Tecahül-i arif (4)

Bu ülkede bir şeyi çok iyi anladım; çalışan çırpınan, canını, sağlığını hiçe sayan, gecesini gündüzüne katan yaranmıyor, yaranamıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bakalım; ama öncelikle belirtmek isterim ki, amacım asla Sayın Cumhurbaşkanımızla Aziz Yıldırım’ı aynı kefeye koymak değil. Lakin geçenlerde bir haber sitesinde hem Cumhurbaşkanımız hem de Aziz Yıldırım ile alakalı, her ikisinin de birtakım olumsuz benzerlikleri olduğu iddiasında bulundukları bir yazı okumuştum. Ben ise tam tersini düşünerek çok az da olsa ufak çaplı kendimce bir araştırma yapayım dedim fakat sadece Cumhurbaşkanımızın icraatlarını yazmaya kalksam bir spor yazarı olarak işin içinden çıkmam mümkün değil diye düşündüm. Ama ortak noktaları mevcut olan bulgulardan bazılarını yazmak istedim. Örneğin her ikisi de futbol başta olmak üzere sporu çok seviyorlar. Mesela her ikisi de sudan bahanelerle cezaevinde yattılar; Cumhurbaşkanımız okuduğu bir şiirden dolayı, Aziz Başkan da paralel kumpasın hazırladığı sözde şike davasından dolayı… Bir başka benzerlik her ikisinin de muhalifleri var ve her ikisi için de diktatör yakıştırması yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız için malum muhalefetin başındaki şahıs dozunu kaçırarak ithamlarda bulunması üzerine şimdi soruyorum; bu nasıl bir diktatörlük ki bazı ithamları olgunlukla göğüsleyenler ve her sözlü saldırıyı, çirkinliği, çirkefliği sadece hukuki yolla çözmeye çalışanlar diktatör olabiliyorlar? Komik yani. Düne kadar 50 cent dahi borç alamadığımız IMF’ye 5 milyon avro kredi açacak hale gelen bir ülkenin liderine bunlar yapılıyorsa daha ne diyelim ki, kıskananları Yüce Allah’a havale edelim; en iyisini Yaradan bilir.

Bu ülkede kim ne yaparsa yanına kâr kalıyor ya üzüntüm ondandır. Cumhurun başına düşmanlık, Türkiye Cumhuriyeti devletine düşmanlık sayılır. Aziz Yıldırım’a olan düşmanlık da Fenerbahçe’ye yapılan düşmanlıktır. Onun içindir ki millette bir Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım düşmanlığıdır gidiyor. Başka kulüp başkanlarını normal karşılayanlar söz konusu Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım olunca her türlü kalleşlik her türlü pislik kurgusu ile yerden yere vurmaya çalışılıyor. Adalet duygusu bulunmayan bu tarz insanlar bitki gibidirler. Ben onlara yıldırım çarpmışgiller familyası diyorum. Artık şunu çok iyi anladım ki bu camia sporun her dalında Avrupa arenasından çok kendi ülkesi içinde mücadele vermek zorunda. Bazı dostlarım der ki Aziz Yıldırım giderse Fenerbahçe düşmanlığı biter… Sakın başkan, sakın bırakma ve gitme, gidersen Fenerbahçe malum kişilerce kuşatılarak esaret altına alınır. Bazı dostlarım da der ki tarafsız yazmamışsın… Evet dostlar ben tarafsız yazmayı beceremedim, mümkünse siz bir ilki yapın bu yazdıklarımı tarafsız bir gözle okuyun. İşte o zaman sadece el insaf diyerek tarafsız yazdığımı görebileceksiniz arkadaşlar.

Tecahül-i arif (3)