Otur gölgesinde dinlen…

Bir çınar nasıl dallarını yayarsa etrafına öylece sarıp sarmalar kollarıyla seni…

Onun yanında yöresinde umutsuzluğa yer yok.

Yer yok boyun bükmeye, oturup bir derdin ızdırabında yana yakıla üzülmeye…

Serinletir kalbini…

Hayatın ruhumuzda açtığı yaralara merhem olur.

Çaresizliklerimize çare, kimsesizliklerimize kimse, sessizliğimize ses ve bizi ayakta tutan nefes olur.

Sabahlara çıkan ahlarımızı onun seher vakti duaları karşılar da saplar gündüzü gecenin kalbine…

Dualarıyla öldürür içimizdeki bütün karanlıkları…

Günahın kıyılarına varamadan ayaklarımız, yeniden filizlenir sevabın buğday başakları.

“Yeryüzü onların olsun, gökyüzü bize yeter” diye bir ses yükselir derinlerden.

Sonra her biri bir kor gibi düşer gözyaşları kirpiklerinden.

Bir kıvılcımın yaktığı ormanlar gibi yakar içimizdeki bütün acıları.

Bir deniz feneri gibi gemilerimize yol gösterir durur.

Hayallerimizin bekçisi odur.

En sağlam liman olur ve tutunca ellerimizden, sevincimizin baharı onun bahçesinde yoğrulur.

Onu kaybetmek bir savaşın orta yerinde komutansız kalmak gibidir.

En baba yiğidi bile inletir.

Çünkü babadır evladı için iki eliyle gökleri yere indiren.

Fırtınalar dize getirip hayat gemisini yüzdüren.

Onsuz yeryüzü cehenneminde yapayalnız hisseder kendini insan.

Fer çekilir gözlerinden…

Onun yokluğunda söner koca bir şehrin bütün ışıkları.

Karanlık sokaklarında yolunu kaybeder çocuk.

Dönüp hangi kapıyı çalsa tokmağı bozuk, duyulmaz sesi.

Gece dilsiz, duvarlar sağır…

Bir tek umut kalır: “Belki güneş yeniden ağarır”

Bütün bir kâinat yıkanır kirlerinden ve atlas libas içinde açılır kapılar sonsuzluğa.

Sonsuzluk ki bize şah damarımızdan bile daha yakındır.

“O (cc) varsa gam yok”.

Amenna…

“O’ndan geldik ve dönüş ancak O’na…”

Amenna…

Babayı evlada ve evladı babaya merhamet olsun ve kalplerde merhamet doğsun diye verene hamdolsun.

Bu öyle bir merhamet pınarı ki bir babanın duası geri çevrilmez buyuruyor Resul-i Kibriya Efendimiz.

Öyleyse rıza gerek babadan yana…

Çünkü her duası bizim için hem dünya hem ahiret semasına saraylar inşa edecek olandır baba.

Biz büyürken kirlenen dünyanın hengâmesi içinde yitip gitmemek için yine onun dua kanatlarına sığınmalıyız.

Daha hayattayken ellerinden kana kana merhamet içirelim yüreğimize ki geriye çölleri doyuran bir susuzluk kalmasın.

Bunun da ötesinde geleceğimiz olan çocuklar için avuçlarımızı onun merhamet sağanağına tutalım ki ellerimiz şefkatle dokunmasını öğrensin.

Küçükken ondan bir hayat devşirmedik mi kendimize?

Daha sendelerken o tutmadı mı ellerimizden?