Bir haftalık rahatsızlıktan sonra tekrar yazabilmek çok güzel bu vesileyle herkese tekrar merhaba.

Evet futbolmu nankör, futbolcumu nankör? Futbola başladığım yıllarda altyapı hocam ki -yaşıyorsa Allah sağlıklı ömürler versin- bize arasıra bu soruyu sorardı ve ben bugün olmuş hâlâ bu soruya net bir cevap bulmuş değilim bu gidişlede bulacağımı sanmıyorum. Pazar akşamıda öyle bir maç oynandıki Ülker Stadyumu Saraçoğlu spor kompleksinde işte bu soruya cevaben azda olsa ışık tuttu sanıyorum. Ama burada ne futbol nede futbolcu nankördü nankör olan sanırım meşin yuvarlaktı öyle ya bir golcü için topunda biraz olsun sizi sevmesi lazım yoksa o top ne yaparsanız yapın o kaleye girmezse girmez. Fenerbahçe dört haftanın toplamında bile yapamadığını bu maçta yapsada az kalsın bir yeni krize imza daha atacaklardı. Tam kırkbir kez rakip ceza sahası içine sorti yapan Sarı Lacivertliler ancak iki topu üç direk arasından geçirip fileleri havalandırabildiler.

Fenerbahçe ligin dördüncü haftasında Kasımpaşa deplasmanında gol olup yağmıştı rakibi karşısında tam beş gol bulan sarı kanaryalar beşinci hafta maçında kendi evinde Gaziantep karşısında seksen altıncı dakikada Josef de Saoza’nın kafa gölüyle galibiyete zorda olsa son anda uzanmış oldular. Burada önemli olan sekseninci dakikada gelen Gaziantep golünün hemen sonrası Fenerbahçe’nin göstereceği reaksiyondu. Aslında bakıldığında çok çok kolay alacakları maçı öyle zora soktularki inanılır gibi değil. Beş gollü Kasımpaşa maçına oranla Fenerbahçe Gaziantep maçına çok daha hırslı istekli arzulu ve tempolu bir oyun anlayışı ile başladı. Oyunun ilk dakikasından itibaren rakip kaleyi ablukaya alarak sağlı sollu bindirmeler ile yüklendikçe yüklenen sarı kanaryalar kanatlardan ceza alanı içine dalışlar yaparak çeşitli varyasyonlar deneyerek ver kaçlar ve dışardan atılan şutlar ile rakip takım kalesini zor durumda bıraktılar. Volkan Şen’le Ozan Tufan’la ilk gölün sahibi Emenike’yle hatta Jeremain Lensle okadar çok pozisyon kaçırdılarki akıllara zarar. Fenerbahçe için son iki maça bakarak net birşey söylemek çok zor önünde bir Avrupa bir Süper Lig maçı var bu karşılaşmalar özelliklede ligde oynanacak olan Osmanlı spor maçından sonra Fenerbahçe’de nelerin değişip nelerin değişmediğini bu maçlardan sonra anlayacağız. Fenerbahçe hızlı çıkarken rakip kalede çok etkili olabiliyor ama bloklar arası set oyununa dönüşte hızı kesiliyor etkisini kaybediyor ayrıca pas trafiğinde gereksiz bir panik havası içindeler topun şiddetini ayarlamakta problem yaşıyorlar birde final paslarında ve son vuruşlarda tayming hatasını çokça yaparak gol üstüne gol kaçırıyorlar esasen üzerinde durulması gerek en önemli konu ise 65 veya 70. dakikalardan sonra fizik kondisyon yerlerde geziyor. Bu zaaflarına Advocaat hocanın acilen çözüm bulması şart.

Sonuç olarak yinede ilk üç haftaya göre gözle görülür elle tutulur bir ilerleme var şuan itibariyle KjaerSkrtel özellikle Volkan Şen ve Mehmet Topal’dan sonra iyi ve formda oyuncu sayısı biraz daha artış göstermiş gibi.Başta Jeremain Lens ve Emenikede olmak üzere takımda bir kıpırdanma söz konusu. Ozan Tufan, Josef, Hasan Ali de iyi sinyaller verenlerden. Fenerbahçe’de iyiler arasına başka iyilerde eklenince hem sonuç elde ediyor hemde futbol keyif veriyor. Şuan yaşanan en önemli konu taraftarlar bir şekilde birilerinin adım atması lazım yönetimin taraftar gruplarıyla gerekirse bir araya gelerek çözüm üretmesi lazım.Yani kısacası artık taraftarlarında bu takımın gerçek sahibi olduklarını hatırlayarak bu gönül kırıklığına son vermeleri lazım, o tribünleri doldurmaları lazım.Sizler dönünce tribünlere inanın bu takımda gelecektir kendine daha sezonun başı ve bu takımın sizlere çok ihtiyacı var.

Allah’a emanet olun.