Sosyal medyada insanı gülümseten aşağıdaki söz dolaşıyor uzun zamandır, hepiniz görmüşsünüzdür mutlaka… Ne diyordu Orada?
“Ecevit öldü, hepimiz solcu olduk; Barış akarsu öldü, hepimiz rakçı olduk!..
Hrant Dink öldü, hepimiz Ermeni olduk; Muhsin Yazıcıoğlu öldü, hepimiz ülkücü olduk!..
Türkan Saylan öldü, hepimiz laik olduk; Allah Bülent Ersoy’a uzun ömür versin!..”
Ülkemizdeki kafası karışık; kendi ülkesi ve milletiyle küs, elin gâvuruyla barışık olanların durumunu çok iyi özetliyor aslında…
Güzel ülkemde ne kadar varsa dinsiz, donsuz; Fransız’a duyarlı, kendi ülkesine Fransız… Bir araya gelmiş bütün hırsız, yolsuz, arsız; hepsi çok üzgün, kahrından ölüyor, sanırsın Müslüman değil hiçbiri, hepsi Fransız… İslam coğrafyasında oluk oluk akan kana, dökülen gözyaşına duyarsız; ölen bir Fransız için Fransız’dan daha Fransız… Kendi ülkesindeki terör ve terörist için kılını kıpırdatmaz kansız; Batı’daki en küçük olayda bazen İngiliz olur, bazen Ermeni, bazen Fransız… Sen bu milletin neyi oluyorsun be vicdansız?
Türkiye teröristle mücadele ederken suçlarlar hep devleti, Batı söz konusu olunca hatırlarlar insaniyeti… Bir gayri Müslim ölünce kahrolur, güya eylem yapar, ortaya çıkar soyunur, çırılçıplak bedeni; bu da yetmez kâh Yunan olur, kâh İngiliz, kâh Ermeni… Çözemedim bu işin nedir nedeni, seni tanımak için araştırmak lazım dedeni… Toplamışsın peşine üç beş cahili, örnek almışsın deden Ebu Cehil’i… Mesken tutmuşsun barı, pavyonu, sahili; harici olanlar hep dostundur, düşmanındır yerli olan ahali… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Çok hoşgörülüsün Budist, Yahudi ve Hristiyan’a; uşaklık edersin İngiliz, Fransız, Alman’a…
Nefret kusarsın Müslüman’a, İslam’a, imama; hayransın rahibeye, papaza, haham’a…
Bir de elebaşı var, diyorsun ona hâlâ hoca; ülkeyi yönetmeye kalkıyor, olamamışken bir kadına koca… Ölen hiçbir Müslüman için yayımlamazken bir taziye, bir gâvur ölünce dönüyor canlı cenazeye… Sen nasıl bir hocasın ki bir Müslüman için dökmezken gözyaşını, ölen bir gayri Müslim olunca kaldıramıyorsun başını… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Üç kuruş değer vermezsin Müslüman’ın kanına, canına; tırnağı kanasa bir gayri Müslim’in yenik düşersin heyecanına… Yahudi’nin tırnağı kanasa dökülür gözyaşı, gece gündüz edilir dua; düşman bellediğin Müslümanlar için beddua üstüne beddua… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Sen bu millet ve devletin püsküllü belasın başına, gözünü dikmişsin ekmeğine aşına… Artık bu millet belledi seni, sana aşina; biliyor âşık değilsin kendisinin kara gözüne, kara kaşına… Kendine gel artık aklını al başına, bilesin bu millet bakmayacak artık gözyaşına… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Sıkışınca dönersin pervane gibi, senin gibilerin yeri cehennemin dibi… Senin gibi dönekleri çok gördü bu ülke; biliriz ki birlik olunca yeter Laz’a, Zaza’ya, Çerkez’e, Kürt’e, Türk’e… Sen tanımıyorsun henüz bu milleti, yok etmesini bilir içindeki illeti… Hürriyetine, izzeti nefsine düşkündür, kabul etmez zilleti; her zorluğa katlanır, her düşmanı alt eder yine de bırakmaz fazileti… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Bu milletin sevinci sizin kederiniz, bu milletin kederi sizin sevinciniz oluyor hep… Bu milletin değer verdiklerini küçümser, değersiz gördüklerini baş tacı edersiniz… Bu milletin dost bildiklerine düşman, düşman bildiklerine dostsunuz… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?
Milletin değerlerine savaş açarsın; Müslümanlara karşı cevval, gâvura karşı naçarsın.
Bazen solcu, bazen sağcısın; bazen Türkçü, bazen Kürtçüsün; bazen PKK’ya hevalsin, bazen paralelsin… Ama hep ülkeyi karıştıran elsin… Affedersiniz, siz bu milletin neyi olursunuz?