Yazıyı yazıp, gözden geçirirken; bazen AK Parti’ye, bazen de HDP’ye oy veren Kürt bir arkadaşım geldi. Yazının içeriğiyle ilgili bana veri olabilecek bir şey söyler mi diye başlığı okudum. “Bırak abi, bu satılık Kürt düşmanını” diyerek; yazının girişini değiştirtti bana. Ama bu söz yazdıklarımın doğruluğunu da teyit etmişti aslında…
Başlıktaki “saldırıyorlar” ifadesi Bahçeli’nin eleştirileri için kullanılmadı. Bugün MHP’nin eleştirilerini değil; iç ve dış Türkiye düşmanlarının “sözcülüğünü” yapan bir gazetenin koro halinde, tam bir kampanyayla yürüttükleri saldırı ve gerekçelerini yazacağım.
“Düğün değil, bayram değil. Eniştem beni neden öptü.” “Savaş yok, kavga yok; birileri Mesut Barzani’ye neden saldırıyor?” Barzani’nin son Türkiye ziyaretinde Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı üzerinden bir saldırı sürüyor. Neden dün değil, bugün?
Bu ağır saldırının temelinde çok farklı gerekçeler var. En hafif olanı, Barzani’nin ziyaretinin Kürt seçmeni olumlu etkileyerek “Evet” tercihi yapmalarını sağlayacağı endişesidir. Saldırıların temelinde aslında çok daha derin ve önemli kuyruk acıları var…
Bu tartışmadan CHP’ye ekmek çıkmayacağını da herkes bilsin. Bugünkü eleştiri sahiplerinin babaları da 1960’larda Molla Mustafa Barzani hakkında aynı sözleri söylüyor, aynı eleştirilerde bulunuyorlardı. Oysa bugün olduğu gibi o günde Barzaniler hiçbir zaman Türkiye üzerinden Irak’a yönelik herhangi bir saldırıda bulunmadılar. Türkiye’ye hep dost oldular.
Tarih tekerrür ediyor işte. Dün ve bugün arasında hiçbir fark yok. Barzani, yine Türkiye’nin yanında, Türkiye’nin dostu. Türkiye düşmanlarıysa yine Barzani üzerinden Türkiye’ye zarar verme peşinde. Türkiye ile Barzani’nin arasını açmak için uğraşıyorlar.
Barzani Türkiye’ye karşı; ABD, AB, İran ve İsrail’in yanında dursa bugün bu hakaret ve eleştirilerin hiçbirine muhatap olmazdı.
Barzani, petrolünü İran üzerinden dünyaya, Bağdat üzerinden ABD’ye, Suriye üzerinden Avrupa’ya gönderseydi bu eleştirilerle karşılaşmazdı. Ama Barzani, tüm tehditlere rağmen tercihini Türkiye’den yana kullandı. Kuzey Irak’ın petrol ve doğal gaz arama, işleme ve pazarlanması konusunda Türkiye ile 50 yılık bir anlaşma imzaladı. O imzayı atmasaydı Barzani’yi yere göğe sığdırmazlardı.
Türkiye’ye karşı PKK’nın yanında dursaydı Barzani’ye bugün küfredenler, onu barış elçisi ilan ederlerdi.
Barzani, iğneden ipliğe ne varsa Türkiye’den almayıp başka ülkelerden alsaydı yine el üstünde tutulurdu.
Tüm dünya “Türk askeri Başika’dan çıksın” derken, “Türk askerini biz davet ettik. Kalmasını istiyoruz” demeseydi; O’nu eleştirenler, O’nu Nobel Barış Ödülüne aday gösterirlerdi.
Barzani’ye saldıranların, derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. O bağcı da Türkiye. Dert Barzani ile değil, Erdoğan’la; Türkiye ile iyi geçinmesinde.
Türkiye ile Barzaniler arasındaki iyi ilişkiler eskiye dayanıyor. Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani, 1968 yılında Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir mektup göndermiş. Baba Barzani mektubunda, “Biz, Osmanlı’nın çocuklarıyız. Kader bizi, Türk kardeşlerimizden ayırdı” diyor. Baba Barzani dün bunu söylüyordu, oğul Barzani bugün aynı yolda yürüyor. Osmanlı’nın varisi Türkiye dışında, bölgeye dışardan gelen aktörlerden uzak duruyor.
“Hal böyle iken, büyük komşumuz Türkiye hakkında fena emeller besleyemeyiz. Bizi, büyük Türk Devleti’ne düşman göstermek isteyen kötü niyetli menfaatperestler var. Düşmanlarımız bizi Türkiye’ ye kötü göstermek için olumsuz propaganda yarışındalar” diyen Baba Barzani sanki bugünü anlatıyor.
Küresel dış güçler ve Türkiye içindeki işbirlikçilerini çıldırtan bölümü mektubunun sonuna saklamış; “Türkler’le Kürtler, tarih boyu beraber yaşamışlar, İslam dini ile birbirlerine bağlanmışlar ve son olarak ortak tarihleri ve ortak amaçlarıyla, yaygın düşmanlarına karşı kanlarını birleştirmeleri, beraberliklerinin sembolü olmuştur.”
Şimdi anladınız mı dün ve bugün Türkiye’de birileri neden Barzani düşmanı?
“Biz, Osmanlı’nın çocuklarıyız. Kader bizi, Türk kardeşlerimizden ayırdı.”