Halil Cibran, Aforizmalar’da diyor ki:

“Yolda vereceğin her molayı, özeleştiri durağında vermelisin. Unutma, tövbe özeleştiridir. Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikâmetinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir. Yön tayini sık sık gerekli olabilir. Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin, yüreğindir.”

Bizim cenahın aslında deliler gibi özeleştiri yapası var… Aslında dilimiz bir çözülse, gözlerimizden yaşlar aka aka, dizlerimizi döve döve, ahlar ede ede eleştireceğiz kendimizi.

Ama biz özeleştiri yerine, bizi eleştirenlere laf yetiştirmenin, haklı da olsa haksız da olsa eleştireni eleştirmenin peşindeyiz.

Korktuğumuz için eleştirmiyoruz kendimizi.

Kendi kendimizden korkuyoruz, kendi kendimize hain damgası vurmaktan korkuyoruz.

Öyle ya hava puslu, memlekette at izi it izine karışmış, kimler kimler ihaneti etmedi ki vatanımıza, milletimize, davamıza? Hiç ummadığımız taşlar defalarca yarmadı mı başımızı? Sürekli dik başımızı bir usturaya vursak haritaya döndüğü görülmez mi?

Eleştirdiğimizde ihanet etmiş olmaktan korkuyoruz, birilerinin bize “Sen de mi Brütüs?” demesinden korkuyoruz…

Oysa dost acı söylemez mi? Oysa yaptığın her hatada sırtını sıvazlayan seni felakete itmez mi?

Bir başka nokta ise, zaten bize diş bileyen, zaten elinden gelse bizi bir kaşık suda boğacak, haklı veya haksız, yerli veya yersiz, iyi ya da kötü her şeyi eleştiren muhalefetin eline malzeme vermekten korkuyoruz.

Oysa tam aksine kendimizi eleştirdiğimizde, malzeme vermiş değil, onların elinden malzemeyi almış oluruz…

Kendimizi eleştirmeye dilimiz varmıyorsa en azından bize yöneltilen eleştirilere kulak verelim… Hepsi mi haksız bu eleştirilerin kardeşim?

Eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa ve bunun düzelmesini istiyorsak mutlaka kendimizi hesaba çekmeliyiz.

İnsan hatasını bilmeden, hatasını anlamadan, o hatayı nasıl düzeltebilsin ki?

İlk özeleştiri benden olsun:

“Biz üzerimize düşen görevi doğru yaparsak, başımızdaki adamı Sultan Abdülhamid’in yalnızlığına itmezsek, yaptığımız işlerde haramdan uzak durursak, bize verilen görevi cebimizi doldurmak için değil de millete hizmet için ifa edersek, hiçbir dış mihrakın oyunu bizim işlerimizi bozamaz”… Vesselam…