ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail konusunda kraldan çok kralcı olduğu ve seçim kampanyasında ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşımayı vaat ettiği, uluslararası toplumun tepki gösterdiği Yahudi yerleşim birimi inşasına onay verdiği biliniyor.
Selefi Barack Obama’nın başkanlık süresi sona ermeden gerçekleştirmek istediği bir hedefi vardı:
İran’la nükleer programı konusunda anlaşma yapmak.
Obama, Beyaz Saray’dan ayrılmadan önce o anlaşmanın yapılabilmesi için Körfez’deki ABD müttefiklerinin tepkileri başta olmak üzere birçok riski göze aldı.
İran’ın önünü açtı ve Tahran’ın yayılmacı politikalarına sessiz kaldı.
Trump’ın da başkanlık koltuğunda otururken gerçekleştirerek tarihe geçmek istediği bir projesi var:
İsrail ve Filistinliler arasında kalıcı barış anlaşması imzalanmasını ve Tel Aviv’le Körfez başkentleri arasında diplomatik ilişkiler kurulmasını sağlamak.
Bunu başardığı takdirde Nobel Barış Ödülü almayı hayal ediyor dahi olabilir.
Ortadoğu’da hâlihazırda yaşanan birçok gelişme, Trump’ın bu projesiyle ilişkili.
Mısır cuntası lideri Abdülfettah Es-Sisi tarafından “Safkatu’l Asr” (Yüzyılın Anlaşması) olarak adlandırılan proje, tamamen İsrail yanlısı bir proje ve gerçekte Filistin davasının tasfiyesi anlamına geliyor.
New York Times gazetesi, geçenlerde özel bir ekibin İsrail ve Filistinliler arasında kalıcı barış anlaşması için plan yapmaya başladığını yazdı.
Trump’ın öncülük edeceği ve daha öncekilerden farkı olacağı öne sürülen planın 2018’in başlarına kadar tamamlanmasının beklendiğini ifade etti.
Haberde ayrıca, ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt’ın “Kalıcı bir barışa ulaşmak amacıyla son aylarda İsraillileri, Filistinlileri ve bölge liderlerini dinlemek için çok vakit harcadık” dediği belirtildi.
Katar’a uygulanan kuşatma, Mısır’ın öncülük ettiği uzlaşma anlaşmasıyla Gazze Şeridi’nde yönetimin Hamas’ın elinden alınması, Lübnan’da Saad El-Hariri’nin istifa etmesi, Suudi Arabistan’da yaşanan baş döndürücü değişim; tüm bunlar “Yüzyılın Anlaşması”nın yaklaştığına işaret ediyor.
Bir başka işaret de Mahmut Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi’ne yapılan baskılar.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, önceki gün “Filistinliler İsrail’i cezalandırmak için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvururlarsa ve İsrail’le kalıcı barış için ciddi bir müzakere sürecine girmezlerse Washington’daki Filistin Kurtuluş Örgütü Temsilciliği’nin izni yenilenmeyecek” demişti.
FKÖ, Amerika tarafından hâlâ terör örgütü kabul edilse de Oslo Anlaşması’ndan sonra Washington’da temsilcilik açmasına izin verilmişti.
O izin bugüne kadar her altı ayda bir yenileniyordu.
İznin yenilenmemesi temsilciliğin kapatılacağı anlamına geliyor.
Yani Washington, Abbas’a “FKÖ Temsilciliği’nin kapatılmasını istemiyorsanız İsrail’le masaya oturun” tehdidinde bulunuyor.
Trump’ın yılbaşında açıklamaya hazırlandığı planı reddetmemesi için Filistin Yönetimi’ne şantaj yapıyor.
Filistin Yönetimi, temsilciliğin kapatılmasının kabul edilemez olduğunu, barış sürecini ve Amerika-Filistin ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini açıkladı.
Fakat Washington, Abbas ve adamlarının “İlişkilerimizi gözden geçiririz” şeklindeki tehditlerinin herhangi bir ağırlığının olmadığının farkında.
Bu nedenle “FKÖ Washington Temsilciliği kapatılsa da Filistin Yönetimi’yle ilişkilerimiz devam edecek” diyor.