Vefa, sorumluluk duygusunun genişletilmiş şeklidir. Dünyaya gelmeden  önce ruhlarımız insanın  başlangıç  noktası ile  tanıştı. Bela diyerek, şahitliği onaylan insana, vefanın fısıldanışıydı o an. Toplum düzenini sağlayan, ayrıştırmadan, sınıf kavgalarından uzak bir şekilde insanı özüne ziyaret ettiren duygudur. Kendinden emin bir kimliği taşıtır insana. Ve arayıp da bulamadığımız hisse, onur konuğu kılar. Yani mutluluğa. Merhum Akif İnan’ın ‘Bütün giysileri yırtsak yeridir/yeter bize vefa elbiseleri’ dizeleri ile selamlıyorum dostlarımın kalbini. İnsanı, insan olduğu için yücelten ve konumlandıran barışçıl duygunun adıdır, vefa. İçinde af olan, affı kalplere saran, insanı özünde tamamlayan vefa duygusu ile onurlanmak herkese nasip olur mu ki? Vefalı insan, sadakati omzunda taşıyan insandır. Bundandır yardım duygusunun, karşılık beklenmeden ikram edilişi. Vefasızlık, toplum güvensizliğini artırarak, robotlaşan insan modeli ile baş başa bırakır bizi. Vefasız insan bencildir, menfaatçidir. Kanaat duygusundan habersizdir. İnsani duygulardan uzak olan modern dünya insanı için, insanlık çok önemli gibi bir görüntüdür. Bununla birlikte ‘insanlığın’ açılımı ile kavgalı oluşları, insanlık tanımlarının içinin boş olduğunun işaretidir.  Çünkü düzen, çıkar iletişimi üzerine kurulmuştur. İyilik ile tamamlanmıyor insanlık. Karşıdaki kişinin ihtiyacını gideriyorum, yaşamak için bunu zaten yapmak zorunda diyen mantığın, toplumu getirdiği yer, hissizlik. Huzur evlerinin çoğaldığı, kardeşliğin, selamın yük haline geldiği bir çağda, vefayı aramak nasıl bir his diye düşündüğünüz oluyor mu? Şuurlu bir Müslüman eksikliği kapatandır, abartan değil. Ya da bizler- hatayı, hata ile kapatan dostlarız. Vefalı insan önce kendine dürüst ve adildir.  Vefayı anlatıp, yaşamayanlar tarafından duygu sömürüsüne nail olmak, acıların katmanlaşarak ruha yayılmasıdır. Orada yıpratılmak, vebaldir. Maddenin hakim olduğu dünyaların iç evleri; tatminsiz, huzursuz ve hiddet kaynağıdır. Kızılderililer için toprak vefadır. İnsan da vefanın çocuğudur. Toprağa bir borcumuzun olduğunu unutmamalıyız. Vefanın yüceliği ile şereflenmek insanlığın tek nakaratıdır notası, kalbin atışı olan. Özü ile kavgalı insanın dostu, kardeşi, sevdiği, dava arkadaşı gerilerde kalmıştır. Onun rotası şöhret ve maddi yapı olmuştur. Kendine saygısı olmayan insan, acımasızdır. Her gün biraz daha yaralanıyoruz, ahlaki duyguları terk eden kişiler tarafından sarılıyor etrafımız. Birinden kaçıyoruz, diğerine yakalanıyoruz. Küçük bir teşekkürü dahi birbirine çok gören toplum olmaya başladık. Yemeğimi bitiren çocuk, annesine eline sağlık diyemiyor. Vurdumduymaz, kendi başına buyruk, değer yargılarından kopuk bir toplum tabakası oluşmakta. Kimlikleri ile kavgalı insanlar, vefa duygusunun ehemmiyetini bilmek dahi istemezler. İnsanın yüzü varsa geriye döner, dostlarını selamlar zaman zaman. Bugüne inanışın vefasını yücelten, Şeyh Şamil’in sözünü bırakıyorum. “Dünyada menfaat için sevgi gösterisinde bulunan, insanlar kadar alçağı yoktur.” 

Kalplerin sevgi ile örülmesi dileği ile…