Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika’nın İsrail aleyhinde açtığı soykırım davasında ihtiyati tedbir kararını cuma günü açıkladı.
Açıkça ateşkes çağrısı yapılmayan kararın İsrail’e “kırmızı kart” yerine “sarı kart” gösterdiği yorumları yapılırken davanın reddedilmesini isteyen İsrail’in talebinin kabul edilmemesi, davanın esastan görüşülecek ve İsrail’in resmen soykırım suçlamasıyla yargılanacak olması memnuniyetle karşılandı.
Kararın İsrail’in dokunulmazlığının sona ermesi yönünde atılmış önemli bir adım olduğu, İsrailli yetkililerin işledikleri savaş suçları sebebiyle yargılanıp mahkûm edilmeleri yönünde bir umut doğduğu söylenebilir.
Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılara son vermesi ve insani yardım konvoylarına engel olmaması için İsrail’e daha fazla baskı yapmak gerekiyor.
Filistin cephesinin “Yetmez ama evet” dediği kararın ardından İsrail’in ve müttefiklerinin birtakım karşı adımlar atacakları tahmin ediliyordu.
Ancak o adımın ilki beklenenden hızlı geldi.
Önce ABD, ardından da İngiltere, İtalya, Kanada, Avustralya, Finlandiya, Almanya ve Hollanda Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA)’ya finansal desteğini durdurdu.
Söz konusu ülkeler bu kararı, İsrail’in 7 Ekim’deki saldırılara UNRWA çalışanlarından bazılarının da karıştığı yönündeki şikâyeti üzerine aldı.
Washington’dan yapılan açıklamada, UNRWA’nın 12 çalışanının İsrail’e yönelik saldırılara karışmış olabileceği iddiasından ABD’nin “son derece rahatsız” olduğu ifade edildi.
UNRWA’nın sitesinde verilen bilgiye göre, örgütün Gazze Şeridi’nde 10 binden fazla çalışanı var.
Söz konusu çalışanlardan sadece 12’sinin 7 Ekim’deki saldırılara karıştığı iddiasıyla örgüte sağlanan finansal desteğin kesilmesi Lübnan, Ürdün, Suriye, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da yaşayan milyonlarca Filistinli mültecinin topluca cezalandırılması demek.
Üstelik söz konusu UNRWA çalışanlarının saldırılara katıldıklarını iddia eden de İsrail.
Yani henüz ortada kanıtlanmış bir durum yok.
Oysa İsrail saldırılarında 150’ye yakın UNRWA çalışanının hayatını kaybettiği ve BM çatısı altında faaliyet gösteren kuruluşa ait binaların vurulduğu bir gerçek.
O saldırılar ve şehitler için hiçbir tepki gösterilmedi.
UNRWA, Filistin davasını tasfiye etmek ve farklı ülkelerdeki Filistinli mültecilerin atalarının topraklarına dönme hayallerini yok etmek isteyen İsrail’in uzun süredir hedefinde.
İsrailli jeostrateji ve kamu politikaları uzmanı Noga Arbell, geçenlerde İsrail parlamentosu Knesset’te yaptığı konuşmada Filistinli mültecilerin gıda ve eğitim başta olmak üzere temel ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynayan kuruluşun acilen yok edilmesi gerektiğini söylemiş ve “UNRWA’yı yok etmeden savaşı kazanmamız mümkün değil.” demişti.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz önceki gün yaptığı açıklamada, İsrail’in savaştan sonra UNRWA’nın Gazze’de faaliyet göstermesini engellemeye çalışacağını söylerken ana muhalefet lideri Yair Lapid de UNRWA yerine “Hamas’la iş birliği yapmayacak alternatif bir örgüt” kurulması çağrısında bulundu.
Kısacası, UNRWA’ya finansal desteğini kesen ülkeler İsrail’in Filistinlileri “açlıkla terbiye etme” ve tehcir politikasına hizmet ediyor.