Cizre’de Hollandalı paralı askerin ne işi var?
Trabzon’dan Cizre’ye, güvenlik güçlerine ve sivil halka gönüllü sağlık hizmeti vermek üzere giden Murat Kadir Topçu, hastanenin tam karşısında mevzilenen keskin nişancının Hollandalı olduğunu söylüyor.
Güneydoğu’da PKK ile aynı safta, yan yana, kol kola savaşan ‘sünnetsiz’ yabancı uyruklu profesyonellerin varlığını resmi makamlar açıklayınca inanmakta tereddüt edebilirsiniz belki ama bu açıklama resmi değil.
Gördüklerini anlatan bir gönüllünün yazdıklarından.
Dünyanın her yerinden para için savaşacak insan bulmak zor değil.
DAEŞ’in çok uluslu bir örgüt olduğundan hareketle; pekâlâ YPG ile aynı saflarda DAEŞ ile sınır içinde ise PKK ile aynı safta askerlerimizle savaşan yabancıların varlığı sır da değil, yeni de değil.
Yabancı uyruklu paralı askerlerin ellerindeki silah ve mühimmatlar da dost bildiğimiz ülkelerden.
DAEŞ’e birlikte operasyon yürüttüğümüz başta ABD olmak üzere koalisyon ülkelerinin silahları.
Diyarbakır Sur’da temizlik harekâtı yürüten Özel Kuvvetlerden bir polisimiz duvara yazdığı bir yazı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mesaj yolluyor.
Mesajı çok net: “Reis, oyun büyük. Dik oyna!”
Duvara bu yazıyı yazarak önünde resim çektiren asker, muhakkak ki orada bizim bildiklerimizden ve gördüklerimizden daha fazlasına vakıftır.
Bölgede bir oyun var. İrili ufaklı, büyüklü küçüklü bir sürü devlet bu oyunun içinde.
Putin ne demişti Türkiye’de: “DAEŞ’e 40 ülke destek veriyor!”
Herhalde Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti tesis etmek için bu 40 devlet kafa kafaya vermiş bir oyun kuruyor.
Askerimiz uyarıyor; “Reis oyun büyük!”
Oyun büyük evet. Ateşin içinden ellerimizle köz taşır gibi yedi düvelle savaşıyoruz. Her gün şehit veriyoruz, ciğerlerimiz yanıyor.
Bu hengâmede sürekli değişen şartlara, satrancın her gün, her an yeniden kurulmasına ve pozisyonların belirsizliğine rağmen terörün yuvalandığı ilçeler teker teker temizlenerek çok büyük bir başarı sağlandı.
Fakat oyun daha büyük olduğu için bu başarının üstüne yatarak bir çözüm sağlanamayacağı, bir başarından bahsedilemeyeceği gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Türk – Kürt kardeşliğinin, “Birbirimizden kız aldık, kız verdik” gibi Freudyen şuuraltına yaslanan Ulus – Devlet propagandasının bizi getirdiği yer burasıdır ve bu kadardır.
Daha ilerisi yok.
Üstelik modası geçeli ve hiçbir derde dava olamadığı anlaşılalı hayli zaman oldu.
Çare tekdir, o da İslam Kardeşliğidir…
Bunu bilenlerin yüz yıllardır içte ve dışta kurdukları tuzaklar da ortadadır.
Bize, Müslüman halklar ile aramıza çizilen sınırların suni durduğunu, yapmacık kaldığını gösterecek çareler, çözümler, projeler lazım.
İşte bu sebepledir ki asker haklı; “Oyun büyük, dik oyna Reis!”
Mesajın sonu daha bir manidar; “Bize her yer Trabzon”
Bize her yer Halep, bize her yer Filistin!