“Başörtülü sigara” yazısından sonra Hayrettin Karaman Hocamıza gösterilen tepkilerin yersiz, haksız, abartılı ve nefsi olduğunu ifade etmek için gösterilen tepkileri özetleyen ve bu konudaki fikirlerimi ifade eden “Başörtülüyüm; sigara da içerim, göbek de atarım, sevgili de yaparım” başlıklı yazıyı yazmıştım. Yazıya gelen olumsuz tepki, beklediğimin daha altındaydı; destek ise beklediğimin çok çok üstündeydi. Kendimi ve düşüncelerimi doğru ifade edip çoğunlukla -özellikle de belli hassasiyete sahip bilinçli hanımefendi kardeşlerimizle- ortak bir noktada buluşabilmek sevindirdi beni.
Ancak belli bir kesim vardı ki yapılan yanlışlardan ziyade yanlışlara getirilen eleştirilere tepki gösterip yanlışın normalleşmesine bilerek ya da bilmeyerek sebep oluyorlar. Kendilerini ve yanlışlarını dokunulmaz görüp toz kondurmuyorlar.
Eleştiriler içinde en makul olanı ise hanımefendiler üzerinden yapılan eleştirilerimize katılmakla birlikte erkeklerin de benzer ve daha kötü davranışlar sergilediğini, ahlak ve namus kavramlarıyla örtüşmeyen hâl ve hareketler içinde bulunduğu ama bunların gündem edilmediği yönündeydi.
Bu konuda hanım kardeşlerimize katılıyorum. Erkekler tabii ki pirüpak değil, bir sürü sorunları, davranış ve kişilik problemleri var. Hatta kadınlarımızın yaşadığı ve yaşattığı birçok problemin temelinde erkekler olduğu kanaatindeyim.
“Ahlak, namus, edep” kavramları da sadece kadına özgü değildir. Bu kavramlar, hem erkek hem kadın için lazım olan, insanları insan yapan özelliklerdir.
Günümüzde erkeği layüsel, her istediğini yapan bir kişi/liksiz olarak yetiştiren aileler var maalesef ki… Bunun sebebi, ailelerin yetiştirme tarzından kaynaklanan hatalardır. Üzülerek belirtmeliyim ki yanlış yetiştirilen erkeklerin temelinde de genelde annelerin evde oğlunu sorumsuz, sorunlu tipler olarak yetiştirmesi yatıyor.
Kız yetiştirilirken gösterilen hassasiyet, genelde erkek yetiştirilirken gösterilmiyor/du. Kız, namus olarak görülüp erkeğin yaptığı namussuzluklar yüceltilip övülebiliyor.
Gençlik yıllarında her türlü haltı yiyip, her türlü düşüklüğü yapıp, hayatını başka kadınlarla yaşayıp(!) evlenmeye gelince eline erkek eli değmemiş, ehli namus, temiz aile kızı arayan erkeklere çüş denmeliydi çoktan ama maalesef ki pek diyen olmadı. Yok öyle yağma, kusura bakmayın; baz bazla, kaz kazla, kör tavuk topal horozla…
Kadını bir meta olarak görüp kişiliğini önemsemeyip sadece dişiliğine göre kadına değer veren, güzel(!) bulmadığı kadını önemsemeyen kişiliksiz erkeklerin de kadından, kadının tavır ve davranışlarından şikâyet etme hakkı yoktur.
Sokaklarda, caddelerde argo, kaba, küfürlü konuşan; ahlaksızlığın, edepsizliğin her türlüsünü aleni yapabilen erkekleri dizginlemeden sadece kadınlara yüklenmek haksızlıktır.
Kadının giyimi kuşamı nasıl eleştirilebiliyorsa erkeğinki de eleştirilmelidir. Moda denen illet, şu anda kadınlar kadar erkekleri de esir almıştır. Topuk üstü daracık pantolon, çorapsız babet, üste giyilmiş ceket, ucube saçlar, yolunmuş kaşlar, ağdalanmış vücutlarla iğrenç görünen erkekler; insanı tiksindirip erkekliğinden utandırıyor.
Günümüz erkekleri(!) ne ev geçindirmekte ne de evin sorumluluğunu almakta geleneksel erkek modeline uyuyor. Çoğunluğu sorumsuz, diploma sahibi çalışan kadın arayan, zengin bir kayınpedere sırtını dayayıp mirasa konmak isteyen kişi/liksiz/ler. Kadını para, daha lüks bir yaşam, ev, araba olarak gören hemcinslerimiz yüzünden kadın evinden, eşinden, çocuğundan -varsa tabii- uzaklaşıp fıtratına aykırı şekilde kendini sokaklara, caddelere, iş hayatına veriyor. Bir dostumuz, “Kadın sudur, erkek kap; erkek dirayetli bir adam olursa kadın erkeğin şeklini alır.” derdi. Şimdi bakıyorum da kadınları fıtratından uzaklaştıran erkeklerin onlara sunduğu dünya, onlardan beklentileri ve onlarda değer verdikleri ya da vermedikleri şeyler.
Özetle: Erkeklerimiz erkek olup adamlığına halel getirmediği zaman kadınlarımızın sorunlarını daha az konuşup onları daha az eleştiriyor olacağız.
Selam ve dua ile…