Türkiye’deki yüksek enflasyonun sadece dolar sebebiyle olduğunu zannediyoruz.

Yanılıyoruz…

Emlak satışlarında uzaya çıkmış fiyatlar, kiralamalarda kontrol edilemeyen artışlar yükselen enflasyonun kendilik sebebidir.

Türkiye’de yatırım maksatlı emlak alımlarını zorlaştıracak tedbirlerin hayata geçirilmesi meselesi her nedense düşünülmüyor.

Evet, konut yatırım aracı olmaktan çıkarılmalıdır. ‘Başımızı sokacak evimiz olsun’ tamam…

Şimdiye kadar alınacak ikinci konutun vergisi, alan-satan eşit mikyasta artırılarak, ‘Yatırım yaptım, lazım olunca satarım’ hastalığının önüne geçilebilmeliydi.

Neden geçilemedi?

Sebep, Türkiye’de inşaat sektörünün söz dinleyebilecek ölçüleri aşan, obez büyüklüğü mü?

Bakın şimdi;

Ülkemizde 2006’da yüzde 60,7 olan konut sahipliği oranı 2020’de yüzde 57,8’e gerilemiş. 2014-2020 arasında, altı yılda konut sahipliği oranı 3,3 puan azalarak yüzde 5,4 düşmüş.

TÜİK rakamları üretimin artmasına, satışların yükselmesine rağmen ev sahibi olma imkânının azaldığını gösteriyor.

Neden böyle?

Cevabı basit;

Türkiye’de emlak, yatırım aracı olarak alınıp satılıyor…

Depremin ardından dayanılmaz hâle gelen kiralara yapılan fahiş zamları, ev sahiplerine hapis cezası vererek çözemeyeceksiniz.

Nasıl mı çözülecek?

Avrupa ülkelerinin çoğunda ev sahipleri diledikleri kişiye, diledikleri fiyata ev veyahut iş yeri kiralayamaz.

Mal sahibi, belediye veyahut belirli akredite kuruma kiralamak istediği taşınmazının kaydını yaptırıyor.

Kiralanacak taşınmazı ölçülerine, eksiklerine, mevkiine göre değerlendiren kurum, uygun kiracıyı belirleyerek tespit ettiği ücret üzerinden kiralamayı yapıyor.

Kiralık ev arayanların müracaat ettiği kurum, kiracıya çocuk sayısına göre daireler tespit ediyor.

Kiralanacak dairenin fiyatına mal sahibi karar veremez. Kira artışında mal sahibinin söz hakkı yoktur.

Aracı kurum, kirayı her ay vergisini düşerek mal sahibinin hesabına yatırıyor.

Mal sahibi kiracısıyla görüşme ihtiyacı duymuyor.

Binada herhangi tamirat, tadilat olduğunda kurum tarafından ekipler gönderilir, eksikler giderilir, masraf kira bedelinden düşülerek kalanı ev sahibinin hesabına yatırılır.

Avrupa’da ilk konut alınırken vergi düşüktür. İkinciyi alırken neredeyse alacağınız dairenin yarısına varan vergi ödemek zorundasınız.

Avrupa’da uygulanan kiralama sisteminin TOKİ eliyle ülkemize uyarlanacak modeli konut edinme, kiralama meselelerinde devrim niteliğinde çözüm sağlayabilir.

TOKİ, Avrupa ülkelerinin çoğunda uygulanan sistemi Türkiye’de uygulamaya başlayabilirse;

Konut veya iş yeri sahibinin kiracı bulma derdi ortadan kalkar.

Kiracının kirayı vermeme durumunda, kira bedeli üzerinden oluşturulacak fondan kira mal sahibinin hesabına yatırılır.

Mal sahibinin taşınmazını kiraya vermemesi hâlinde uygulanacak yaptırımlar vergi kaybını önler.

Rayiçler sürekli güncellenir, eksik beyanlar ortadan kalkar, kayıt dışı para, sisteme kazandırılır.

Kiralamalarla birlikte satışlarda uzaya çıkan fiyatlar, kontrol edilemez artışlar kontrol edilerek enflasyon sebebi olmaktan çıkartılır.

Kiracılar kolay kiralama-ödeme, mal sahipleri endişesiz tahsilat imkânına kavuşur…