Yüzyıllardır en büyük medarıiftiharlarımızdan biridir aile yapımız. Aile yapımız sayesinde atlatmışızdır birçok büyük badireyi… Aile yapımız sayesinde öldü denilen bir zamanda yeniden toparlanıp ayağa kalkma, küllerimizden doğma başarısı göstermişizdir.

Koskocaman Selçuklu ve Osmanlı devletleri, bir aileden dünyaya hükmeden imparatorluk seviyesine ulaşmış, dünya medeniyetine damgasını vurabilmiştir.

Sağlam aile yapımız sayesinde sağlam karakterli insanlar, liderler, önderler yetiştirmiş ve toplum yapımızın bozulmadan bugünlere sapasağlam gelmesini sağlamışızdır.

Heyhat!.. Gelin görün ki şimdi aile yapımız her yerden saldırıya uğruyor ve sarsıntı geçiriyor: İçeriden dışarıdan, önden arkadan, sağdan soldan, üstten alttan…

Cumhuriyet Dönemi boyunca kadınlarımızın Batılı kadınlar gibi özgürleştirilip(!) evinden çok sokaklarda arzı endam etmesi, kocasından çok dışarıda elin erkeklerine güzel görünüp hizmet etmesi, aile yapımızın dağıtılması, nesillerimizin bozulması için hiçbir fedakârlıktan(!) kaçınılmadı.

Kadınlarımızın ve feminen bir ruha sahip erkeklerimizin(!) kadına, aileye, çocuğa bakış açısına dikkat ettiğimizde gelinen nokta, aileyi ifsat etmek isteyenler açısından oldukça başarılı…

Kadınlarımızın ekserisine göre kadının evinde vakit geçirmesi, ev hanımı ve anne olması artık kabul edilebilir bir şey değil… Hele ki erkeğine, kocasına muhtaç olması ve onun eline bakması, evde çocuk bakması çok rencide edici bir şey… (Ancak ayrılırsa ömür boyu nafaka almak, hiç onur kırıcı değil.)

Erkeklerimizin pek çoğu için de gelinen nokta pek rahatsız edici değil. Erkekler, artık kolay kolay evlenmeyi düşünmüyor. Düşünenler de genelde belli bir yaş sınırını aşınca evlilik düşünüyor. Her çiçekten bal almak varken kim bir kadına bağlı yaşayacak, kim bir kadının ve doğacak çocukların sorumluluğunu üstlenecek? Nerede akşam, orada sabah hayatını yaşamak(!)  varken evine geç geldiğin için surat yapacak bir kadını kim çeker bu zamanda? Hem evlenip boşananları görünce ömür boyu nafaka, kadının beyanıyla alt üst edilen hayatlar, itibarı bir sözle sıfırlanan erkekler gibi olumsuz örnekler varken niye kendini riske atsın ki bir erkek? Nasıl olsa nikâh akdi olmadan, hiçbir sorumluluk altına girmeden karı koca hayatı yaşayabileceği o kadar rahat bir ortam var ki dışarıda… İmanı yoksa aklı olanın evlenmesi bu zamanda çok aptalca…

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da 7. Aile Şurası’nda, “Nikâh akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın âdeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız.” diyerek gelinen noktaya dikkat çekti 2 Mayıs Perşembe günü…

“Devlet, ailenin huzuru, refahı için gerekli tedbirleri almakla mükelleftir. Aile, millet varlığımızın temelidir; asli dayanağıdır.” dedi yine konuşmasında.

Yine “Ailede çözülme olursa, millet olarak varlığımızın tehlikeye girmesi kaçınılmazdır.” cümlesi de Reis’e ait…

“Batılı ülkelerde aile kavramının içi boşalıyor. İnsan fıtratına aykırı sapkın ilişkilerin belli çevrelerce meşrulaştırılması tehditler arasında… Nikâh akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın âdeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız. Gayri ahlaki hayat tarzı ülkemizde etkisini her geçen yıl daha fazla gösteriyor. Ailede çözülme olursa millet olarak varlığımız tehlikeye girer. Aile kurumunu güçlendirecek politikalara önem veriyoruz.” dedi yine konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımız.

“Aile kurumunun güçlenmesi konusunda herkese çok önemli sorumluluklar düşüyor.  Medya organlarımız, kadın programları adına mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var demektir.” diyerek medyaya da ayrıca seslendi.

Buraya kadar her şey güzel, Reis’in aileye, gelecek nesillere gerçekten ne kadar önem verdiğini biliyor ve takdir ediyoruz. Ancak bu şikâyetçi olduğu şeyleri düzeltme konusunda ilk adımı atması ve takipçisi olması gereken başta Aile Bakanlığı olmak üzere Ak Parti Hükûmeti ve Reis değil mi?

Reis, önüne alıp özellikle son on yıldaki hızla düşen evlilik oranlarını ve ters orantılı olarak hızla artan boşanma oranlarını hiç incelemiyor mu? Biliyoruz ki Reis, istatistiklere, bilimsel araştırmalara önem verip buna göre tedbirler alır. Aile konusunda özellikle son on yıldaki istatistikleri incelese Aile Bakanlığını lağvedip Köylü Mehmet Ağa’nın aile konusundaki duruşuna, görüşüne, yaşam tarzına daha çok önem verir; Batı ve batılın etkisiyle yapılan uygulamaları, çıkarılan yasaları bir bir ortadan kaldırır diye düşünüyoruz.

Aileyi tarumar eden “İstanbul Sözleşmesi” Reis’e nasıl anlatılıyor mesela? Ya da erken yaşta evlilik yaptı diye tecavüzcü damgası vurularak geçmişe yönelik cezalandırılan kocalar ve geride perişan bir şekilde kocasının yolunu gözleyen hanımlar, babasını tanımadan büyüyen çocuklar konusunda atılmayan adımlar; nikâhlı birlikteliği âdeta cezalandıran hukuk sistemi Ak Parti döneminde işlemeye devam ediyor ve mağdur ailelerin sayısı on binlere yaklaşmış durumda…

“Süresiz nafaka” gibi boşanan erkeği hayatın dışına iten, tekrar evlenmesini engelleyen ve aile kurumuna atılmış bir atom bombası olan yasa, nasıl oluyor da yıllardır hâlâ yürürlükte kalabiliyor. Bu yasa ne insani ne İslamidir!.. Boşanan kadını koruyacağım diye boşanan erkekle evlenmiş hanımı ve yeni aileyi mağdur eden, sürekli istismar edilen bir yasa 17 yıldır nasıl kaldırılmaz?

Yine kadının beyanını esas alan uygulamalar, tek taraflı velayet sonucu çocuğundan koparılan babalar… Tüm bunlar ortada iken “aile kurumu” nasıl güçlü kalacak, nasıl yeni aileler kurulacak?

Nikâh kıyıp aile olarak devam edenler sürekli mağdur edilirken, nikâhsız birliktelik yaşayıp birbirine karşı sorumluluk almayanlar ise gününü gün ediyor. Bu ne yaman çelişkidir böyle?

Yine televizyonlardaki ahlaksız diziler, rezil kepaze reklamlar; ahlaksızlığı, namussuzluğu, zinayı âdeta meşrulaştırıp yaygınlaştırmaya çalışan gündüz kuşağındaki programlar… Bunlara ses çıkar/a/mayan bir RTÜK… Yıllarca bu konuda tedbir al/a/mayan bir devlet…

Evet, aile kurumu için felaket çanları çok ciddi olarak çalıyor!..

Evet, tüm değerlerimiz yıllardır bilinçli bir şekilde suikasta uğruyor!..

Ve maalesef ki aile konusunda çok hassas olan bir liderin ve partisinin zamanında aile darmaduman ediliyor!..

Şu bile gelinen noktayı irdeleyip radikal çözümler üretmek, bugüne kadar yapılan tüm uygulamaları gözden geçirip sil baştan yeniden başlamak için yeterli sebep: AK Parti döneminde yetişen gençler, AK Parti’yi desteklemiyor; AK Parti’nin hassasiyetlerini paylaşmıyor, AK Parti’nin savunduğu değerleri önemsemiyor.

Bu durumda ya bugüne kadar AK Parti’nin savunduğu değerlerde sıkıntı vardır ya da uygulamalarında… Savunduğu ve önem verdiği değerlerde problem olmadığına göre…

Bizimkisi bir dost uyarısıdır!.. AK Parti tüm feminist yaklaşımlardan, kadına ve aileye bakışı sakat olan tüm modern görüşlerden kendini arındırıp özüne dönmeli, “kadın” ve “aile” konusunda sil baştan insani, İslami ve millî değerleri merkeze alan uygulamalara radikal bir dönüş yapmalıdır!..

Yarın çok geç olabilir…

Hızla cinsiyetsizleştirilen bir toplum ve cinsiyetinden memnun olmayıp cinsiyet değiştirmeye kalkan bireylerle sık sık karşılaşmaya başlayınca bugünlerimizi çok ararız.

Duy sesimizi, hisset hassasiyetlerimizi ve kaygılarımızı Reis!..