Merih Demiral’ın Avusturya maçı sırasında gol sevincini göstermek için yaptığı bozkurt işareti üzerinden bir bardak suda fırtına kopardılar.
Linç kampanyasını ilk başlatanlar Almanya’daki ve Avrupa’daki eski tüfek solcular ve PKK sempatizanlarıydı. Bunların Türkiye’deki uzantıları da hemen söz konusu linç kampanyasına dâhil oldular.
Merih Demiral bozkurt işaretini ne bir olaya ne bir şahsa ne de toplumsal bir kesime işaret ederek yapmamıştı.
Öylesine bir sevinç gösterisiydi…
Buna rağmen bu çevreler, olayı kontekstinden koparıp Madımak katliamından tutun faşizme hatta Nazizmin svastikasına kadar bağlamaktan ar etmediler.
Sonuçta Türkiye karşıtı her meseleye, önünü arkasını düşünmeden müdahil olmayı ve Türkiye’ye parmak sallamayı alışkanlık edinmiş olan bazı Alman siyasetçiler de olaya müdahil oldu.
Bunların yürüttüğü kampanya ile UEFA, savunmasını aldığı gün Merih Demiral’a iki maç oynamama cezası verdi.
İngiliz bir oyuncunun, karşı takımın taraftarlarını işaret ederek müstehcen bir hareket yapmasının cezasını erteleyen aynı UEFA, Merih Demiral konusunda ise farklı davranmayı tercih etti.
Bu çifte standardı, bu nefreti iyi biliyoruz.
Bunun adı Türkofobi yani Türk korkusu!
Esas ırkçılık da budur.
Siz bu numaralarla, ayak oyunlarıyla belki Türkiye’nin Hollanda karşısında kaybetmesini sağlayabilirsiniz ama bir maçta galip gelmekten daha önemli olan, bu çifte standardınızın Türk milleti ve İslam âlemi tarafından not edilmesi.
Milyonları bir kez daha uykusundan uyandırdınız, teşekkürler.