Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. O, bütün günahları bağışlayandır. Bunun için yaptıklarımızdan gerçekten pişmanlık duymalıyız ve asla o günaha tekrar dönmemeliyiz. O zaman Gafur ve Rahim olan Allah'ın vaadi bizi de kapsar. 

   De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!

Çünkü Allah bütün günahları (dilerse) bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

(Zümer, 39/53)

   Peygamber Efendimiz (sav) bu ayeti okurken "Allah bütün günahları bağışlar" cümlesini, "Kimin, ne işlediğine bakmadan" şeklinde açıklamıştır. (Tirmizi, Tefsir 39/2.)

   Peygamber Efendimiz (sav) ayrıca, Allah'ın şöyle buyurduğunu da müjdelemiştir:

   "Kullarım! Siz gece gündüz günah işlemektesiniz. Bütün günahları affeden de yalnızca Benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım."(Müslim, Birr 55)

Hiçbir şeyi ortak koşmamış olursan…

    Enes bin Malik (r. anh) dedi ki: Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim: 

    “Allah buyurdu ki: Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.

  Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen seni affederim.  

    Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla karşıma gelsen; fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olursan, şüphesiz ben de seni yeryüzü dolusu bağışla karşılarım.” (Tirmizi, Daavat, 98) 

Allah'ın ayetlerini kimler tartışır? Allah'ın ayetlerini kimler tartışır?

   Allah’ın "çok bağışlayan" ve "çok merhamet eden" anlamındaki Gafur ve Rahim isimleri Kur’an-ı Kerim’de 72 yerde birlikte kullanılmıştır. Müminler için pek büyük bir mana ifade eden bu iki ismin bir arada bu kadar çok tekrarlanmasındaki müjdenin büyüklüğünü iyi düşünmek gerekir.

Elinde fırsat varken bunu ziyan etme

  Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O’na teslim olun, sonra size yardım edilmez. (Zümer,39/54)

  Tövbe, istiğfar, salih amel için henüz elde fırsat varken bunun ziyan edilmemesi hususunda

Kur’an’ın pek çok uyarıları vardır. Bunlardan bazılarını buraya aktaralım:

  Ey iman edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın. Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir.(Bakara 2/254)

  Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır. (Bakara, 2/267)

  İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan (Allah için) gizli, açık harcasınlar.(İbrahim, 14/31)

  Herhangi birinize ölüm gelip de: ‘Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!’ demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın. (Munafikun, 63/10)

Sözün en güzeline uyun

   Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur’an’a) tabi olun. (Zümer, 39/55)

   Bir şeyin en güzelini yapmak, en güzeline uymak, en güzelini söylemek, en güzel şekilde yapmak

Kur’an-ı Kerim'de sıkça emredilmektedir. Bununla, insanlar sadece birtakım yükümlülükleri üstünkörü yerine getirmek veya işleri sadece kitabına uydurmakla yetinmeyip, Allah’ın buyruklarına gönülden yönelerek onu en güzel şekilde uygulamanın yollarını aramaya teşvik edilmektedir. İki şık arasında serbest bırakıldığında en güzelini seçmek de (cezalandırmak yerine affetmeyi tercih etmek gibi) bu öğüt kapsamındadır:

  Tağut’a kulluk etmekten kaçınıp, Allah’a yönelenlere müjde vardır. (Ey Muhammed!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır. (Zümer, 39/17-18)

  Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. (İsra, 17/53) 

Pişmanlık günü gelmeden…

   Kişinin, ‘Allah’a yakınlık konusunda kusurlu davrandığım için bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim.’ diyeceği günden sakının! (Zümer, 39/56)

   Burada, dünyada fırsat eldeyken Allah’a yönelip O’na teslim olmaları ve O’nun “en güzel hükümler”ine uymaları gerektiği hâlde bu fırsatı kaçıranların; Allah’ın varlığını, birliğini ve hükümlerini tanımayan, o hükümleri hayatına hâkim kılmayan, İslam’a ilgi duyup yönelmeyen  veya ona karşı düşmanlık tavırları sergileyerek ömürlerini küfür ve günahlar içinde tüketenlerin ahiretteki derin pişmanlıkları, itirafları, yakınmaları ve karşılıksız kalacak temennileri etkileyici ifadelerleyansıtılmaktadır. Şunu unutmayalım; bu duruma düşmemek bizim elimizde. Yapmamız gereken Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak.

  (Kaynak: Ayet ve Hadislerle Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali

        Prof. Dr. M. Y. Kandemir, Yrd. Doç. Dr. H. Zevalsız, Ü. Şimşek)

Bir malda üç ortak

   "Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça “iyi”ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız,

Allah onu hakkıyla bilir." (Al-i İmrân, 3/92.) 

   Ebu Zer’in (r.anh) şu hikmetli sözleri, sonradan “keşke” dememek için ölüm ve ötesine bugünden hazırlanmanın lüzumunu ne güzel hülasa etmektedir:

   “Bir malda üç ortak vardır. Birincisi mal sahibi, yani sen; ikincisi kaderdir. O, hayır mı yoksa felaket ve ölüm gibi şer mi getireceğini sana sormaz. Üçüncüsü ise mirasçıdır. O da bir an önce başını yerekoymanı (yani ölmeni) bekler. Ölünce malını alır götürür, sen de hesabını verirsin. Eğer gücün yeterse sen bu üç ortağın en âcizi olma!   

Whatsapp Image 2025 03 20 At 21.17.31

Bir Konu, Bir Ayet, Bir Hadis

Bilenlerle bilmeyen bir olur mu?

“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir? Resul'üm! De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer, 39/9)

İlim ve âlim

“Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.” (Tirmizî)

AYET VE HADİSLERDE YETİM

Yetimlere de pay verin

  Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin. (Nisa, 4/8)

Üç yetimi yetiştiren

 Allah Resulü (sav) buyurdu:

 “Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse sanki ömür boyu geceleri namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza, ben ve o, şu iki parmak gibi cennette kardeş oluruz.” buyurmuş ve ardından şehadet parmağı ile orta parmağınıbirbirine yapıştırmıştır. (İbn-i Mâce)

ORUÇ FETVALARI

Anjiyo ve biyopsi yaptırmak

  Anjiyo yaptırmak orucu bozar mı?

  Halk arasında anjiyo olarak bilinen operasyon, teşhis ve tedaviye yönelik olarak uygulanmaktadır.

Anjiyografi, vücut damarlarının görüntülenmesi demektir. Damar içine damarların görünür hâlegelmesini sağlayan ve kontrast madde olarak tanımlanan ilaç verilerek anjiyogram adı verilen filmler elde edilir. Anjiyografi sayesinde organları besleyen damarlar görüntülenerek damar hastalıkları veya bu damarlardan beslenen organlara ait tanı koydurucu bilgiler edinilir. Tedaviye yönelik olarak uygulanan anjiyonun klasik yöntemi anjiyoplastidir. Bu ise dar veya tam tıkalı damarların balon ya da stent denilen özel araçlarla tekrar açılması için yapılır.

  Bu bilgiler ışığında gerek anjiyografi gerekse anjiyoplasti operasyonlarında yemek ve içmek anlamı bulunmadığından oruç bozulmaz 

 Biyopsi yaptırmak orucu bozar mı? 

Tahlil amacıyla vücudun herhangi bir organından parça alınması (biyopsi) orucu bozmaz.

(Din İşleri Yüksek Kurulu) 

HADİSLERLE İSLAM

Cahiliye ehlinin ölümü gibi

 Cündeb b. Abdullah el-Becelî'den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle  buyurmuştur: “Kim ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü cahiliye ehlinin ölümü gibidir.” (Müslim)

Altından değerli

Riyakâr kim?

Riyakâr, memnun ettiğin zaman seni sende olmayan vasıflarla anan; darılttığın zaman yine seni sende bulunmayan kötülüklerle anıp anlatandır.

İmam-ı Şafi

Hadislerde hayat düsturları

Müjdeler olsun

Kim rab olarak Allah'ı, din olarak İslam'ı, resul olarak

Muhammed'i seçtim derse; cennet ona vacip olur.

Efendimiz (sav) Ebu Davud

İNCİ TANELERİ

En güzel hediye 

Zekâ insanoğluna sunulmuş en güzel hediyedir.

Kötülerin zekâsı kurnazlık iken; iyilerin zekâsı vicdan ve merhamettir.

MİHENK TAŞI

Çare de Allah, hekim de Allah 

Ot kendini derde şifa sanmasın

Çare de Allah, hekim de Allah.

Kul kulu bilerek yargılamasın

Yargıç da Allah, hâkim de Allah

İBRETLİK KISSALAR

  Ben Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum

  Adamın biri mahalle bakkalına girer ve elma ile muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki:

  – Muz 20 lira, elma da 15 lira...

  Tam o sırada bakkalın tanıdığı bir bayan içeri girer, o da elma ve muzun fiyatını sorar.

  Bakkal der ki:

  – Muz 10 lira, elma da 7 lira...

  Kadın, “Elhamdülillah.” der ve birer kilo meyve alır... Bakkalın yaptığını şaşkınlık içinde izleyen adam öfkelenir ve bakkalla tartışıp kavga etmek ister. Ancak bakkal göz işaretiyle az sabretmesini ve kadın gidinceye kadar beklemesini söyler...

  Bakkal meyveleri kadına verir ve kadın sevinç içinde der ki:

  – Allah’a şükürler olsun ki çocuklarım meyve yiyecekler. Ardından da evinin yolunu tutar...

Sonra bakkal, müşteriye döner ve şöyle der:

  – Allah'a andolsun ki; ben seni aldatmadım ve meyvelerin gerçek fiyatını söyledim sana.

Ancak bu kadının dört yetim çocuğu var; kimseden de yardım almıyor, geçimini az geliriyle sağlamaya çalışıyor. Ne zaman kendisine, "Bakkaldan istediğin ne varsa bedava alabilirsin." dediğimde rahatsız oluyor. İşte ben de ona yardımcı olmak ve az da olsa sevap işlemek için ucuz fiyatlar veriyorum. Ben Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum...

  Bakkalın dediklerini duyan müşteri gözyaşlarını tutamadı, yaptığı bu güzel işten dolayı sarıldığı bakkalı alnından öptü...

YAKARIŞ-DUA

Zalimlere fırsat verme

 Bu mübarek cuma günü hürmetine;

 Dostlarımızın evlerini aşsız, kalplerini aşksız, dillerini duasız bırakma.

 Bedenlerini sağlıklı, evlatlarını hayırlı, işlerini başarılı kıl… 

 Fakirlere yardım nasip et.

 Zalimlere fırsat verme.

 Ülkemizi koru Ya Rabbel âlemin!

 Dostlarımın sıkıntılarını gider, haramlardan koru Allah’ım...

NOT EDİN

SADAKA

  Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınıza kefaret olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.(Bakara, 2/271)

  İhtiyaç sahiplerine yapılan yardımın, verilen sadaka ve zekâtın açık olarak yapılması caiz olmakla beraber (bu ayetten başka 274. ayet de cevazı teyit etmektedir) hem bu ayette hem de sahih hadislerde gizli olmasının daha iyi, hayırlı ve ecirli olduğu bildirilmiştir. Nitekim bir hadiste Resulullah şöyle buyurmuştur: “Yedi insan vardır ki Allah onları, kendine mahsus olandan başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde, gölgesinde barındırır: 

 “Adil yönetici, 

 Allah’a kulluk ederek yetişen genç,

 Gönlü mescitlere takılmış bulunan kimse, 

 Allah için birbirini seven ve bu sevgi içinde birleşip ayrılan iki kişi,

 Kendisini birlikte olmaya çağıran soylu soplu ve güzel bir kadına, ‘Ben Allah’tan korkarım!’ cevabını verebilen kimse;

 Bir sadaka verip de onu, sol elinin verdiğini sağ eli bilmeyecek şekilde gizleyen kişi,

 Tek başına iken Allah’ı anıp gözleri yaşaran kimse” (Buhari, “Hudûd”,19; Müslim, “Zekât”,91).

Bazı tefsircilere göre nafile türünden sadakanın gizli verilmesi, farz türünden sadakanın ise açık verilmesi daha iyidir. Çünkü farz olan sadakanın gizli verilmesi, “Kişi yükümlü olduğu hâlde vermiyor” şeklinde suizanna sebep olabilir, ayrıca açıkça verilmesinde teşvik vardır. Nafile sadaka ve infaklar ise açıkça yapıldığında hem alanın mahcup olması hem de verenin riyaya düşme ihtimalini barındırır. Bize göre Kitap ve Sünnet böyle bir ayırım yapmadığından, açıktan vermeyi gerektiren özel bir sebep olmadıkça her nevi tasadduk ve infakın gizli yapılması tercih edilmelidir; ancak açık olması da caizdir. (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 426)

KULAĞINIZA KÜPE OLSUN

Bil ki sonu yakındır 

Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır

Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır

Hz. Ali 

ŞAİRLERİN DİLİNDEN 

Bir

Varlık yalnız Bir’dedir, toplam bölüm hep birde…

Devam eden yalnız bir, sayıda, dört tekbirde… 

Necip Fazıl Kısakürek

Editör: Hazal Mihrace Göksun