İnsan Hakları İzleme Örgütünün (Human Rights Watch) Aralık 2023 tarihli raporu, sosyal medya devleri Instagram ve Facebook'un Gazze'deki savaş bağlamında gösterdiği algoritmik seçiciliği gözler önüne serdi. Bu rapor, dijital dünyada ifade özgürlüğü konusunda ciddi endişelere yol açarken, sosyal medya platformlarının tarafsızlığı ve şeffaflığı üzerine yeniden düşünmemize neden oldu.
Algoritmaların Gücü ve Tehlikesi
Algoritmalar, modern dijital çağın en güçlü araçlarıdır. Sosyal medya platformları, kullanıcıların ne göreceğine, hangi içeriklerin öne çıkarılacağına ve hangi mesajların bastırılacağına bu algoritmalar aracılığıyla karar verir. Ancak, bu algoritmaların nasıl çalıştığı ve hangi kriterlere göre içerikleri filtrelediği genellikle belirsizdir. İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporu, özellikle Filistin bağlamında bu belirsizliğin ne denli tehlikeli olabileceğini ortaya koyuyor.
Gazze ve İfade Özgürlüğü
Gazze'deki savaş, dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çekti ve sosyal medyada geniş yankı buldu. Ancak, bu savaşın getirdiği trajedileri ve insan hakları ihlallerini belgelemeye çalışan Filistinli aktivistler ve gazeteciler, içeriklerinin sistematik olarak sansürlendiğini bildirdi. Instagram ve Facebook'ta paylaşılan birçok gönderi, algoritmalar tarafından kaldırıldı veya erişimi kısıtlandı. Bu durum, sadece Gazze'deki olayların dünya kamuoyuna ulaşmasını engellemekle kalmadı, aynı zamanda Filistinlilerin sesini duyurmasını da zorlaştırdı.
Algoritmaların Tarafsızlığı Mümkün mü?
Algoritmaların tarafsız olduğu sıkça iddia edilse de, gerçekler bunun tam aksini gösteriyor. Algoritmalar, belirli içerikleri hedef alarak bastırmak veya öne çıkarmak üzere programlanabilir. İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporu, Meta'nın bu süreçte taraflı davrandığını ve Filistinli kullanıcıların sesini bastırdığını iddia ediyor. Bu iddialar, algoritmaların nasıl kullanıldığına dair şeffaflık eksikliğini ve bu tür sansürlerin ardındaki motivasyonları sorgulama gerekliliğini gözler önüne seriyor.
Dijital Diktatörlük ve İnsan Hakları
Meta'nın algoritmik diktatörlüğü, sadece Filistin bağlamında değil, dünya genelinde ifade özgürlüğü için bir tehdit oluşturuyor. Dijital platformlar, modern demokrasilerde önemli bir rol oynamaktadır. İnsanların bilgiye erişim hakkı, düşüncelerini ifade etme özgürlüğü ve toplumsal olaylara dair farkındalık yaratma kapasitesi bu platformlar üzerinden şekillenmektedir. Ancak, bu platformların algoritmik sansürlerle manipüle edilmesi, dijital diktatörlüğün kapılarını aralıyor.
Ne Yapılmalı?
Bu noktada, sosyal medya platformlarının daha şeffaf ve hesap verebilir hale gelmesi gerekmektedir. Algoritmaların nasıl çalıştığına dair açık bilgi sunulmalı ve kullanıcılar içeriklerinin neden kaldırıldığı veya kısıtlandığı konusunda bilgilendirilmelidir. Ayrıca, bağımsız denetim mekanizmaları oluşturularak bu platformların tarafsızlığı denetlenmelidir.
Meta'nın Filistin sansürleri, algoritmaların nasıl birer dijital diktatörlük aracı haline gelebileceğini acı bir şekilde gösteriyor. İfade özgürlüğü ve insan hakları, dijital dünyada da korunması gereken temel değerlerdir. İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporu, bu konuda acil ve etkili önlemler alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Dijital platformların gücünü kötüye kullanması engellenmeli ve herkesin sesini özgürce duyurabileceği bir ortam sağlanmalıdır. Bu, sadece Filistin için değil, tüm dünya için hayati bir gerekliliktir.