Ülkemizde ve dünyada âdeta hayatı durduran bu koronalı günler elbet bir gün bitecek!.. İnşallah en az hasarla, hayırlara vesile olarak atlatırız bugünleri!..
Bugünleri atlatırken sonrası için benim de hayallerim var!..
Öze dönüş, fıtrata uygun yaşam, bozulan düzenin yeninden inşa ve ihyası, dağılan ailelerin toparlanması, boşanmaların azalıp kurulan yuvaların artması noktasında çok güzel hayallerim, beklentilerim ve umutlarım var!..
Bu süreçte insanlarımız; mecburiyetten de olsa evinde kaldı, evinde vakit geçirmeye alıştı, evini yeniden keşfetti.
Özellikle de kadınlarımız, zorla çıkarıldıkları evlerine mecburi bir dönüş yapıp zaten fıtraten yakın ve aşina oldukları ev hayatını yeniden keşfettiler.
Bu süreç sonundadışarıda olmak, eve girmemek için kırk takla atan çağdaş(!), modern(!), özgürlükçü(!) kadınlarımız; korona günleri bitip de herkes normal hayatına döneceği zaman #EvdeHayatVar, #EvHayatDolu #EvdekiHayatBizeYeterdeyip iş hayatını protesto ediyorlarmış!..
Bu defa da kocalarıyla “İşe gitmiyorum, evi geçindirmek, maişetimizi sağlamak senin görevin; ben evin içinden, evin işlerinden sorumluyum, kadının yeri evidir, dışarıda işim yok.” diye kavga ediyorlarmış.
Kadınlarımızın evin dışına çıkması, erkekler gibi hayatın içinde yer alması; erkeklerle iş, aş, hayat mücadelesine girişip erkekleşmesi için algı operasyonlarına girişen, kadını erkekle eşitleyip iki tarafın da fıtraten yozlaşması için evrensel bir projeye hizmet eden sözde kadın dernekleri; bu defa da kadının evde kalıp evinin sultanı, çocuklarının anası, kocasının hanımı olması için eylemlere girişip mücadele ediyormuş.
Ne güzel olur değil mi?
“Mor Çatı” denen dernek düşünsenize sokaklarda şu pankartlarla eylem yapıyor:
Kadınız evde kalmak hakkımız!.. / Kadınız, anneyiz; yerimiz evimiz!..
Evde hayat var, dışarıda ne halt var!.. / Evimde oturmak, çocuk doğurmak istiyorum!..
Kadınlar;çocuk doğurun, çocuk büyütün!.. / Kadını ve emeğini sömüren kapitalizme hayır!..
Yuva kurmak, yuvamın dişi kuşu olmak istiyorum!../Kahrolsun Feminizm, yaşasın annelik!..
Ya da muhafazakâr camianın kadın derneği “KADEM” şehirlerdeki billboardlara erkekleri ayı, kurt, penguen gibi hayvanlarla kıyaslayıp erkeklerin daha aşağı olduğunu ima eden reklamlar yerine şöyle sloganları reklam afişi yapıyormuş:
Erkeğimdir, evimin direğidir!.. / Kocanı güler yüzle karşıla, tatlı söz işit!..
Nafakanız sizin olsun, bana kocamı verin!.. / Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını!..
Devletimiz; çalışan kadını değil, evinde kalanı desteklesin!.. /Yerimiz sokaklar, caddeler değil; evimiz ve çocuklarımızın yanıdır!..
Bana hakkı İslam vermiş, sizin vereceğiniz hiçbir şeye ihtiyacımız yok!.. / Kadın işçi, emekçi değil; eştir, annedir, evinin çiçeğidir!..
Feminizme değil, İslam’a göre bir hayat talep ediyoruz!..
Evini keşfeden kadınlarımız, bekliyorum sizden bu atağı!..
Bu defa bedenimle, ruhumla, kalemimle, kelamımla sizin yanınızda olacağım, söz veriyorum!..