Bugün şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye, PKK’yı bitirebilir. Bitirecektir!

Çünkü bu konuda kararlıdır; iç ve dış terör sevicilerin bütün tezleri çökmüş durumdadır.

Bu böyledir!

Neden böyle söylüyorum?

Türkiye’nin haklı güvenlik gerekçesiyle başlattığı…

Büyük bir kararlılıkla devam ettirip başarıyla sonuçlandırdığı Afrin operasyonu…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tespitiyle “yeni bir dirilişin başlangıcı”dır.

Sincar’a ve Kandil’e girmemiz için öne sürülen bütün gerekçeler ortadan kalkmıştır.

Yok efendim kızarlarmış, protesto ederlermiş!

Geçti o günler!..

Türkiye böyle bir harekâta giriştiğinde karşısına kimsenin çıkamayacağını gördü. Bunu Afrin’de test etmiş oldu.

Bu noktaya nasıl geldik?

Önce kararlılık, ardından bastonun hamurdan değil -artık- demirden olması…

Bu ülkenin ‘sahipleri’nin, yani ‘beyaz sahiplerimizin’ yıllarca bize sürekli dikte ettikleri ahmakça şeyler vardı…

“Savaşa girmeyelim”, “yurtta sulh, cihanda sulh doktrinine bağlı kalalım”, “aman keyfimiz kaçmasın” bla bla bla…

Neredeyse yarım asırdır ‘mıymıy’ edip durdular ve toplumu bu korku çukurunun kenarında oyaladılar.

28 Şubat’ta ‘karakafalı’ların canlarına okumuşlardı ya…

İşte şimdi o karakafalılar meseleye el koydu!

Hanımlar, beyler…

Büyük Şeytan kaybetti!

Türkiye’de kaybetti, yakında bu coğrafyada kaybedecek, sonra kendi topraklarında…

Bunu bir kenara yazın.

Küresel bir güç olma iddiasıyla battıkça batan AB kaybetti!

15 Temmuz, ABD’nin ‘içeri’deki bitiş tarihidir. Pentagon, CIA ve ekürisi FETÖ, derin Amerika… Türkiye’de çökmüştür!

Büyük Şeytan’ın, soğuk savaş kalıntısı anti-komünist tuzağı ısıtmak için yaktığı ateşin cılız bir mumdan farkı yok. Bakmayın Rusya ile şuursuzca giriştiği it dalaşına…

Afrin konusundaki çaresizliği çöküşün ve savruluşun en önemli göstergesi…

Münbiç’e gireceğimizi açıklıyoruz, zaman kazanmak için kıvranıp duruyor: “Sıkıysa girin, girerseniz vururuz” diyebiliyor mu? Diyemiyor, çünkü hiçbir şey yapamaz!

BM’deki Kudüs oylamasının ardından ABD ve İsrail dünyanın en yalnız iki ülkesi oldu. Bu derin yalnızlık ikisinin de çöküşü olacak. Bırakın Türkiye’ye kafa tutmayı… Resmen terör örgütü ilan ettikleri çocuk katili kan emici PKK-YPG bölgedeki tek müttefikleri… Ha, bir de Mikronezya filan…

Zamana oynamak Türk’ün geninde var. Sorunu çözemiyorsa zamana yayar ve uygun olduğunda düğmeye basar. Afrin taktiğinde olduğu gibi…

Kıbrıs’ta zamana oynuyoruz. Kırk yıldır bekliyoruz, dört yüz yıl daha bekleriz. Zamanı gelince de çözeriz. Kuzey Kıbrıs’ın tanınması, tüzel kişiliğinin kabul edilmesi için o kadar beklemeyeceğiz.

Ne petrol arayabiliyor ne de gaz sondajı yapabiliyorlar. Çünkü ‘yeni Türkiye’ eski kabulleri reddetmeyi başardı. “Petrol arayamadıktan, gaz çıkaramadıktan sonra ben ne yapayım” diye isyan edecekler. Mecburen “gel oturalım, anlaşalım” diyecekler. Demek zorunda kalacaklar. Tıpkı Afrin gibi bunu da kabul etmek zorunda kalacaklar. Ya da savaşı göze alacaklar…

ABD zamana oynayamaz. Eline yüzüne bulaştırır. Bu devasa yapı sürüncemeye bırakılan her meselenin rövanşını feci şekilde alır. Kepaze eder. Süründürür.

Ege adaları meselesi de böyle çözülecek?

Çünkü Afrin gibi, Kıbrıs ve Ege adaları da güvenlik sorunudur ve bu sorunların hiçbiri ilanihaye böyle kalamaz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bu ülkenin karakafalı yerli yöneticileri şunu çok iyi biliyor: Afrin, Kıbrıs ve adalar meselesi çözülemez ise İzmir, Antalya, Gaziantep korunamaz…

Yani…

Baston artık hamurdan değil, demirden…

Ve artık zamanı gelmiştir…