Türkiye’de ırkçılığın, mülteci ve Arap düşmanlığının tehlikeli boyutlara ulaştığına dair yorumlar yapılırken Kuveytli bir turistin Trabzon’da darbedilip hastanelik olması öncesinde ve sonrasında yaşananların birçok açıdan analiz edilmesi gerekiyor.
Öncelikle sosyal medyada koparılan fırtınayı bir yana bırakıp sakin bir şekilde tüm tarafları dinleyerek ne olup bittiğini öğrenmeliyiz.
Darbedilen Kuveytli, bir kafeye girip oturduklarını ve daha sonra çocuklarının başka bir lokantadan sandviç getirdiğini, bunun üzerine Suriyeli garsonun “Dışarıdan yiyecek getirmek yasak” dediğini, böylece aralarında tartışma yaşandığını, garsonun kendilerini kovduğunu ve “Siz zaten kabasınız” dediğini, polise selam verip elini uzattığını ve polisin kendisiyle tokalaşmadığını, bu sırada bir kişinin yumruk attığını ve bir başka kişinin de arkadan başına vurduğunu söylüyor.
Tartışmanın yaşandığı kafenin yetkilisi Suriyeli ise Kuveytliye kibarca dışarıdan yemek getirmenin yasak olduğunun söylendiğini, bunun üzerine Kuveytlinin bağırmaya başladığını, çalışanlara hakaret ettiğini ve küfürler savurduğunu, “Müdürünüzü çağırın” dediğini, talep ettiği şeyleri artık almayacağını ve ücretini ödemeyeceğini söylediğini, dışarıya çıkıp bağırıp çağırmaya devam ettiğini anlatıyor.
Her ikisinin söylediklerinden anlaşıldığına göre, tartışma Kuveytli turistlerin oturdukları kafeye başka bir lokantadan yemek getirmeleriyle başlamış.
Kendi anlattığına göre Kuveytli turist, Suriyeli garsona “İkimiz de Arap’ız” demiş ve dışarıdan yemek getirmelerinin görmezden gelinmesini istemiş.
Kısacası, olay aslında müşteri ve iş yeri çalışanları arasında yaşanan sıradan bir tartışma.
Sosyal medyada yapılan yorumlarda Araplardan ve hatta Kuveytlilerden birçok kişi, oturduğu kafeye dışarıdan yemek getiren Kuveytli turistin yanlış yaptığını söylüyor.
Sokağa taşan tartışma sırasında konuyla ilgili olmayan bir Türk vatandaşının, polisin yanında Kuveytli turiste vurmasıyla olay bambaşka bir boyuta taşınmış.
Trabzon Valiliğinin açıklamasında söz konusu kişinin tartışmayı “turistlerin polise mukavemet ettiği” şeklinde yorumladığı belirtiliyor.
Turiste saldırı için böyle bir gerekçe olabilir mi?
Uygur Türklerine yapılan zulmün intikamını almak için Koreli turistlere saldırma ahmaklığının bir başka versiyonu.
Polisin olayla ilgili anlatımını henüz bilmiyoruz.
Kuveytli turist, darbedilmesinin bilerek engellenmediğini iddia ediyor.
Polisin turistle tokalaşması elbette gerekmez ancak darp olayında gerçekten bir ihmal varsa cezasız kalmamalı.
Trabzon’da yaşananlar Türkiye’yi karalamak için pusuda bekleyen ve bu tür olayları fırsat bilenler olduğunu da net bir şekilde gösterdi.
Ne yazık ki milliyetçilik adı altında yapılan mülteci ve Arap düşmanlığı, dışarıda yürütülen algı operasyonlarını besleyerek bin türlü yalanın ve iftiranın doğru zannedilmesine yol açıyor.
Arap ülkelerinden ve özellikle Körfez bölgesinden gelen turistlerin birçoğu, Türkiye’yi Müslüman ülke olduğu ve aileleriyle birlikte rahat tatil yapabildiği için tercih ediyor.
Kültür farklılığı ve benzeri sebeplerle yaşanabilecek ufak tefek olayların milliyetçilik adına yapılacak yanlışlarla büyütülmesi ülkemize zarardan başka bir şey getirmez.