Namıdiğer Gölge. Talha Bora Öge. Radyo7’nin ödüllü programcısı Talha Bora Öge Diriliş Postası’ndan Nusret Odabaş’a çok özel açıklamalarda bulundu. Öge, tüyleri diken diken eden canlı yayın anısını anlattı, ‘Allah sebat edenin yanındadır’ dedi. İşte Talha Bora Öge’nin samimi sözlerinden satırbaşları…
Yiğit namıyla bilinir derler ya. Namıdiğer Gölge. Talha Bora Öge. Türkiye'de radyo propramcısı denilince akla gelen ilk isimlerden. Radyo 7'nin başarılı programcısı Talha Bora Öge 18 yıldır aynı çatı altında görev yapıyor. Radyolarda ise hem gündüz, hem de gece kuşağında dinleyicilerine seslenen ödüllü bir programcı. Hafta içi 14:00-16:00, hafta sonu 01:00-03:00 saatleri arasında. 1994 yılında radyo deneyimine başlayan Öge , 2002 yılında Akademetre Araştırma şirketinin yaptığı,Türkiye Geneli en çok dinlenen radyocular listesinde ilk 10'a girdi. Aynı yıl içerisinde Ankara Geneli araştırmasında," EN ÇOK DİNLENEN RADYO PROGRAMCISI" seçildi. 2001'de başladığı şiir, hikaye ve türkü ve konserleriyle şimdiye kadar 500'ü aşkın yerde sahne aldı. Birçok ödüle layık görüldü. Yazdığı 4 kitabının yanı sıra turne ve konserlere de zaman ayırmakta. Talha Bora Öge, dinleyicilerin Gölge'si Diriliş Postası'ndan Nusret Odabaş'a çok özel açıklamalarda bulundu. Canlı yayında çok etkilendiği hikayeyi anlattı. 'Allah sebat edenin yanındadır' dedi. Şu anda 'devletimize dolar üzerinden tuzak kuruyorlar' şeklinde konuştu. İşte Öge'nin açıklamalarından hafızalara kazınacak satırbaşları...
Radyo gizemli bir kutu. Bu gizem siz radyocuların tanınmasıyla bozuldu mu? Ya da siz herhangi bir konferansa, tanıtıma, kitap günlerine, bir belediye davetine gittiğinizde nasıl tepkiler alıyorsunuz?
ESKİDEN HER ŞEY SAMİMİYDİ
Radyoculukta eski yeni kıyaslaması öncelikle çok güzel bir soru. Ben öncelikle şuna çok inanıyorum. Samimiyet. İşte eskiden her şey daha samimiydi. Bu söylediğim sadece Radyo için değil. Bir genelleme yapıyorum. Birbirimize zaman ayırabiliyorduk, aşırı kalabalık değildi. Beynimiz bu kadar meşgul değildi. Sevgiye zaman ayırabiliyorduk. Bence yüreklerimiz daha yumuşaktı. Günümüzde çok hızlı yaşıyoruz. Çok meşgulüz. Beynimiz haddinden fazla dolu. Genel itibariyle kabul edelim etmeyelim çok daha tahammülsüz ve katıyız. Kalbimiz çok daha katı. Az önce söylediğin gibi radyosundan birçok noktasına kadar hayat kolaylaştı teknolojik anlamda. Bu kolaylığın daha fazla zaman açacağını düşünürken iletişim araçları çoğaldı bunun iletişimi arttıracağını zannederken bilakis hem zaman bulamıyoruz hiçbir şeye ve özellikle yararlı şeyler için hem de iletişim çağı dediğimiz dönemde iletişimsizlik diz boyu. Hem de yanı başındaki insanlarla bile, ailenle bile, evlatlarınla bile. Bu işin genel boyutu. Radyo ile alakalı kısmında program yapmaktan kendi adıma çok mutluyum. Özelinden ben o girdaba kendimi kaptırmadım. Benim programımda ruh var. Teknolojiye rağmen heyecanımı da, samimiyetimi de yitirmedim. Eğer Türkiye’de uzun süre radyoculuk yapan bir insan olarak gösteriliyorsam bunun çok büyük payı var.
Size göre dinleyiciler ne istiyor? Programcılardan ne bekliyor. Ya da başka bir deyişle sizde ne buluyorlar…
DİNLEYİCİNİN SAMİMİYETE İHTİYACI VAR
Samimiyet demiştim. O samimiyet duygusuna veren kadar alanın da ihtiyacı var. Dinleyicilerimizden gelen ortak kanı. Sen diyorlar bizim sesimizsin. Tırnak içinde söylüyorum. Bunu neden diyorlar biliyor musun. Arkadaşıyla konuştuğu şeyleri benden duyabiliyor. Sorunlarına programdan nokta atışı çareler buluyor. Hayatına şekil verebileceği mesajlar alıyor. Aaaaa bak diyor benim yaşadığımdan bahsediyor gibi tepkiler. Aaa ben diyor bu aynen benim başıma da geldi diyor ve bunu bana söylemese de duygularıyla örtüşüyor.
Radyonun sihiri dinleyicilerinle karşılaştığında bozuluyor mu? Bir farklılık oluyor mu, sen o farklılığı hissedebiliyor musun?
RADYODAKİ SİHİR RADYO DIŞINDA DA DEVAM ETTİ BENDE
Gene itibariyle insanlar beni gördüklerinde şaşırıyorlar. İnsanlar hep hayal dünyalarında bir kişi hissediyorlar tabi. Hiçbir zaman yayınlarımda bir iddiam olmadı. Ben uzun boylu, esmer, çok yakışıklı bir adamım dediğimi hatırlamıyorum. Bu çok da saçma olurdu. Genel itibariyle ilk gördüklerinde tepkileri aaa ne kadar kısaymış boyunuz oluyor çok ilginç. Fakat fiziksel olarak bu şaşkınlığı bertaraf eden sesimi duymaları, konuşmamı duymaları tebessümümü görmeleri. Hemen şunu diyorlar işte bu bizim radyodaki Gölge’miz. İşte bizim dinlediğimiz adam. Radyoda aldığımız samimiyeti şu anda da veriyor. Ancak ben hep şunu da gördüm. Radyo’daki insanların beni görmemeleri gizemi karşılaştıktan sonra da devam etti. 94’ten bu yana programcıyım, 2001’den bu yana da sahnelerdeyim. Kısacası gittiğim her yerde radyodaki sıcaklığı alıyorum ya da bir başka deyişle gelenler bana onu hissettiriyorlar hiçbir zaman eksilmeden. İnsanlarla karşılaştığımda bende o radyo sihirini bozmadı diyebilirim. Beni gören görmeyen, etkinliklerime gelen gelmeyen, radyoda beni dinleyen dinlemeyen herkese müteşekkirim. Onların sayesinde buradayım. Onların sayesinde Radyomuz var. Şükürler olsun.
Aldığın ödüller seni motive ediyor mu?
SEBAT EDENİN ALLAH ÖNÜNÜ AÇAR
Aldığım ödüller var. Bu ödüller tabi insanı çok mutlu ediyor. Radyo programcılığı tuhaf bir şekilde çok ilgi görmese de kendi adıma konuşuyorum, uzunca bir emek uzunca bir sabır dönemi var. Bunlar hep bir sürecin ürünü. Allah’ıma çok şükürler olsun ki sebat etmemin karşılığı bunlar. Tabi bazı şeyleri anlatmak kolay ama layık olunan yere gelmek için biraz emek gerekiyor. Allah’a çok şükür…
Canlı yayınlar kontrol edilemediği için hep ilginç olur. Hiç başına ilginç bir durum geldi mi? Bir ikna olur, zor bir soruya cevap verme olur…
CANLI YAYINDA DUYDUKLARIMA HERKES AĞLADI
Tabi son dönemde canlı yayına telefon bağlantısı almıyorum ama daha önce aldığımız bir dönem oldu. Bir kadın canlı yayında hikayesini anlattı ve sonrasında herkes ağladı. Ben canlı yayında ağladım ve çok etkilenmiştim. Evlendikten sonra eşiyle igili şikayetlerini anlatan bir kadının hikayesi. Birbirleriyle severek evlenmişler. Kadın namazlarını kılan muhafazakar bir abla. Eşi ise biraz yaşantısına ters namaz kılmayan, eve içkili gelen bir adam. Kadın sürekli kocasına öğütler telkinler veriyor ama nafile. Bir gün kadın hamile kalıyor. Kocanın erkek kardeşi askerde şehit düşmüş. Eşine dönüyor ve diyor ki inşallah erkek olmaz askere gitmez. Kadın diyor ki neden öyle diyorsun. Tabi çocuğun cinsiyeti belli oluor ve erkek olduğu öğreniliyor. Gel zaman git zaman kadın doğum yapıyor. Çocuğun sağ kolu yok. Tabi kadın eşine dönüyor ve diyor ki gördün mü, Allah dualarını kabul etti oğlun askere gidemeyecek.
KANSER OLDUĞU ORTAYA ÇIKIYOR
Oğlunun bir kolunun olmadığını gören baba bu olaydan sonra çok değişiyor, içkiyi bırakıyor, namaz kılmaya başlıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, iş yerini ibadetleri için bırakıyor hem de haklarını alarak. Bu değişim kadını çok mutlu ediyor. Umreye gidiyorlar, hacca gidiyorlar. Hac dönüşü babanın kanser olduğu ortaya çıkıyor ve son evresinde olduğu öğreniliyor. Ardından hayatını kaybediyor. Tüylerimiz diken diken oldu, bunları dinlerken koptum, dağıldım. Ağladım. Eminim herkes te ağladı. Kader aynasında insanların neyle karşılaşacağını bilemeyiz.Bugün senin dört dörtlük gördüğün bir insanın sonu çok vahim, bugün yüzüne bakmak istemeyeciğin bir insanın sonu da ışıl ışıl olabilir. Benim yayınlarımdan anlattığım en başında anlattığım şeylerin başında bu geliyor. Büyük konuşmamak. Hor görmemek. Her şeye hazırlıklı olmak. Duadan ayrılmamak. Furkan süresi 77 ayet bismillah diyor ki, sizin ibadetiniz, kulluğunuz, niyanız duanız olmasa, Allah size niye değer versin.
Radyo programcıları olarak mesajlar da zaman zaman veriyorsunuz. Ülkemizde yaşanan dolar artışıyla ilgili ne söyleyebilirsin?
EKONOMİ ÜZERİNDEN TUZAK KURUYORLAR
2019 seçimleriyle birlikte siyasetin fişini kafada çektim. Öncesinde siyaset penceresinden çok sözlerimiz oluyordu. Yanlışları, doğruları, hainleri, yanlış bilinenleri, doğru görünüp te doğru olmayanları, devletimizin aleyhinde olanları hep yayınlarımızda söyledim. Yanlış mı yaptım, hayır. Yönetimimiz de arkamda her zaman durdu. Yerel seçimden sonra programcılık kısmıyla daha ilgiliyim diyeyim ben ona. Yine etliye sütlüye hiç mi karışmıyoruz. Elbette söyleyeceklerimiz oluyor ama biraz daha girmeden. Çünkü insanların eğriyi doğruyu bilmeleri gerekiyor. Kitlemiz daha genişledi bu süreçte. Kilit zamanlarda konuşuyoruz elbette. Bugün itibariyle devletimize zarar veren güruhların ekonomi üzerinden nasıl oyun oynandığını nasıl tuzak kurduklarını görüyoruz. Talha bu dönemlerde durmaz. Benim derdim siyasi konuşmak falan değil. Dolar kaç olursa olsun. Rızık dediğimiz şey Allahü tealanın kudreti elindedir. Biz eğer onu razı edersek ki bu vatana millete faydalı olmakla olur. Ancak kardeşliği muhafaza etmekle olur. Rızık elinde olan Allah sebebleri ne olursa olsun bu ülkenin sırtını yere getirmez. Eğer sen nankör olursan Mısır’da Tunus’ta, Irak’taki gibi ayaklanan tarafta olursan dolar düşer ama özgürlüğün elinden gider. Bir daha iki yakan bir araya gelmez. Mesele sen kimin yanındasın.
Biraz aile diyelim. 3. Çocuğun oldu, çocukların ismini öğrenebilir miyim?
OĞLUMUN ADINI MERT MUHAMMED KOYDUK
2 kızım bir oğlum var. 20 gün önce bir oğlum oldu. Kızlarımız adı Azra, Neslişah. Oğlumun adını da Mert Muhammed koyduk. Ailem benim her şeyim. Onları zaman zaman yalnız bırakmak zorunda kalıyorum işimden dolayı. Onlara sürekli zaman ayırmak için uğraşıyorum. İyi bir baba olmaya çalışıyorum. Onları hiçbir şeye değişmem Allah’ın izniyle. Benim onlara, onların bana ihtiyacı var. Onlar için Allah’ın rızasıyla sahip çıkmaya çalışıyorum.
Dinleyicilerine Diriliş Postası’ndan vereceğin mesajın nedir?
BİRLİK BÜTÜNLÜK OLMAZSA OLMAZ
Sağlık olsun da gerisi teferruat. İnsanlarımız hep iyi temennisi böyledir değilmi. Dişin ağrısa saraydaymışsın, yalıdaymışsın bir önemi var mıdır. Şöhretliymiysin. Hiç bunların önemi yoktur. Sadece önemli olan o an için diştir. Adamın tek düşündüğü sağlıktır. Ben diyorum ki güzel dinleyicilerime. Şu toparklarda, şu vatanda, havada huzur solumamız için sağlığın bile bir anlam kazanması için. Birlik bütünlük olmazsa olmaz. Bizim bayrağımızın dalgalanmasına, ezanımızın semalarda yayılmasına sahip çıkmamız için asla sosyal medyanın gazına gelmeden, hangi partili olursan ol hangi ırktan olursan ol, bu vatanın evladıyım diyorsan devletine sahip çıkacaksın. Ve kardeşliği muhafaza edeceksin. Domatesle, patatesle, dolarla olmuyor bu işler. Vatana millete sahip çıkalım, benim mesajım bu.