ODTÜ Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzman Araştırmacı Tayfun Hız, bir fotovoltaik panelin ekonomik ömrünün ortalama 25-30 yıl olduğunu, bu süre dolduktan sonra panellerden istenilen verimin alınamadığını söyledi.
Türkiye'de ilk güneş enerjisi modüllerinin ortalama kurulu gücünün 230-250 vat, mevcut durumda ise ortalama kurulu gücün 450 vat olduğu varsayıldığında, 40 milyondan fazla fotovoltaik modülün işletimde olduğunu belirten Hız, şöyle konuştu:
"Bu panellerin bir kısmı arızalar, hasarlar ve doğal etmenler nedeniyle devre dışı kalıyor. 2030-2035 gibi Türkiye’de ciddi bir modül atığı akışı başlayacak. 40 milyon modül, yine ortalama hesapla 800 bin ton eder. Bir panelin yüzde 90'ı geri dönüştürülebiliyor. Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda belirlenen 2035'te 52,9 gigavat hedefini yakalarsak, 2060'ta bu atık miktarı 2,4 milyon tonu bulacak. Bu atık, sıradan bir malzeme değil, içerisinde cam, alüminyum, bilhassa yüksek saflıkta silisyumdan elde edilen hücreler, iletken olarak bakır ve özellikle de kıymetli bir emtia olan gümüş var. Bütün bu kıymetli malzemeyi çöpe atmak, toprağa gömmek ya da yakmak çok büyük bir ekonomik kayıp. Üstelik çevresel etkileri de olabilecek bir durum."
Hız, fotovoltaik hücrelerin üretildiği hammaddelerin doğada sınırsız olsa da saflaştırılmış haliyle kıymetli ancak karbon ayak izinin yüksek olduğunu ifade etti.
Dünyada bu ham maddeleri üreten bir kaç ülke olduğunun altını çizen Hız, "Ekonomik ömrü dolan panellerde en basit ve istenmeyen yöntem, bunların çöp olarak depolama sahalarına gömülmesi. Bir başka seçenek de atıktan enerji amacıyla yakılması. Eğer geri dönüşüm yapmazsak panellerin akıbeti bu oluyor. Halbuki, döngüsel ekonomi ilkelerine göre, hasarsız güneş panellerinin öncelikle bir başka yerde kullanılması ya da elden geçirilerek yenilenme seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekiyor." dedi
"KİRLETEN ÖDER" ÖNEMLİ BİR PRENSİP
Geri dönüşüm sürecinin, imalat sürecinin tersi yönünde işlediğini dile getiren Hız, ancak güneş panellerinin en etkin olarak hangi yöntemle geri kazanılacağının sektör genelinde kabul görmüş tek bir yaklaşımın henüz olmadığını kaydetti.
Hız, geri dönüşüm maliyetini kimin ödemesi gerektiği konusunda çeşitli yaklaşımlar olduğunu, en geçerli anlayışın ise "kirleten öder" prensibine dayandığını anlattı.
Avrupa Birliği’ndeki mevcut düzenlemelere göre, bir panelin ürettiği elektrikten kim faydalandıysa, maliyetin de ona yansıtılması gerektiğine işaret eden Hız, şöyle konuştu:
"İtalya'da evinizin çatısına kurduğunuz panele devletin verdiği desteğin son yılında panel başına 12 avro kesinti yapılıyor. Panellerin ömrü bitince santral sahibi fonda biriken parayı alıp, götürüp geri dönüşümü yapacak tesise ödemesini yapıyor. Böylece, maliyetin bir kısmı kirleten tarafından karşılanıyor. Geri dönüşüm yapan firma bu gelirin yanı sıra atıktan elde ettiği malzemeyi yeniden satarak ya da kullanarak biraz daha gelir elde ederek işlerini sürdürebiliyor. Fransa atık miktarını kontrol altında tutarak sektörün rekabetle boğuşmaması için fotovoltaik atık geri dönüşüm görevini tekel olarak bir firmaya vermiş durumda. Bizim önümüzde zaman var ama boşa geçirmememiz gerekiyor."
"FOTOVOLTAİK ÜRETİCİ VE YATIRIMCILARI GERİ DÖNÜŞÜMDE SORUMLULUK ALMALI"
Hız, dünya genelinde bu konuda düzenleme yapan ülke sayısının çok fazla olmadığını, bu açıdan Türkiye'nin Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Yönetimi Hakkında Yönetmelik ile adım atan ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Henüz bunu dahi yapmamış sanayileşmiş ülkeler olduğuna dikkati çeken Hız, "Türkiye'deki fotovoltaik panel üreticilerinin atık yönetimi sorumluluklarının bilincinde olmaları ve ömrünü tamamlamış panelden değer elde ederek maliyeti düşürme yollarını ciddi olarak düşünmeleri gerekiyor. Aynı durum GES yatırımcıları için de geçerli. Santral ömrünü tamamladığında, ellerindeki panellerden nasıl kurtulacaklarını baştan dikkate almaları, ekipman tedarik sözleşmelerinde garanti süresi, performans gibi hususların yanında bu konuya da yer vermeleri gerekiyor." diye konuştu.
Hız, ODTÜ-GÜNAM'da fotovoltaik atıkların geri dönüşümü ile ilgili olarak neler yapılabileceği, ne tür stratejiler izlenmesi gerektiği, sektörün teknik ve ekonomik fizibilitesinin durumunu incelemek üzere Ahiler Kalkınma Ajansı ile birlikte proje yürüttüklerini sözlerine ekledi.