Bir asır kendi kabuğumuzdan dışarı çıkarmadılar bizi…

Bir asır kendi ülkemize hapsettiler bizi…

Bir asır ne hür ne esir gibi yaşadık…

Bir karenin içinde onların izin verdiği kadar yaşadık…

Kendimizi bir türlü bulamadık buldurmadılar…

Kendi ruhumuza yabancı kılmamız onların işine geliyordu…

Kendimizden öz yüreğimizden uzak tuttular bizi…

Bizi aynı ülkede bir birine el olmuş topluluklara böldüler…

Kendimiz olmamıza göz açtırmadılar…

Devşirme bizden görünen bizden olmayanların eli ile bizi bize uzak yaptılar…

Masada adaları unutmuş bir ayyaşa hayran olacaksınız baskısını dayattılar…

Milli olmayan bir tarihle büyüttüler bizi ve nesillerimizi…

İngilizleri mükellef sofralarda ağırlamak dışında bir halt yapmadılar…

Ecdat yadigarı mekanlarımızı alem mekanları yaptılar…

Ne kadar kutsalımız varsa pis ayaklarının altına aldılar…

Türk de değillerdi Müslüman da, milletin başına bir asırlık belalar açtılar…

Millet Anadolu’nun kalbiydi, Anadolu’muza kafayı taktılar…

Yavuz’u… Fatih’i… Abdülhamid’i kötülemekten canları çıktı…

Varlıklarını ümmete ve mazluma adayan liderlerimizi karalamak için özel ajanlarını devreye soktular…

Koca cihan devletini yıkmak için Batı’nın satılık adamları olan yalan yazdırdıkları tarihi dayattılar…

Okullarımızı yerli olmayan müptezellere emanet ettiler…

Gerçek tarihin arşivlerini ya yaktılar…

Ya da Bulgarlara sattılar…

Kendi tarihini satan adamları baş tacı yaptılar…

Cihan devletinin hazinesini birkaç aileye paylaşıp Türkiye’nin zengini yaptılar…

O zenginler eli ile milleti kısmen köleliğe alıştırdılar…

Zengin denilen o aileler bu ülkeli bile değildi soylarının geldiği yerin emri ile düzen kurdurdular…

Bir yağmur düşse yeryüzüne tarihe not düşmüş ecdadın arşivini kaldırdılar ortadan…

Algıyı yöneten o dönemde de kazanıyordu…

Abdülhamit diktatör demek en alçak iftira idi ama yaptılar…

Algıyı elde tutmayı hep onlar başardılar…

Semirdiler ve kuvvetlendiler…

En çaresiz anımızda, ümmetin en yaralı zamanında, Allah’ın gönderdiği Erdoğan’a dedikleri gibi diktatör…

Sizsiniz ey zalimler diktatör…

Avrupa’da Türk düşmanı liderlerin emri altında yaşayan vatan düşmanları ne isterse ona inandırılmak istendik…

Beyin işgali…

Ruh istilası…

Ajan üretimi…

Karalama kampanyası yürütme çalışmaları…

Hepsini denediler ve birçok kişi üstünde başarılı da oldular…

Korkunç derecede gavurlaştırılmış bir kitleyi aramıza soktular…

İçimizde ne kadar çok gavur olursa o denli ayrışma olur diye hazırlıklar yaptılar…

Bilerek ve isteyerek kendi topraklarımızı yüz yıl boyunca onlar dizayn etti…

Ayran içiyor diye küfürler ettiler ulu hakanımıza…

Küfürden şiirler yazan çapsızları sanatçı diye yutturdular…

Mezarlarının bile bu ülkeye layık olmadığı adamları bize adam diye tanıttılar…

Altı yüz yıl dünyaya hükmetmiş adamların çocuklarını ezik yapmak istediler…

Endülüs bin yıllık tarihimizdi, Endülüs’ü kimseye bildirmediler…

Batı ne isterse yapmak için çabaladılar…

İşgalin en ağırını kendi ecdadına söven bir millet ile olunacağını karar kıldılar, halkın bir kısmında başarılı da oldular…

Kendi tarihini kötüleyenleri aziz yaptılar…

Dini, imanı olmayan adamları hoca diye yutturdular…

Bir Fatiha’yı okuyamayan cenabetleri şarlatanları din öğretici yaptılar…

Ezanla bağımız kesilsin…

Ortadoğu ile dilimiz kesilsin diye alimleri dar ağacına astılar…

Kula kul, puta pul oldular…

Okullarda başladı işgal ki henüz Abdülhamit hanın yaptırdığı okul sayısının yarısına ulaşamamış çapsız adamlar…

Mezhep ile bir milletin çocuklarını ayırdılar…

Farklılıkların bir zenginlik olarak görüldüğü…

İnsanların en özgür yaşadığı devletin Devleti Aliyeyi Osmaniye olduğunu dünya biliyordu…

İçimizdeki hainler bir türlü bilmedi…

Başarısı…

Gücü…

Nüfusu ile tahammül edilemeyen tarihimizi gömmek istediler…

İçimizdeki İngilizler eyvallah ne demek diye kapıları açtılar…

Kökümüzü kazımak istediler bu topraklarda kökümüzü…

Osman Gazi’nin düşünden korktular…

Korkulu düşleriydik biz onların, varlığımızdan artık rahatsızlar…

Biz dünyanın vicdan ve itiraz damarıydık…

Biz dünyanın zorbalarına meydan vermeyen efeli yanı olan adamların şanlı çocuklarıydık…

Biz oldukça onlara rahat yoktu…

Ondan bin yıldır bize çelme takıyorlar…

Ve daha bin yıl rahat durmayacaklar…

Bizde kıyamete kadar onların oyunlarını bozacak planlarını alt üst edeceğiz…

Uyandık beyler uyandık…

Üstümüze serdiğiniz ölü toprağını üfleyen bir lidere kavuştuk…

Başsızlıktan geldi ne geldiyse başımıza…

Artık başsız değiliz…

Artık soylu bir kumandanımız var bizim…

Ne zaman bir kumandan gelse başımıza tarih yazmışız dünyada…

Babanızın çiftliği değil bu topraklar…

Toprağımızın altından ve üstünden çıkacak zenginliğimizi engelleyemeyeceksiniz…

Yolladığınız ajan büyük elçinizi size paket yapar bu şerefli millet, ona göre davranacaksınız…

Ya dünyanın aydınlık yarınlarının mimari olacağız…

Ya da dünyanın kıyameti kopacak…

Bu topraklardan dünyaya bir kıyam başlayacak…

Ve dünya yeni bir bahara doğacak…

Bize dayattığınız dünyayı size karanlık dünya mazlumlarına aydınlık yapmaya and içtik…

Biz inancımızdan…

Özgüvenimizden dönmediğimiz müddetçe bizi yenemeyeceksiniz…

Ve yenileceksiniz…