Kerry, “Obama DAEŞ’in büyüyüp güçlenmesini istedi” diyor.

Terör örgütleri Türkiye’ye dört bir yandan saldırırken ve nöbetleşe gerçekleştirdikleri kanlı eylemlerle ülkemize diz çöktürmeye çalışırken, eylemlerle ilgili analizlerde söz konusu örgütleri maşa olarak kullanan ve yönlendiren bir üst akıldan bahsedilir.

O üst akıl ülkeler, istihbarat birimleri ve küresel güçlerdir.

PKK, PYD, YPG, DHKP-C, FETÖ, DAEŞ…

İsimleri ve ideolojileri farklı olsa da sistem aynı şekilde işler.

Terör örgütlerine ve eylemlerine yatırım yaparlar ve yatırımlarını da sonuna kadar korurlar.

İşe yaramaz ölü bir yatırım haline geldiğinde ya da kârı zararından az olduğunda kâğıt mendil gibi buruşturup atarlar.

O zamana kadar da belli bir strateji doğrultusunda tepe tepe kullanırlar.

Amerika’nın ve başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin PKK’ya verdiği sınırsız desteğin anlamı budur.

PKK üzerine bir plan kurulmuş ve yatırım yapılmıştır.

Gönderilen tonla silahın ve yapılan onca para yardımının ardından yatırımları zarara uğrasın, emekleri çöpe gitsin istemezler.

Savaşıyormuş gibi yaptıkları DAEŞ’e kol kanat germelerinin nedeni de aynıdır.

Çünkü amaçlarına hizmet etmektedir.

Diğer terör örgütleriyle gerçekleştiremedikleri birtakım şeyleri DAEŞ eliyle gerçekleştirmektedirler.

Arap coğrafyasında halkın sömürü düzenlerine ve Batı kuklası diktatörlere hayır dediği her ülkede devrimleri bastırmak amacıyla DAEŞ’e yatırım yapıldı.

Bu vahşi terör örgütünü kasıtlı olarak besleyip büyüttüler.

O ülkelerden biri de Libya.

DAEŞ, önceki gün ülkenin doğusundaki Bingazi kentinden çekildiğini açıkladı.

Gerçekte ise terör örgütü üyeleri Bingazi’den ülkenin iç kesimlerine kaçırılmıştı.

Üstelik bu kaçış, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin desteklediği emekli General Halife Hafter komutasındaki güçlerle anlaşmalı olarak ve o güçlerin hava desteğiyle gerçekleşti.

Onlarca örgüt üyesi Suriye’de ve Irak’ta daha önce birçok kez gördüğümüz gibi Toyota marka ciplerle konvoy halinde yer değiştirdi.

Açık hedef olmalarına rağmen herhangi bir saldırıya uğramadılar.

Çünkü Hafter’e bağlı güçler de DAEŞ de ortak düşmana, yani Libyalı devrimcilere karşı savaşıyor.

Bu nedenle birbirlerini destekliyorlar.

Fakat nedense Hafter’in DAEŞ’e yardımı hiçbir şekilde sorgulanmıyor.

DAEŞ’in Bingazi’den kaçırılması Libya’da terör örgütüne yatırım yapanların yatırımlarını koruma operasyonudur.

Terör örgütü Suriye’de ve Irak’ta olduğu gibi orada da maymuncuk işlevi görüyor ve birçok kapıyı açıyor.

DAEŞ bahanesiyle ülkeye müdahale edilirken terör örgütü değil özgürlük mücadelesi veren devrimci gruplar hedef alınıyor.

Bir yandan da DAEŞ eliyle söz konusu gruplara darbe vuruluyor.

İşte bu nedenle terör örgütünü koruyup kolluyorlar.

Çünkü DAEŞ’in şu an bitirilmesi yatırımlarının çöpe gitmesi anlamına geliyor.

En azından ellerinde “terörle mücadele” gibi sihirli bir bahane kalmayacağını biliyorlar.

Mısır cuntasının Kahire’de ağırladığı ve destek verdiği Kaddafi’nin amcasının oğlu Ahmed Kaddaf El Dem, katıldığı bir televizyon programında Libya’daki DAEŞ üyelerini açıkça savunarak, “DAEŞ’i destekliyorum. Hepsi tertemiz çocuklar” demişti.

Şimdi de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ses kaydı internete düştü.

Kerry, “Obama DAEŞ’in büyüyüp güçlenmesini istedi” diyor.

Yani terör örgütüne yatırım yaptıklarını itiraf ediyor.

Onca yatırımın heba olmasını elbette istemezler.

Henüz işleri bitmediği için de terör örgütünü ellerinden geldiğince koruyorlar.