Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’ye destek amacıyla Yemen’e müdahalede bulunan koalisyon güçlerinin cuma günü başkent Sana’ya düzenlediği hava saldırısında, Umman Büyükelçisi’nin konutunu vurduğu haberi gündeme düştü.

Husilere ve Ali Abdullah Salih’e bağlı güçlere karşı savaşan Körfez koalisyonunun, Umman Büyükelçisi’nin konutuna düzenlediği saldırı kaza mıydı, yoksa kasıtlı mı gerçekleştirilmişti?

Bilerek ve isteyerek düzenlenen bir saldırıysa, dış politikada diğer Körfez ülkelerinden oldukça farklı bir çizgiyi benimseyen ve İran’a yakın duran Umman’a gözdağı mı verilmek istenmişti?

Henüz bu soruların cevabı net değil.

Medyada yer alan haberlerin ardından Maskat, saldırıyı şiddetle kınayarak büyükelçilik ikametgâhının vurulmasının uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu hatırlattı.

Ayrıca, Birleşmiş Milletler’den Yemen’deki savaşı sona erdirmek için acilen harekete geçmesini istedi.

Körfez koalisyonuna Riyad öncülük ettiği için Suudi Arabistan Büyükelçisi Umman Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak saldırıdan duyulan rahatsızlık iletildi ve protesto notası verildi.

Notada, Umman Sultanlığı’nın Sana’daki büyükelçilik konutunun hedef alınmasının kabul edilemez olduğu ifade edilerek Suudi Arabistan’dan izahat talep edildi.

Umman, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’e müdahale eden koalisyona katılmayan tek ülke.

İran’la ve Tahran’ın bölgedeki uzantılarıyka ilişkileri gayet iyi.

Dahası, Amerika’yla İran arasındaki gizli görüşmelere arabuluculuk yaparak 5+1 ile Tahrah arasında anlaşma sağlanmasında önemli rol oynadı.

Umman Dışişleri Bakanı Yusuf Bin Alevi, Nisan başındaki açıklamasında, İran’ın nükleer programıyla ilgili yürütülen görüşmelere karşı çıkan Körfez ülkelerini eleştirerek, savaşı barışa tercih edenlerin çok büyük kayıplara ve hatta felakete hazır olması gerektiğini söylemiş, Körfez koalisyonunun Yemen’e müdahalesi hakkında da “Tarihin, Umman’ın kardeş Yemen’e saldırdığını yazmasını istemiyoruz” demişti.

Yusuf Bin Alevi’nin bu açıklamalarının Riyad, Abu Dhabi ve Manama’da nasıl bir öfkeye yol açtığını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Tüm bunların üzerine bir de Ma’rib vilayetinde koalisyon güçlerinin kullandığı askeri üssün silah ve mühimmat deposuna geçtiğimiz günlerde düzenlenen saldırıda çoğu Birleşik Arap Emirlikleri askeri onlarca koalisyon askerinin hayatını kaybetmesi gelince Körfez ülkelerinin Husiler ile Washinton arasında arabuluculuk yapan Umman’a öfkesi iyice kabardı.

Umman Büyükelçisi’nin Sana’daki konutuna saldırı işte böyle bir ortamda gerçekleşti.

Saldırı, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olup “hariçten gazel okuyan” Maskat’a gönderilen bir mesaj olarak algılandı.

Maskat’ın saldırıyla ilgili açıklamalarından, resmi protestosundan ve Birleşmiş Milletler’i göreve davet etmesinden sonra koalisyon güçleri sözcüsü General Ahmed Asiri’nin konuyla ilgili yaptığı açıklama ise oldukça ilginçti.

Asiri, Sana’da hiçbir büyükelçinin konutunu bombalamadıklarını söyledi ve saldırının Husiler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini îma ederek, hava saldırısı ile havan saldırısının ilk bakışta ayırt edilebileceğini belirtti.

Tabii, Asiri’nin kafaları karıştıran bu açıklamasını “Mesaj yerine ulaştı, daha fazla uzatmaya gerek yok” şeklinde de okumak mümkün.