“Allah’ın ayetleri hakkında tartışmaya girişmek”ten maksat, yüce Allah’ın kelamından olabildiğince doğru ve sağlıklı bir şekilde yararlanmak için bunların anlamını kavrama çabası içinde olmak değildir; ayetlerin anlamları üzerine bilimsel tartışmalar yapmak da değildir. 

  Vurgulanmak istenen tartışma; Allah’ın ayetleri hakkında yersiz ve manasız eleştirilerde bulunmak, onlar hakkında gereksiz tartışmak ve başkalarını şüpheye düşürecek, saptırıcı yorumlar yapmak ya da tamamen inkâra sapmaktır. Böyle yapanlar ancak kâfirlerdir. Çünkü bu, kalbe sinen küfrün ve Allah’a olan düşmanca tavrın açık bir göstergesidir.

   Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim'inde bunu açıkça ortaya koymuştur:

   İnkâr edenlerden başkası, Allah’ın ayetleri hakkında tartışmaya girmez. Onların diyar diyar gezip dolaşması seni aldatmasın. (Mümin, 40/4)

   İnsanlardan öyleleri var ki; hiçbir bilgisi olmadığı hâlde Allah hakkında tartışmaya girer, her azgın şeytanın peşine takılır. (Hac, 22/3)

Ahirette cehennem azabı

   İnsanlardan bazısı, bir bilgiye, bir rehbere ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmadan Allah hakkında tartışır durur. İnsanları Allah yolundan saptırmak için gururlanıp, haktan yüz çevirerek bu tartışmaya devam eder. İşte böyleleri için dünyada bir rezillik vardır. Kıyamet gününde de ona yakıcı cehennem azabını tattıracağız. (Hac, 22/8-9)

   Yeterli bilgiye sahip olmadan, doğru bir kılavuza uymadan ve ilahi bir kitabın ışığında yararlanmadan evrendeki küçücük sırların bile çözülmesi mümkün değilken, bütün bunlardan yoksun bazı kişilerin evrenin yaratıcısı olan Allah hakkında tartışmaya girişmelerinin ne kadar abes olduğuna dikkatçekilmektedir. 9. ayette geçen ve “kılavuz” diye çevirdiğimiz hüdâ kelimesi “ikna edici bir açıklama ve kanıt” şeklinde de anlaşılmıştır. 9. ayette belirtildiği üzere bu gibi kimselerin amacı başkalarını Allah yolundan saptırmak olduğu için, inandığı bir şeyi ispatlama çabası içinde olmazlar ve kendilerine uymayanlara ön yargıyla baktıkları için ellerindeki imkânları kötüye kullanıp büyüklük taslamayı yeğlerler.

    Ayetin “büyüklük taslayarak” şeklinde çevrilen kısmına “uyarı ve öğütten yüz çevirerek” manası da verilmiştir. Ayette ayrıca “Onun dünyadaki payı rüsva olmaktır” buyurularak böyle kimselerin bu bozguncu tutumları kınanırken dünya hayatında elde edecekleri başarı ve ulaşacakları refah düzeyi ne olursa olsun, ahlak yönünden düşük sayılmaya ve insanlığın ortak değerleri açısından reddedilmeye mahkûm olacaklarına işaret edilmektedir. (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 718)

Kesin delilsiz münakaşa

    Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın Allah’ın ayetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur.Sen Allah’a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir. (Mümin, 40/56)

    Allah’ın ayetleri hakkında tartışanlara bakmadın mı? Geçeklere nasıl da sırt çeviriyorlar, onu tasdike yanaşmıyorlar. (Mümin, 40/69)

Erzurum'daki Ayazpaşa Camii'nde asırlardır hatimle teravih namazı kılınıyor Erzurum'daki Ayazpaşa Camii'nde asırlardır hatimle teravih namazı kılınıyor

Kaçıp sığınacak bir yerleri yok

    Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun varlığını ve kudretini gösteren delillerinden biridir.

    Allah dilerse rüzgârı durdurur da yelkenli gemiler denizin üzerinde öylece hareketsiz kalıverir. Elbette bunda, çok sabreden ve hep şükreden kimseler için dersler ve ibretler vardır.

    Yahut insanların işledikleri günahlar yüzünden o gemileri batırıp yok edebilir. Fakat böyle yapmıyor, bir kısmını derhâl cezalandırsa da birçoklarını bağışlıyor.

    Evet, böyle yapıyoruz ki ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşup tartışanlar, azabımızdan kaçıp sığınacak bir yerlerinin olmadığını bilsinler! (Şura, 42/32-35)

   Dağlar gibi gemileri denizlerde akıtıp götüren Allah, istediğinde onları hareket ettiren rüzgârı veya motorlu gemilerse onları hareket ettiren muharrik kuvveti durdurur ve gemiler denizin ortasında, suyun üzerinde öylece hareketsiz kalakalır. Onları hareket ettirmeye kimsenin gücü yetmez. Yahut istese fırtına göndererek içindekilerin işledikleri günahları sebebiyle veya oraya yükledikleri mallarıyla birlikte o gemileri batırır, parçalar. Böyle yapmasını da kimse engelleyemez. Nitekim bunun örnekleridünyamızda sık sık yaşanmaktadır. Hele uçak kazaları bu hususta daha açık bir misaldir. Hasılı bunlardan ders ve ibret alarak Allah’a karşı gelmekten ve O’nun ayetleriyle savaşmaktan vazgeçip O’na teslim olmanın zarureti ortaya çıkmaktadır. Fakat bunu başarabilmek için insanın çok sabreden ve çok şükreden bir ahlaki kemale erişmesi lazımdır.

(Hakkın Daveti Kur’an-ı Kerim meali ve tefsiri- Prof. Dr. Ömer Çelik) 

Büyüklük taslayan her zorbanın kalbi mühürlenir

    Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı hâlde Allah’ın ayetleri hakkında mücadele edenler, gerek Allah yanında gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler. (Mümin, 40/35)

   Ayetler şu üç kötü özelliğe sahip olan kimselerin sapıklığa düşeceklerine işaret buyurur:

  -Kişi öylesine günahların içine dalar ki artık onlardan hoşlanmaya başlar. Şeytan bu gibi kimselere yaptıklarını süslü gösterir, sefaletlerini saadet zannederler.

  -Doğru yola girip ıslah olmayı kabul etmediği gibi, peygamberlerin getirdiği apaçık delillere şüpheyle bakar. Tevhid ve ahiret hakkında öne sürülen tüm delilleri kabulden kaçınır.

  -Elinde sağlam bir delil olmaksızın Allah’ın ayetlerine karşı mesnetsiz itirazlarda bulunur, gereksiz münakaşalara girişir ve ilâhi vahyi inatla inkâr eder.

   Bunlar “mütekebbir” ve “cebbar” tıynetli zalimlerdir. Allah işte böylelerinin kalbini mühürler.

“Tekebbür” ile insanı Hakk’a teslim olmaktan alıkoyan sahte bir büyüklük duygusu, “cebbarlık” ile de İslam’ın yasakladığı haksızlıkları işlemek suretiyle Hak’tan kaçıp halka zulmetme kastediliyor.

(Hakkın Daveti Kur’an-ı Kerim meali ve tefsiri)

Whatsapp Image 2025 03 21 At 18.20.02

Bir Konu, Bir Ayet, Bir Hadis

Allah için çaba göstermek

“Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarf edenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” (Ankebut, 29/69)

Amellerin en üstünü

“Bir adam, Hz. Peygamber’e (sav), ‘Amellerin en üstünü hangisidir?’ diye sorunca Peygamber Efendimiz şöyle cevap verdi:

“Vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihat etmek gelir.”(Buhari)

AYET VE HADİSLERDE YETİM

Karınlarına ateş doldururlar

  Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir. (Nisa, 4/10)

Yetim çocuklarına bakan kadın

  Avf b. Mâlik el-Eşcaî’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben ve (karşılaştığı sıkıntılar ve bakımsızlık yüzünden) yanakları kararmış kadın, kıyamet gününde şu ikisi (işaret parmağı ve orta parmak) gibi yakın olacağız. O kadın ki kocasının ölümü sebebiyle dul kalır da asil ve güzel olduğu hâlde çocukları yetişinceye ya da ölünceye kadar kendisini yetim çocuklarının bakımına hasreder ve evlenmez.” Bunu söylerken (Hz. Peygamber’in yaptığı gibi) ravi de orta parmağı ile işaret parmağını birleştirerek işaret etti. (Ebu Davud)

ORUÇ FETVALARI

Dilaltı hapı orucu bozar mı?

  Kalp hastalarının kullandıkları dilaltı hapı orucu bozar mı?

  Bazı kalp rahatsızlıklarında dil altına konulan hap, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu hap ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla dilaltı hapı kullanmak orucu bozmaz.  (Din İşleri Yüksek Kurulu)

HADİSLERLE İSLAM

Vahiy nasıl geliyor?

Müminlerin annesi Hz. Âişe'den (ra) nakledildiğine göre, Hâris b. Hişâm (ra) 

Allah Resulüne (sav) “Ya Resulallah, sana vahiy nasıl geliyor?” diye sordu.

Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: “Bazen zil/çan sesi gibi geliyor ki bana en ağır geleni de budur. (Uğultu) kesildiğinde (vahyin bana) söylediklerini tam olarak kavramış ve ezberlemiş oluyorum. Bazen de melek bana insan şeklinde görünüyor, benimle konuşuyor ve ben de onun dediklerini kavramış ve ezberlemiş oluyorum.” (Buhari)

Altından değerli

Şüpheniz olmasın 

Fakirleri kollayıp gözetin, aranızdaki zayıflar sayesinde

Allah’tan yardım görüp rızıklandığınızdan şüpheniz olmasın.

Efendimiz (sav) Ebu Davud 

Hadislerde hayat düsturları

O MÜMİNDİR

Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mümindir.

Efendimiz (sav) İbn-i Hanbel

İNCİ TANELERİ

Şımarıklık

Şımardıysan artık bir düşmana ihtiyacın kalmamış demektir.

MİHENK TAŞI

İnşirah suresini oku

Öfkelendiğinde öfkesinin dinmesini isteyen ve halim olmayı dileyen kişi, her gün İnşirah suresini okusun.

İmam-ı Şafi

İBRETLİK KISSALAR

‘BİR BİZİM YAPTIĞIMIZA BAKIN, BİR DE ONUN YAPTIĞINA’

   İbrahim Edhem, bir grup arkadaşı için gündüzleri çalışıp kazancını onlara harcardı. Akşamleyin bir yerde toplanırlardı. Ancak İbrahim Edhem her seferinde işten geç dönerdi. Arkadaşları bir akşam birbirlerine: “Gelin, bu akşam da yemeği onsuz yiyelim. Geldiğinde kendisine yiyecek bir şey kalmadığını görür ve bundan sonra zamanında gelmeye çalışır.” dediler.

   İbrahim dönünce arkadaşlarını uyur vaziyette buldu. Kendi kendine, “Zavallılar, herhâlde yiyecek bir şey bulamadılar.” dedi. Oradaki undan bir miktar alıp yoğurdu. Fırının ateşini yaktı ve yoğurduğu çöreği fırına attı. İbrahim, dirseklerini toprağa koymuş ateşi üflerken arkadaşları uyandılar ve ne yaptığını sordular. İbrahim, “Kendi kendime, ‘Bunlar herhâlde akşam yemeğini bulamayıp uyudular.’ dedim. Çörek hazırlanana kadar da uyandırmak istemedim” dedi. Arkadaşları mahcup bir vaziyette birbirlerine; “Bir bizim yaptığımıza bakın, bir de onun yaptığına.” dediler.

YAKARIŞ-DUA

Dert de Sen'den derman da

Ya Erhamerrahimin! 

Dert de Sen'den derman da

Hastalık da Sen'den şifa da

Varlık da Sen'den yokluk da

Sıkıntılar da Sen'den sabır da

Dertlilere deva

Hastalara Şafi isminle şifa

Darda olanlara bolluk

Sıkıntıda olanlara ferahlık ver ey Rabbim

NOT EDİN

Şifa duası

Allah’ım!

Bedenime afiyet ver. 

Allah’ım! 

Kulağıma afiyet ver. 

Allah’ım! 

Gözüme afiyet ver. Sen’den başka hak ilah yoktur.

Allah’ım!

Küfürden ve fakirlikten Sana sığınırım.

Kabir azabından Sana sığınırım. 

Senden başka hak ilah yoktur. Sen benim Yüce Rabbimsin. 

Duaları Sen kabul eder, sıkıntıları Sen giderirsin.

Benim ve dostlarımın dualarını, ibadetlerini, tövbelerini, 

hayırlı isteklerini kabul eyle.

KULAĞINIZA KÜPE OLSUN

Yaptıklarınız

Yaptıklarınızı Allah (cc) için yapmıyorsanız boşuna yorulmayın.

Abdulkadir Geylani 

ŞAİRLERİN DİLİNDEN 

Tebliğ

Ya İslam'da erirsin

Ya inkârda çürürsün

Yol mezarda bitmiyor

Girdiğinde görürsün.

Abdurrahim Karakoç

Editör: Hazal Mihrace Göksun