Nihat Nasır - Diriliş Postası 

Genus Pharma Medikal Direktörü Uzman Dr. Orkan Karaca, dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin bilişsel, duygusal ve davranışsal alanlarda olumsuz etkiler yarattığını belirterek, erken müdahalenin bu bozukluğun ileride yaratacağı riskleri azaltabileceğine dikkat çekti.

Erken müdahale neden önemli?

DEHB, çocukların sosyal yaşamlarında, kişilerarası ilişkilerinde ve akademik başarılarında ciddi bozulmalara yol açabilir. Uz. Dr. Karaca, DEHB’nin erken dönemde tedavi edilmemesi durumunda bireylerde yürütücü işlevlerde zayıflık, düşük benlik saygısı ve duygusal düzenleme zorlukları gibi problemlerle karşılaşıldığını belirtiyor. Bu sorunlar sadece çocukluk döneminde kalmayıp, birey ergenlik ve hatta yetişkinlik dönemine girdiğinde de devam edebilir.

DEHB tanısı almış bireylerin yaklaşık %50’sinde belirtiler ergenlikte de görülmeye devam ederken, %30 ila %50 oranında ise erişkinlikte dahi süregelmektedir. Bu, erken müdahalenin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Tedaviye geç başlamak, belirtilerin şiddetli olması ya da bireyin uygun tedavi almaması durumunda DEHB’nin erişkin dönemde de ciddi sorunlara yol açma riski artmaktadır.

DEHB’ye yol açan risk faktörleri

Menteşeliler antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda bilgilendirildi Menteşeliler antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda bilgilendirildi

DEHB’nin gelişiminde beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyen dört ana risk faktörü öne çıkmaktadır:

1. Yetersiz Omega 3 ve Omega 6 alımı

2. Sirkadiyen ritmin bozulması

3. Yaşamın erken döneminde antibiyotik kullanımı

4. Bağırsak mikrobiyotasının bozulması

Bu faktörler, özellikle beyin gelişimini olumsuz etkileyerek DEHB belirtilerini tetikleyebilir. Uzmanlar, bu riskleri en aza indirerek DEHB’li bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürdürmelerinin mümkün olduğunu vurguluyor.

 DEHB ve ikincil psikiyatrik bozukluklar

DEHB yalnızca dikkat eksikliği ve hiperaktivite ile sınırlı kalmaz, aynı zamanda çeşitli ikincil psikiyatrik bozuklukların gelişme riskini de artırır. DEHB’li bireylerde duygudurum bozuklukları, anti-sosyal kişilik bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları sağlıklı bireylere oranla daha fazla görülmektedir.

Çocukluk döneminde hiperaktivite ve dürtüsellik gibi belirtilerle seyreden DEHB vakalarında, madde kullanım bozukluğu ve anti-sosyal davranışlar geliştirme riski daha yüksektir. 18 yıl süren bir çalışmada, çocuklukta DEHB tanısı almış bireylerde mesleki ve akademik başarıların düşük olduğu, suç oranlarının arttığı ve madde kötüye kullanımı riskinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Erken tanı ve tedavi ile başarı oranları artıyor

Ülkemizde yapılan 18 aylık bir araştırmada, uyarıcı ilaç tedavisi ve ebeveyn eğitim programı ile desteklenen DEHB’li çocukların, hiçbir tedavi almayanlara göre okul başarısı ve sosyal işlevsellik açısından daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır. Bu da erken müdahale ve uygun tedavi yöntemlerinin, DEHB’li bireylerin yaşam kalitesini büyük ölçüde artırabileceğini kanıtlıyor.

DEHB, çocukların yaşam kalitesini düşüren ve ilerleyen dönemlerde de devam edebilen ciddi bir bozukluktur. Ancak erken teşhis ve tedavi, bu sürecin çok daha hafif atlatılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, DEHB belirtileri gösteren çocukların bir uzman tarafından değerlendirilmesi ve tedavi sürecinin başlatılması son derece önemlidir.

Editör: Nihat Nasır