccal’dan korumak için yemin etmiş bir askerim.

Omzumdaki rütbelerin söylediği değil, kalbimin söylediğidir vazifem; hasmımın karşısında komutan, aziz milletimin hizmet eriyim.

Dün Tuna Nehri’ydim, şimdi Fırat Nehri’yim. Öptüm mü “Vatan sağ olsun!” diyen anne-babamın elini, çektim mi inançla “Besmeleyi”, aldım mı Başkomutan’ımdan emri, billâhi sinmem, ürkmem, kıtalar ötesine meydan okur nefesim.

Bildiniz mi beni?! Ben Türk askeriyim!

Ben Mehmetçiğim… Peygamber ocağında vatan bekçisiyim.

Ben Mehmetçiğim… Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed’in (sav) adını inşâ eden harfleri ağırlar ismim. Mim, ha ve dal’dır temelim. Ben Mehemmed’im. Adıma, ancak imanlı bir kalp ile yakışabilirim.

Kıtalar dolaşmış atalarımın bastığı her karış toprağı emanet bilirim. İşte bu yüzden Rakka’dayım, Musul’dayım, El Bab’tayım, Münbiç’teyim, Halep’teyim…

Ben ceddimin fethiyle imar eylediği şehirlerin, ilmiyle inşâ ettiği külliyelerin, medeniyeti ile kurduğu köprülerin, adaletiyle koruduğu hanelerin vasisiyim.

Vatanımın dört bucağındanım. İnançla basar vatan toprağına Asya’da ayaklarım.

Ufkum cihanşümûldür; Avrupa’ya uzanır kolum, kanadım. Ben hem Doğulu hem Batılı’yım. Laz’ım, Kürt’üm, Zaza’yım, Gürcü’yüm, Çerkez’im; Türk bayrağı altında hürriyete sevdalı bir neferim. Anadolu’dur benim resmim!

Ben hangi etnik kökene sahip olursam olayım Türk askeriyim. Kelime-i şehâdeti içmiş her kalbin sahibiyle hem omuz omuza saf tutarım, hem yanyana durup hasmımla savaşırım. Yurduma, namusuma, bayrağıma, milletime uzanan elin korkulu rüyâsıyım!

Kalleşlik nedir bilmem ben, yazmaz benim lügatimde ihanet! Varlığım metânet, yokluğum şehâdet!

Çarşı iznine çıkan kardeşlerimi katleden, aklı uyuşturulmuş, varlığı satın alınmış teröristlerin bahtına namertlik yazılırken, ben sonsuzluğa tâlibim.

Hasmım masum sivilleri kalkan eylerken, ben bir Suriyeli çocuğun gözlerinden insanlık menkıbesi devşirir, mazlûmu koruyan kalkan kesilirim!

Hasmım umuda yol alanların katili olurken, ben “Akletmez misiniz?” sorusuna mutiyim! Adaletim!

Haçlı zihniyetinin kurduğu sinsi tuzaklara ancak aklederek düşmeyeceğimizi bilirim!

ABD’nin beslemesi, örgütlenmiş Haçlı askerleri gibi satılık değildir cesaretim, mertliğim. Onların banka hesabından daha kabarıktır iman dolu yüreğim! Ve üzerime zimmetlenmiş bir miri malı silah, bir kamuflaj, bir postaldır servetim…

Bildiniz mi beni?! Ben, evde Kur’ân-ı Kerîm’i öpüp alnıma koyan, bayrağımın huzurunda “Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde, milletime ve Cumhuriyetime, doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, Cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı fedâ edeceğime namusum üzerine and içerim!” diyerek yemin etmiş bir vatan fedaisiyim.

Devletimin bekasını, Başkomutan’ımın emrini, milletimin hürriyetini aziz bilenim.

Anaların duâsı rüzgârım, mazlûmların ahı sızımdır benim!

Yaşarsam cesaret timsali, ölürsem bedeni bayrağa sarılacak bir şehidim! Çünkü ben, kutlu bir inanışla “Haç/lı” zulmüne karşı “Hilal” aşkına düşmüş ümmetin askeriyim!