Karantina Günleri’nde konuğumuz Gazeteci-Yazar Abdullah Şenaslan..
Ebru Okanlar/Mülakat
Tam olarak yazarlık dışında neler yapıyorsunuz?
Yazarlık dışında asıl işim akademisyenlik. Akademi de olmam hasabiyle vaktimin büyük bir çoğunluğunu öğrencilerimle geçiriyorum. Onlara en iyi şekilde hizmet verebilmek adına devamlı bilgilerimi güncelliyorum. Kovid-19 sebebiyle uzaktan eğitime geçtik ve burada öğrencilerime her hafta ders videosu çekiyorum. Onların genç olduğunu düşünürsek ve benimde gençlik noktasında ilgimin olması beni onlara hizmet noktasında daha istekli kılmakta. Mesleğimi bir iş olarak görmekten ziyade severek yaptığım bir hobi olarak görmekteyim.
Kısaca siyasi yaşamınızdan da bahseder misiniz?
Siyasete girmeden önce çeşitli siyasi yazılar yazardım. Daha sonra yaşadığım ilçenin gençlik kollarına girerek orada ilçe başkanı oldum ve siyasete ilk ciddi girişim bu şekilde oldu. Sadece içinde bulunduğum partinin değil ilçenin tüm gençliğine hizmet ettim bu süreçte. Ve çok güzel geri dönüşler aldım. Bugün hala almaktayım. Buda ister istemez beni çok mutlu etmektedir. Ama birçok işi siyasetle yapamayacağımı gördüm siyaset birçok alana ulaşmama ve çalışmama engeldi. Siyasette bulunduğunuz yerdeki siyasetçilerin egolarını tatmin etmek zorunda kalıyorsunuz. Ben yapmadım bu yüzden de sevilmedim. Çünkü amacım gençliği toparlamaktı.
Topluma genel anlamda neler vermek istiyorsunuz, en büyük derdiniz nedir?
Geleceğe iyi bir gençlik, iyi bir nesil kazandırmak istiyorum. Bunu başaramasam bile en azından bu yolda, bu uğurda çalışmalar yapmak istiyorum. Bu konuda belki beni zorlanırken görebilirsiniz ama vazgeçerken asla göremeyeceksiniz. En büyük derdim gençlik ve neslimiz.
“Kreşe yollanan çocukta annesini, babasını huzurevine yollayacaktır.” diyorsunuz, konuyu açar mısınız tam olarak ne söylemek istiyorsunuz?
Annesinin kokusundan yoksun büyüyen bir çocuk her yönden eksik yetişecektir. Ebeveynleri onunla ilgilendiklerini düşüneceklerdir. Ama o çocuk anne baba duygusundan yoksun büyüdüğü için bireyselleşmeye daha çok yönelecek ve bugün Batı’daki ailelerde yaşanan durum baş gösterecektir. Anne babalar yaşlandıklarında çocuklarından yoksun büyüyecek.
Ne putperest bir nesil yetişmesine izin vereceğiz ne de kılıç artığı bir nesil yetiştireceğiz.” diyorsunuz. Hala aynı fikirde misiniz?
Bugün ben bir şeylerin savaşını verirken benle aynı yolda yürüyen yoldaşımın konjonktür hesabı yaparak geri çekilmesi Kılıç artığına örnektir. Bir toplumun yiğitleri topluca kılıçtan geçirilirken gıkını çıkarmayıp teslim olduğu için öldürülmeyip bırakılan zavallılıktır. Ve o yoldaşlar Ömür boyu akranlarını kesen kılıcın gölgesinde yaşarlar. Böyle bir neslin yetişmesine engel olacağız. Hayatın her alanında mücadele eden bireyler yetiştireceğiz. Ve Alimin dediği gibi hiçbir ibadetime güvenmiyorum ama Allah’a düşman olanlara bende düşmanım. Buna güveniyor ve Allah’ın yasak ettiği her şeye karşı savaş içinde olacağım.
Türk gençliğinin son durumu nasıl, nasıl bir gençlik hayal ediyorsunuz?
Türk gençliğinin durumu biraz kritik. Son gelişmelerle birlikte daha da kritik bir hal almakta. Hemen her platformdan eşcinsellik propagandasının yapılması ve bu duruma sadece belli kesimin karşılık vermesi ülke gençliği adına korkuncun durumun başlangıcı demektir aslında. Hayalim vardı seçilen genç milletvekillerinden iyi işler çıkartacaklarına dair. Ama onlar da kendilerini siyasete kaptırarak gençliğin sorunları noktasında ellerini taşın altına koymuyorlar. Kâğıt işlerine, imza işlerine, ziyaret işlerine, klasik sosyal medya açıklamalarına kendilerini erken kaptırdılar. Hayalim tükendi…
Bu yüzyılda gelmiş geçmiş en büyük lider kimdir sizce?
Bu soru başka bir televizyon canlı yayında da gelmişti ve baya gündem olmuştu Odatv beni ayın yandaşı seçmişti. Ben yine aynı cevabı vereceğim. Bu yüzyılın lideri elbette benim ülkemin lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Düşmanlarımıza silah veren ülkelere biz tıbbi malzeme veriyoruz. Bunun hakkında neler söylersiniz?
Yeni kurulacak dünya sisteminde Türkiye’nin masaya daha sağlam oturması ve masada elinin güçlü olması adına mecburuz bunu yapmaya… Kötülük göreceğimizi bildiğimiz halde hem de…
Türkiye’ye koronavirüs sürecini yönetmede 10 tam puan üzerindenkaç verirsiniz? Eksik fazla neler var, dünyaya kıyasla nasılız?
10 üzerinden 100 veririm. Devletiyle sağlık çalışanıyla gerçekten muhteşem bir pandemi atlatıyoruz. Hepsinin ellerine kollarına sağlık. Şehir hastanelerinin gereksiz olmadığı, ileri görüşlülüğün bir ürünü olduğunu umarım Türkiye anlamıştır. Hele ki 14 günde o kadar solunum cihazlarının üretilmesi tüm sözleri geride bırakıyor. Yurtdışından vatandaşlarımızı almamız, ambulans uçak yollayıp hastalarımızı almamız… Daha ne denilebilir ki…
Diriliş Postası Gazetesi’nde de yazıyorsunuz. Gazeteyi nasıl buluyorsunuz?
İnsanın hayatında çeşitli kilometre taşları vardı. Mesela benim birden fazla kilometre taşım var. Üniversiteye başladığımdaki dostum kardeşim benim unutamadığım kilometre taşımdı. Sonra Diriliş Postası ailesiyle tanıştım, 2016 ortası gibiydi sanırım. Bu tarihten sonra benim yeni bir kilometre taşım daha oldu. Ve iyi ki bu gazete de yazıyorum diyorum. Allah güzel şeyleri nasip etti mi önüne kimse geçemez. Rabbime binlerce kez şükürler olsun beni de bu aileden biri yaptı. İyi ki varsın Diriliş Postası ailesi…