Bu ülkede bir 28 Şubat karanlığı yaşandı.
Bu ülkede Batı’nın Orta Çağ karanlığını, Orta Çağ karanlığına son verenlerin torunlarına yaşattı batıl fikirlerin batık yaratıkları.
Bu ülkede 28 Şubat; birilerine haksız kazanç kapısı oldu, birilerine haksız makam elde etme fırsatı sundu.
Bu ülkede 28 Şubat; ayakların baş, başların ayak olmasına sebep oldu.
Bu ülkede 28 Şubat, insan yerine konulmayacak yaratıkların âdeta “yaratıcı” rolüne bürünmesine yol açtı.
Bu ülkede 28 Şubat; ülkenin asli sahiplerinin öz yurdunda parya muamelesi görmesine zemin hazırladı.
Bu ülkede 28 Şubat’ın zulmünü, ihanetini, aşağılık zihniyetini önemli bir kesim iliklerine kadar yaşadı.
Bu ülkede 28 Şubat’ın fikir babalarının, uygulayıcılarının karanlık fikirlerine, karanlık niyetlerine, karanlık emellerine ak alınla, pak vicdanla direnerek geçit vermedi bu ülkenin asli sahipleri!..
Bu ülkede 28 Şubat’ı bin yıl yaşatmaya çalışanları, Orta Çağ karanlığı zihniyetleriyle birlikte karanlığa gömdü bu ülkenin aydınlık yarınları için çalışan imanlı insanları.
Bu ülkede 28 Şubat’la ülke ve millet üzerine oyun kurmaya çalışanların oyunlarını başlarına geçirdi Anadolu’nun küçümsenen, aşağılanan irfan sahibi Müslümanları.
Bu ülkede 28 Şubat’ı planlayan, uygulayan, hizmet eden kim varsa millet onları illet olarak görüp çöpe attı ve ülkeyi, devleti kendisine sahip çıkacağını düşündüğü lidere ve kadrolara emanet etti. Hamdolsun ki o kadrolar ve lideri de ülkedeki 28 Şubat karanlığını, 28 Şubat’ın puslu havasını çok kolay ve çok kısa sürede olmasa da dağıtmayı başardı. 28 Şubat’ın önemli aktörlerini de yargı karşısına çıkardı ve sembolik de olsa hesap sordu.
Ancak 28 Şubat bir ateşse o ateşi harlayan, o ateşe benzin döken ve kendini “gazeteci” ya da “medya patronu” olarak pazarlayan postal yalayıcılara, leş kargalarına pek dokun/a/madı.
Sürekli askeri, sivil generalleri, üniversiteleri kışlaya çevirenleri Müslümanlara daha fazla zulme davet eden, attığı manşetlerle ülkede gündemi belirleyen, İslami hassasiyet sahibi insanları hep hedefe koyan biri ve patronu vardı ki 28 Şubat’la ilgili ne ceza aldı ne hesabını verdi sebep olduğu zulümlerin. Kendini “Pop-Sosyolog” olarak lanse eden; sapıkça fikirleri ve alçakça yayınları ile ülkenin karanlığa gömülmesi için var gücüyle çalışan bu kişi hâlâ ceza almış değil.
Yakın zamana kadar sesi pek çıkmayan, en azından ceza alma korkusuyla yaşayan bu kişi, artık herhangi bir ceza almayacağına iyice kanaat getirmiş olmalı ki yine 28 Şubat güzellemelerine başlamış, yine 28 Şubat’ta mağdur edilenlerin yaşadıklarını hafife alır olmuş, yine 28 Şubat’ın çilesini çekenlere salya sümük saldırır olmuş.
Haklı, çünkü suçlarının hesabını vermedi…
“Gerekirse silah bile kullanırız”, “411 El Kaosa kalktı” gibi manşetlerinin hesabı sorulmayan kişi, şimdi iyice arsızlaşıp, huysuzlaşıp saldırganlaşır ve 28 Şubat zulmünü anlatan sergiyi gezdikten sonra da utanmadan FETÖ’ye selam çakıp şu sözlerle hepimize aba altından sopa gösterir:
“28 Şubat’tan bu sanat olayı çıkarsa… Yarın Silivri döneminden neler çıkar…”
Bu darbe sever, kaos planlayıcısı için yollar hâlâ Silivri’ye çıkmayacak mı?